"Abiiim benim hoşgeldin" dedim yanağına bir öpücük kondurarak.
"Hoşbulduk nasılsınız bacılar? "
"Biz iyiyiz de sen naptın?"
"Tüm eşyaları aldım abla. Arka bahçeye koydular. Elbet onlara da bir yer buluruz. Ee Çiğdem nerede? "
"Gitti"
"Ne çabuk"
"Aman abi gitsin bırak çıkarları için kimse gelmesin zaten"
" Noldu yine? "
" Ya sen boşver de sana aldığımız kıyafetleri gösterelim"
"Aslında pek bir sey almadık bu sefer sadece doğumdan sonra giyilecek tulum aldık gerisini alırız."
"Ee millet isim düşündünüz mu bakalım? "
"Evet ben düşündüm kıza "
"Aaa ne Metin söyle "
" Banane abla sen de oğlana bulacaktın. Gereksiz işlerle meşgul olacağına bulsaydin. Az kaldı..."
"Neyse ben dışarı çıkıyorum"
" Nereye kızım?"
" Çarşıya gideyim abi"
" Tamam görüşürüz"
Çarşıya falan gitmiyordum. Onlara yine bir pembe yalan atmıştım. Bülent'le aramızın bozulmasından beri profesyonel bir yalancı olmuştum. Onlara nereye gittiğimi söyleyemezdim. Çünkü kesinlikle karşı çıkarlardı özellikle de abim.. Boşandığımdan beri bana daha da çok sahip çıkar olmuştu. Bir de Hasan Amca ölünce evin tüm yükü ona kalmıştı ve evde ki tek erkek olarak kendin de daha fazla bir sorumluluk hissediyordu. Evden çıkıp hastaneye gittim. Doktorumla görüştüm.
" Niran Hanım emin misiniz? Bu hem anne hem de bebekler için tehlikeli"
" Evet doktor hanım lütfen" dedim ve beni hazırlamaya başladılar. Bunu yapmaya mevburdum. Kendime bu iftirayı yediremiyordum. Kendimden çok onun bana yaptığı haksızlığı ispatlamaya çalışıyordum.
Bir kaç saatlik bir operasyondan sonra kendime gelmekte oldukça zorlandım. Doktorun dediği kadar zormuş. Gözlerimi açtığımda abim ellerini başının arasına almış baş ucumdaki tabure de oturmuş beni bekliyordu.
" Abi?" diyebildim güçlükle.
Hemen yerinden kalktı ve saçlarımı okşadı.
" Neden yaptın kızım bunu? Neden o adama kendini ispatlama gereği duydun?"
" Özür dilerim abi.. Özür dilerim ama çok gruruma dokundu"
" Şu suratının haline bak. Bembeyaz omuş. O kadar bitkinsin ki.. Değer mi kızım onun için değer mi?"
" Abi senin nerden haberin oldu?"
" Hastaneden aradılar. hamileyken bu test zor yapıldığı için yanında biri olması gerekirmiş"
" Ablama söylesemeydin."
" Maalesef zaten telefonu o açtı. Evde zor duruyordur şimdi"
Biz konuşurken doktor geldi.
" Nasılsınız Niran Hanım?"
" İyiyim sağolun"
" Oldukça tehlikeli bir işe girişmiştiniz ama başarıyla atlattık. Biraz daha dinlendikten sonra çıkabilirsiniz. Test sonuçları öğleden sonra çıkacak"
" Teşekkürler" dedim ve hemen hastaneden çıkmak ıstedım. EVe gittiğimizde ablam tabiki de meraktan deliye dönmüştü.
" İyi misin kızım?"
" İyiyim abla ama lütfen soru sorma"
" Lanet olsun ona! Ona da ailesine de.. Keşke tanımaz olaydık! Başına bela oldu."
" Bense şimdi öyle bir adamın çocuklarını doğurmaya hazırlanıyorum"
" Öyle düşünme kızım. Onlar seninde evlatların. Bak biz de o adi karının çocuklarıyız ama işte..."
" Abla lütfen.. Belli ki kaderiniz aynı olacak. Siz annesiz onlar babasız büyüyecek.." dedim karnımı okşayarak.
" Merak etme biz anne sevgisini hiç hissetmedik ama onların hiç bir şeyden yoksun kalmasına izin vermeyiz. Hem bu yavrulara kimi baba öğretsen onu baba bilirler."
" Ne demek o?"
" Yani evlensen.. Onu bilirler."
" Ablaaa abla saçmalama ne evlenmesi asla! Ben bir daha evlenemem"
" Niye kızım. Gençsin daha. Benim gibimi olmak istiyorsun."
" Evet! Evet senin gibi olmak istiyorum. "
" Yeter kapatın bu saçma muhabbeti ben hastaneye gidiyorum" dedi abim ve gitti. Sonuçtan emin olduğum halde heyecan yapıyordum. Ne hallere düşmüştüm.
Yarım saat sonra abim geldi. Elindeki zarfı bana uzattı.
" Hayır abi sen bunu direk ona götür. ben sonucu merak etmiyorum bile." dedim. Bir şey demeden evden çıktı. Bizde salona geçtik.
" Abla sana bir şey soracağım"
" Sor"
" Annen gittikten sonra hiç dönme teşebbüsünde bulundu mu?"
" hayır. Zaten dönse de babamın kabul edeceğini sanmıyorum. Düşünsene 3 küçük çocukla evliyken başkası için seni bırakmış bir kadını sen tekrar kabul eder misin?"
" Haklısın abla. Aldatılmak, ihanete uğramak çok kötü. Sen onu severken o, bir başkasını senden daha çok seviyor. Bu his insanın içini acıtıyor."
" Okuldan dönünce önce bir seslerini duymuştum. Durup dinlemiştim. Annem " Sana deliriyorum. Sanki yeniden doğmuş bir genç kız gibi oluyorum seninleyken" demişti o adam ise " Tenine şeker mi sürdün sen" dedi. Allah kahresin onları" diye hıçkırarak ağlamaya başladı.
" Ablam ağlama"
" Biliyor musun Niran? Bazen kızıyorum o kadının adını ağzıma almaktan ama yıllardır içimde kördüğüm olmuştu kızım bunlar. Bazen konuşmak rahatlatıyor. Annem, en son öyle görmek, öyle hatırlamak çok kötü Niran. 30 seneyi bile geçti kızım.."
" Merak ettin mi abla?"
" Ettim ama akıbetini merak ettim. Acaba acı çekti mi? Sürüm sürüm süründü mü hep onu merak ettim.."
Bülent'in Gözünden...
Kapıyı açtığımda karşımda Metin Abi duruyordu.Çok bitkin görünüyordu.
" Ne arıyorsun sen yine burda?" dedim. Elindeki zarfı omzuma çarptı.
" Al DNA testinin sonuçları."
" bebekler doğmadan mı yaptırdı?"
" Evet beyefendi."
" Ama bu tehlikeli."
" Sanane be sanane! Al okuda kurtulalım."
" Bu zarf açılmamış."
" Biz açmadık. Çünkü biz sonucu biliyoruz. Senin gibi şüphe de duymuyoruz. Ben şimdi gidiyorum ama şunu bil ki o zarfı açtıktan sonra sakın yanımıza gelmeye kalkma! Çünkü o çocukları asla göremeyeceksin. Kokularına hasret kalacaksın. Bunu böyle bil!" dedi ve hızla gitti. ZArfı açmak için heyecanlıydım. Korkuyordum.. Çocuklar benim olsa da olmasa da korkuyordum. Zarfı yavaşça açtım. Derin bir nefes aldıktan sonra kağıdı okumaya başladım. Evet benimdi..
" %99.9999.. Bülent Karakoç'la uyuşmuştur" yazıyordu. Niran'ın karnındaki bebekler benimdi ama ben bir başkasıyla birlikteydim ve çocuklarımı görememekle tehdit ediliyordum...