Bir kaç gün kaldıktan sonra Bülent Istanbul'a döndü. Evde cok güzel rol yapmıştık. Ona dusuneceğimi söyledim ama kararı kesindi.Boşanmayacaktım. O yellozu doğduğuna pişman edecektim. Çok bunalmistim. Evden çıktım. Nedense ayaklarım beni mezarlığa götürmüştü. Yavaş adımlarla mezara doğru yöneldim. Hasan Amca'nın mezarı başında bir kadın vardı ama tekerlekli sandalyedeydi. Arkasından yaklaşıp öksürdüm. Kadın bana döndü.
"Buraya gelmiştiniz sanırım. "
"Evet" dedim. Siyahlar içinde yaşlı bir kadındı. Buruşuklukları epey belirgindi. Gözleri yasliydi.Agladığı her halinden belliydi.
"Siz.."diye söze başlarken beni susturdu
"Ben eşimi ziyarete gelmiştim. Mezarın yeni olduğu belli geçerken bir dua okumak istedim."
"Teşekkürler "
"Siz beyi oluyorsunuz?"
"Ben kızıyım" dedim tereddüt etmeden.
"Basın sağolsun kızım " diyerek yanımdan ayrıldı. Bir adama işaret verince takım elbiseli bir adam tekerlekli sandalye sürdü ve siyah bir arabaya bindiler. Varlıklı olduğu her halinden belliydi. Kadın gittikten sonra mezarın başına çöktüm. Toprağı okşayarak
"Seni öyle çok özledim ki Babam " dedim gözümden bir kaç damla yaş süzülerek.
"Sohbetini o kadar özledim ki" derken arkamdan bir ayak sesi geldi. Nimet Abla'ydı . O da yanıma çöktü ve kapanıp ağlamaya başladı. Durduramiyordum. Abla hadi kalk gidelim dedim ve kaldırdım. Mezarlıkta çıkınca bir banka oturduk.
"Abla iyi misin?"
Cevap vermiyordu.
"Abla nolur konuş benimle nolur korkuyorum. "
"Niran çok canım yaniyordu ye haykirdı.
"Niran ben babamsız yapamam."
"Ablam benim"
"Annesiz büyüdüm babam benim her seyidim di. Onsuz napıcam. Onu bu hale getirenler inşallah bin beter olsun. Kardeşim de ana denilen o anne musvettesi de."
Sesinde hem kızgınlık hem de hüzün vardı. Hiç bir şey diyemedim. Haklıydı. .Sonuna kadar haklıydı. Sanırım bu caresizligi ben de en son babamlar beni terk edince hissetmistim. Onların yokluğu, gözlerimin kurumaya yaşı ve hiç tanımadığım bir adamla aynı evde yaşamanın verdiği pismanlik belki vicdan azabı. . Bunların üzerinden yıllar geçmişti ve şimdi aynı şeyleri bu aileyle yaşıyordum. Onlarla üzülüyor onlarla seviniyordum. Hatta belki de..Belki de evliliğim bile bitebilirdi. Nimet Abla ya sadece sarilmakla yetindim. .Sıkı sıkı sarılmak. .
1 ay sonra. ..
"Çocuklar hepiniz buradayken size bir şey söylemek istiyorum " dedi Hatice Teyze. Hepimiz merakla yerimizden doğrulduk .
"Ben gidiyorum çocuklar"dedi boğuk bir sesle. Şaşırmıştık. Ne diyeceğimizi bilemedik. Anlamıştı ki devam etti.
"Burda kalmamış bir anlamı kalmadı artık. Hem Kenan da orada yalnız. Yelda'yı da alır giderim."
"Kalsaydın Hatice Abla " dedi ablam tutuk bir sesle. Ilk defa Hatice Teyze'ye karşı bir adım atmıştı.
"Yok kızım kalamam. Bu evde duramam. Allah size de bana da sabır versin. Bu evde hüzün hiç bitmeyecek. Küçücük kızıma bunu yapamam. "dedi. Haklıydı bu evde hiç hüzün bitmeyecekti.
"Valizlerim hazır biraz sonra otobüse binecegiz" dedi ve kalktı
"Bu kadar çabuk mu?" dedim ama dinlemedi. Hep birlikte garaja kadar götürdük onları. Otobüsü beklerken vedalaştık.
"Hatice Teyze hakkını helal et . Bizi habersiz bırakma"
"Sen de Niran'ım sende.."
"Metin, Nimet.. Her şey için sağolun"
"Ne demek Hatice Abla sen Sağol"dedi Metin Abi ve kucaklaştilar. Nimet Abla önce bir elini sıktı ama daha sonra o da sarıldı. Hemen kendini geri çekti.
"Güle güle abla. Istedigin zaman gel"
"Siz de siz de gelin" dedi. Üçümüz son bir kez Yelda'yı kucakladık. Kokusunu içime çektim. Kadersiz yavrum benim.. Hayat ne tuhaf evliliğimi bitirmek üzere olan adamın annesine uzulmüş ağlıyordum. Otobüs geldi ve bindiler. Arkalarından el sallayarak kaldık. Eve dönerken Metin Abi
"Kaldık mı üçümüz " dedi.
"Ne üçü Metin. iki.. Yarın bir gün Niran da evine döner. "dedi ablam. Sessiz kaldım. Kimbilir belki ben de dönmeyecetim. ..