Sabah kalktığımda ev halkı erkenden kalkıp hazırlanmıştı bile. Baktım herkes bir telaşlı pijamalarla dolaşmayayım deyip hemen üstümü değiştirdim ama daha kahvaltı bile etmemiştim ne kadar dayanabilirdim ki bu açlığa? Hele ki ben? Saatler geçti. Ne gelen vardı ne de giden. ama benim midem sırtıma yapışmıştı adeta. Nasıl kahvaltı isterdim. Bol bol su içtim ve nihayet kapı çaldı. Ben dahil herkes gergindi. Bana noluyosa dedim içimden. Ortam olukça sıkıntılıydı. Ne vardı ki bunda bu kadar? belki de bana normal geliyordu. Sonuçta bu durumu ben hem anneden hem de babadan yaşamıştım ve alışmıştım. Hem babası, Hasan Amca koskoca adamdı. Neticede karısı onu 3 çocukla bırakıp gitmiş. Adamcağız çok bile durmuş. Evlenmek en doğal hakkı. Gün gelir evlatları da evlenir giderse tek başına ne yapar. Gerçi kızının evde kalmış gibi bir hali vardı. Anlaşılan evdeki tek kadın olarak onları bırakıp gidemiyordu.
Nimet abla kapıya yöneldi. " Hoşgeldiniz " dedi yarım ağızla.
" Herkese merhabalar " dedi içeri giren bayan. 40'lı yaşlarında, kısa boylu, minyon bir kadındı. Hepimiz sıraya geçip elini sıktık. Bize tatlı getirmiş. Oturup sohbet ettiler daha doğrusu sohbet etmeye çalıştılar. Konuşulanları bir köşede oturmuşlar dinlerken Nimet Abla'nın bana mutfağı işret ettiğini gördüm. Allah'ım ne tatlı bir kadındı şu Nimet Abla. Hepsi çok mütevazı insanlardı. Kim kapısını bir yabancıya açar. Ben bu düşünceleri aklımdan geçirirken,
" Bana yardım eder misin canım?" dedi.
" Tabi.. tabii ablacığım" Birlikte çay demleyip, tabak hazırladık. Kendimi tutamayarak sordum bayanın adı neymiş abla?
" Hatice"
İçeri girdiğimizde Hatice Hanım adeta mikrofonu almış konuşuyordu. Onları ikna etmek için peşi peşine şeyler sıralıyordu. Nihayet içlerinden biri şu kadına cevap vermeyi akıl etti de biraz sustu.
" Bakın Hatice Hanım biz babamızın evlenmesine karşı değiliz gerçi bizim için evlenmemesi daha iyi olur. Neticede biz yıllarca böyle devam ettik. Bu karar nerden çıktı bilmiyorum ama kesinlikle babamın üzülmesini istemem. Annemden sonra çok yıprandı. Sizinde bir evladınız varmış aynıları sizin içinde geçerli. Hayırlısı olsun" dedi ve ceketini alıp çıktı gitti.
...
Kadın gidip, herkes yattıktan sonra Nimet Abla kapımı tıklattı.
" Biraz konuşalım mı? Hatta biraz yürüyelim."
"Ol.. Olur tabi"
Mahallede yürümeye başladık.
" Kardeşim bana bir şeyler anlattı ama ben bir de senden dinlemek istiyorum"
" Yani ben şey.. Öncelikle size teşekkür etmek istiyorum. Bu yaptığınız insanlığı kimse yapmazdı. Anlattığı üzere, annem ve babam tarafından adeta sokağa atıldım. Onlar İstanbul'da yaklaşık 1 senedir ikisini de görmüyorum başkalarıyla evliler. Çok çaresiz bir biçimde sokağın ortasında kalmışken bana yardım elini uzattı ve adeta bir ev arkadaşı olduk yani ben nası diyeyim böyle bek.."
" Elbette sen başka türlü anladın her genç kızın anlayabileceği gibi.. Ama inan öyle birisi değildir. Bizi de mazur gör şaşırdık elbet. Sen bizi üzmezsen biz de seni üzmeyiz buna emin ol canım kızım " dedi ve sarıldı. Sokağın ortasında karanlıkta tıpkı bir abla kardeş gibi sarılıyorduk. Daha fazla göz yaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. Saçlarımı okşuyordu. Buna inanamıyordum Allah'ım birine sarılmayalı ne çok olmuştu uzun zaman sonra tekrar kendımı güvende hissediyordum. Kol kola mahallenin karanlık sokaklarında sohbet ederek, gülüşerek eve gittik.
...
Saat 3 olmuştu ve hala eve gelmemişti. Evet.. evet onu merak ediyordum. Nerdeydi bu saatte? Tam o sırada anahtar sesi duyuldu ve odaya girdi. Bitkin görünüyordu. Aynı odadaydık. Şimdi napıcam diye düşünürken atıldı.
" Sen yatakta yat ben yerde yatarım."
" Ama olur mu öyle şey " derken bana anlamlı bir şekilde baktı sanki başka çaremiz var mı dermişçesine..