Bülent'in gözünden...
" Anne sen naptığını sanıyorsun?"
Evde ki herkes durmuş bize bakıyordu.
" Napmışım oğlum delirdin mi sen?"
" Neden sürekli onları incitici soruları soruyorsun?"
" Ben sadece gerçekleri öğrenmek istiyorum."
" Ne gerçeği anne! Neyin gerçeği? Sanane evli değillerse, sanane o yaştan sonra çocukları olduysa! Bunları neden soruyorsun zamanı gelince öğrenirsen ne de olsa."
" Hayır efendim ben şimdi öğrenmek istiyorum."
" Anne bunlar gereksiz ayrıntı." diye bağırdım.
" Annene sesini yükseltme Bülent" dedi babam.
" Senin için nelere katlanıyorum şimdi karşıma geçmiş ahkam kesiyorsun!"
" Öyle mi anne? Ne yaptın sen."
" Nankör! Bir bize bak bir de onlara bak oğlum! Hiç bize uygun bir aile mi ha?"
" Ne varmış hallerinde anne?"
" Evet işte ben de onu diyorum ne var ki?"
" İnsanları maddi durumlarına göre ne zamandan beri yargılıyoruz anne. Hem bizde çok mükemmel değildik yalnızca dedemin mal varlığı vardı. O da olmasa sende diğer insanlar gibi standart emekli hayatı sürecektin."
" Küstahlık yapma Bülent"
" Sen karışma abla."
" Şu nişan, düğün bitsin bir daha beni o aileyle muhattab etme Bülent. Al karınıda nerede yaşamak istiyorsan yaşa."
" Anne bir görüşte nasıl bu kanılara vardın?"
" Görmüyor musun evde ki eşyaların halini! Babası ikinci kere evlenmiş, koskoca adamın torunu yaşında kızı var, ablası evde kalmış, abisi saf gibi bir şey diğer abisinin nerede olduğu belli değil. ne belalı aile bunlar!"
" Sana inanamıyorum anne pes"
Annem daha ilk görüşte bunları düşünüyorsa kim bilir gerçekleri bilse ne yapardı.
" Ablasının evlenmemesi ve abisinin boşanması mı seni bu kadar rahatsız eden? Bu mu yani eksiklikleri? Madem boşanmayı bu kadar ayıp görüyorsun da kendi kızında boşandı ve senin yanında kalıyor.
O an ortamı bir sessizlik almıştı. Ablam şok olmuştu. Belki ben de ileri gitmiştim ama haketmişti. Niran'ın tüm bu yaşadıklarından sonra bir de anneme ezdirmeye niyetim yoktu onu.
" yazık sana Bülent" dedi ve ağlayarak yukarı çıktı ablam..