Nişandan 2 gün sonra ben de İstanbul' dönüp işe başlamıştım. Odamda otururken telefonum çaldı.
" Nasılsın hayatım?"
" İyiyim canım sen?
" Hasta yok sanırım."
" Hayır canım sabahtan bitti muayne. Şimdi yemeğe çıkacağım."
" Gelmek çok isterdim ama nöbetten yeni çıktım yorgunum. Eve gidip biraz dinleneceğim."
" Olsun hayatım."
" Akşama bizimkiler seni yemeğe bekliyorlar."
" Şey Bülent.."
" Çekinme Niran hadi akşama bekliyorum."
Buna mecburdum. Bu aileye alışmaya da mecburdum. Ya da yol yakınken dönecektim. Ah şu an ona o kadar ihtiyacım vardı ki.. Ona, sohbetine, tesellisine.. " Neredesin " diye mırıldandım.
...
Saat 9 gibi Bülentlere gittim.Yine herkes masada aynı yerini almış yemek yiyorduk.
" Düğünü ne zaman düşünüyorsunuz yenge." dedi Tuğba.
" Ağustos başı inşallah."
" Ay çok heyecanlı ya hazırlıklar falan."
" Sana ne oluyor kızım?"
" Ne demek ne oluyor anne? Abim evleniyor paçavra gibi ortaya çıkacak halim yok."
" Merak etme ortadaki tek paçavra sen olmayacaksın" dedi sinsice gülerek.
" Yeter ama Neslihan Hanım! Ailem hakkında böyle konuşma cürretini kim veriyor size? Evet maddi durumları sizden düşük olabilir ama paçavrada değiller. Nerede nasıl giyinileceğini, nasıl davranacaklarını en az sizin kadar bilirler!" dedim yerimden kalkıp bağırarak.
Herkes donmuş bana bakıyordu.
" Küstah" diyebildi Neslihan.
Yemeği bırakıp kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Bülent arkamdan koşuyordu. Kolumdan tuttu ve kendine çevirdi.
" Ben devam edemeyeceğim galiba Bülent" dedim ağlayarak.
" Nir.. Niran ne diyorsun sen?"
" Ben ailemden böyle birbirine saygısızlık görmedim." dedim bağırarak.
" Niran şu an sakin değilsin hadi gel seni eve bırakayım " dedi ağlayacak gibi.
Onun üzülmesine dayanamıyordum. Çünkü onu seviyordum. Ağzım devam edemeyeceğim diyordu ama kalbim asla asla ayrılamam diye bağırıyordu sanki. Eve gitmeden arabayı sahil kenarına çekti.
" Özür dilerim." diyerek sarıldım ona.
" Şş ağlama asıl ben özür dilerim. Düğünden sonra bir daha annemle seni asla muhattab etmeyeceğim söz veriyorum. Bir daha ağzından ayrılık lafı çıkmasın." dedi ve öptü beni...
...
Ertesi gibi günü işe gitmemiştim. Boş günümdü. Öğleden sonra kapı çaldı. Gelen Leyla idi.
" Aa Leyla hoşgeldin."
" Müsait misin? Biraz girebilir miyim?"
" Tabii buyur. Yine şaşırttın beni " dedim gülümseyerek.
" Akşam.. Akşam gerçekten çok üzüldüm Niran."
Hiçbir şey diyemedim.
" Daha nişanlıyken bu sorunları yaşıyorsan.. Bana yaptıklarını sana yapmalarına izin verme Niran."
" Ben senin gibi o evde kalamam zaten Leyla."
" Ben senin her zaman destekçinim."
" Ben gittikten sonra noldu?"
" Bülentle epey tartıştılar. Hikmet Bey' de kızdı. Zaten babam ve Tuğba iyidir. Neslihan ve Selda çok cadıdır."
" Belli."
" Niran asıl konu bu değil aslında."
" Öyle mi?"
" Abinin davası hakkında biraz araştırma yaptım."
" Lütfen bir gelişme var de."
" Bu kadının ailesiyle hiç görüştünüz mü?"
" Bizi sürekli geri çevirdiler ama onlarda bilmediklerini iddia ediyorlar. Davayı zaman aşımına uğratamazmıyız?"
" Pek sanmam. Bunun için daha fazla süreç gerek. Halbuki Funda kaçalı 8 yıl olmuş."
" Aratsak yani kayıp ilanı versek."
" Ben de öyle düşünüyorum. Tam olarak ismi ne?"
" Funda Birsel."
" Abinin soyadı değil mi?"
" Evet."
" 1 dakika abinin soyadı Birsel ise seninki neden Aydınoğlu?"
Allah'ım ben bu ayrıntıyı nasıl atlarım? Kadın avukat şıp diye yakaladı. Nasıl yalan söylenir bu durumda? Zaten mantıken hiç bir savunmamda yok.
" Niran iyi misin?"
" Değilim."
" Bu sorudan sonra yüzün bembeyaz oldu."
" Lütfen Leyla.. Şu çekmeceden tansiyon aletini getirir misin?"
" Biraz düşmüş. Yanlış bir şey mi söyledim?"
" Leyla eğer beni gerçekten dostun olarak görüyorsan bir şey sorma lütfen sırası değil."
Leyla oldukça şaşırmıştı. Nasıl kandıracağımı bilemiyordum.
" Peki ben gidiyorum o zaman sana bir gelişme olursa haber veririm."
Leyla gittikten sonra hemen Bülent'i çağırdım.
" Bülent, ne yapacağız? Ağzımdan kaçırdım. Sence söylemelimiyiz?"
" Leyla çok iyi bir insandır. Çok sever ve güvenirim. İsterse söyleyelim çünkü böyle daha çok işkillendiririz."
" Haklısın akşama onları yemeğe davet edelim mi?"
" Olur"
" Levent'te saklar demi?"
" Saçmalama Niran elbette saklar. Kardeşim o benim diğerlerine benzemez."
" Hadi ara o zaman."
Leyla ve Levent saat 8 gibi burda oldular. Yemek yerken Bülent benden önce girdi. Onlara durumu özetledi. İkisi de şaşkınlık içindeydiler.
" Size yalvarıyorum nolur söylemeyin. Zaten beni istemiyorlar bir de bunu öğrenirlerse.. Böyle olmasını hiç istemezdim Leyla " dedim.
" Ne demek Niran. Asla ve asla onlara benden sır çıkmaz " dedi Leyla.
" Böyle bir şeyi annemden asla saklayamam" diye ayağa kalktı Levent.
O an korkudan donup kalmıştım ki,
" Şaka şaka" diye gülmeye başladı Levent.
" Beni çok korkuttun."
" Merak etme. Bülent onlara karşı saygısını her zaman korumuştur ama ben yapamıyorum bilhassada anneme. Leyla yeteri kadar çekiyor zaten bir de senin başına musallat olmasın."
" Çok değişik bir ailesiniz."
Artık sırrıma 2 kişi dah ortak olmuştu...