Nimet Abla'yı kapıda görünce ağlayarak boynuna sarıldım.
" Öldü abla bebeğim öldü" diye hıçkırıklara boğularak ağlıyordum. O da en az benim kadar ağlıyordu.
" Üzülme kızım üzülme daha çok gençsin yine olur."
" Neden abla? Neden hiçbir şey yolunda gitmiyor?" diyerek ağlamaya devam ediyordum.
Bülent'te bir yanda gözyaşı döküyordu. Nimet Abla Bülent'te dönerek,
" Nasıl oldu oğlum bu?"
" Banyodaydı. Bir anda bağırmaya başladı. Hemen hastaneye geldik. Bebek karnında ölmüş. İyi ki erken getirdik abla. Ölü bebek karnında biraz daha fazla dursa kendine de zarar verebilirdi."
" Allah korumuş. Bu da geçecek kızım. Sen neleri atlatmadın ki? Bunuda beraber aşacağız."
" Ben çıkış işlemlerini halledeyim Niran. Siz hazırlanın."
" Tamam oğlum. Hadi kalk kızım. Bak Metin Abi'nde aşağıda."
" Neden çıkmadı yukarı?"
" Niran'ın ağlamasına dayanamam dedi"
" Kıyamam ben ona canım abim benim."
" Babamlarda gelmek istedi ama getirmedik. Onlarda perişan oldular. Hadi giyin."
Bülent bizi eve bıraktıktan sonra mecburen işine döndü. Salondaki kanepeye uzandım.
" Bir şey istiyor musun kızım?"
" Hayı abla. İyi ki geldiniz.. İyiki geldiniz yoksa bu evde tek başıma boğulurdum. Duvarlar üstüme geliyor sanki. Siz olunca biraz kafam dağılıyor" dedim Metin Abi'nin elini tutarak.
" Biz senin her zaman yanındayız."
" Biliyorum."
" İyi ki.. İyi ki getirmiş seni, o domuz kardeşim."
" Hala haber alamadınız demi abla? Aramadı?"
Tam bu konu hakkında konuşacakken kapı çaldı. Gelen Neslihan Hanım ve Tuğba'ydı.
" Yengeciğim gerçekten çok üzgünüm." diye sarıldı.
" Güya aynı şehirdeyiz ama bizden önce davrananlar var." dedi Neslihan cadısı.
" Neyse üzülme kızım yine olur. Leyla gibi değilsin ki bak oluyormuş senin"
" Anneee" dedi Tuğba.
Biraz oturup gittikten sonra,
" Abla benim dolabımda gönderdiğin kıyafetler var. Onları poşetlede ihtiyacı olan birilerine versin Bülent. Ben görmek istemiyorum."
" Tamam kızım ben hallederim."
Nimet'in Gözünden...
Yatak odasındaki dolabın ikinci rafına benim gönderdiklerimi sıralamış. O kadar çok göndermişim ki zor sığmış. Baktıkça ben bile üzülüyordum o kız nasıl dayansın. Gözyaşlarım dökülürken Metin geldi.
" Abla napıyosun?"
" Kıyafetleri toplayacağım Metin."
" Belli etmemeye çalışıyor ama hala çok kötü."
" Nasıl kötü olmasın Metin. Biz bile nasıl heveslenmiştik."
" Öyle."
" Ne sen babalık duygusunu tadabildin ne de ben annelik duygusunu. Kursağımda kalan her şeyi bu bebekte yaşacaktım ben. O kadar heveslenmiştim ki bu kıyafetleri alırken.. Evde bir bebek sesi olurdu." dedim ve kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.
" Şş ablacığım sen bari yapma."
" Çok şey mi istedik be oğlum çok şey mi?"
" İkimizinde bir yuvası olmadı abla nasip değilmiş. Ben evlendim geçinmeyi beceremedik. Sen de bizim bu dertlerimi yüzünden kendine bile vakit ayıramadın."
" Öyle deme kardeşim deme"
" Tamam hadi ağlama bak Niran görürse daha çok üzülür. Biliyor musun abla? Bir kardeşimizi hayattayken kaybettik ama bir başka kardeş kazandık."
" Haklısın oğlum. Niran çok sadakatli bir kız. Biz onu çok seviyoruz onun da bizi sevdiği belli. Hiçbir zaman nankörlük yapmadı. Allah bundan başka dertte vermesin artık kızcağıza..."
...
1 hafta sonra..
Bebeğimi kaybedeli üzerinden tam bir hafta geçmişti. Artık yavaş yavaş toparlıyordum. Zaten toparlamakta zorundaydım. Nimet Ablalar dün gitti. Ben de işime döndüm. Yoksa evde kalırsam kafayı yiyecektim. Öğle yemeğini odama istettim. Bilgisayarda bir şeyler bakarken Simge aradı.
" Alo canım nasılsınız?"
" Daha iyiyim Simgeciğim sen?"
" Nolsun ya çalışıyorum bugün oldukça yoğundu fırsat bulunca bir arayayım dedim aklım hep sende."
" Merak etme arkadaşım iyi olmaya çalışıyorum. Zaten hiç yalnız bırakmıyorlar."
" Hmm sana ihtiyacım yok diyorsun yani?"
" Ahaha of Simge"
" Simgeciğim benim yemeğim geldi sonra konuşsak olur mu?"
" Tamam canım bak sen işine"
" Görüşürüz."
Yemeğimi yerken gözüm masamda duran Bülent ile olan resmime takıldı. Bu resim Viyana'da balayına gittiğimizde çekilmişti. "Ne kadarda mutluymuşuz, nasılda içten gülmüşüz" dedim. Belki de bu resme 3. bir kişi daha eklenecekti. Minik bebeğimde masamı süsleyecekti.
" Çok şey mi istiyordum Allah'ım çok şey mi? Artık mutlu olmak istiyorum..."