"Alo abla geliyorsun değil mi? "
"Maalesef canım bak söz düğün bitsin gelicem."
"Ama abla ya.."
"Canım ben şimdi evde değilim. Sonra konuşsak. Yelda yi yolcu ettim de"
"Yelda? Ben de yurt dışındayım. "
"Kenan in kardeşi kisacasi senin eski görümce" diyerek güldüm.
" Haha şimdi anladım ama geçti artık neyse kapatıyorum "
"Görüşürüz "
Eve gittim. Kimse yoktu. Televizyonun karşında ki 3 lu koltuğa ayaklarımı uzatıp kumandayı elime aldım. Öğle saatiydi ve haberler vardı. Bir haber kanalını açıp bıraktım ve kendime bir nescafe yaptım. Sıcak kahvemi kucağıma alıp tekrar yerimi attım. Elimdeki tabletten oyun oynarken bir haber dikkatimi çekti ve televizyona gözlerimi diktim.
" Istanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde sabahın erken saatelerinde bir vahşet yaşandı. 57 yaşındaki Nalan K. kendini tedavi görmekte olduğu odanın penceresinden oldu. Olay etrafta oldukça paniğe neden oldu. Hastane personeli yaşlı kadının son zamanlar da iyice aklını kaybettiğini ve davranışlarının değiştiğini söyleyedi. Hastane tarafından çağrılan ambulans la özel bir hastaneye kaldırılan Nalan K.' nın tedavisi halen sürüyor.."
Duyduklarım beni dehşete düşürmüştü. Elimdeki kahve üzerime dökülmesine rağmen sıcaklığını hissetmiyordum. Sabah Çiğdem le konuşmuştum ve o bir şey soylememişti. Belli ki onunda haberi yoktu. Şimdi ne yapacaktım ben? Durduğu yerde duramıyordum. Adeta Kurdeşen döküyordum. Evde bir sağa bir sola gezinirken abim geldi.
" Biz geldikkk"
Cevap vermedim.
" Çocuklar teyzenize"
"Niye?"
"Teyzenize dedim!!!"
Sesimi bayagi yukseltmiştim.
" Abi yoldan geçir"
Evlerimiz yakın olduğu için kendileri gidebiliyordu. Abim onları bıraktıktan sonra eve geldi.
" Ne oluyor Niran iyi misin? Rengin atmış "
Olanları ona anlattım.
" İnanamıyorum. ."
"Abi oraya gitmek zorundayım."
"Git kızım ne duruyorsun. En fazla annenin aile ordadir. Babamla ya da 2.karisiyla karşılaşmazsın. "
"Tamam abi ben gidiyorum"
Hemen odama gidip küçük bir çanta hazırladım ve hızla havaalanına fırladım. Uçak biletini o anlık aldığın için parası beni baya mahvetmişti. Uçağım 2 saat sonra kalktı ve Istanbul'a indik. Taksi tutarak annemi yattığı Amerikan Hospital a gittim. Titriyordum. Daha doğrusu korkuyorumdum. Niçin onun için ju kadar endişelenmiştim? Belki de onu bir daha görememe, kaybetme korkusu vardı. Hastanenin önünde inince önce bir tereddüt ettim ama kendimi toparlayarak hızla hastane basamaklarını çıkmaya başladım. Asansöre binmek aklıma bile gelmemişti. " Anneciğim anneciğim " diye kendi kendime mırıldanıyordum. Yoğun bakımının bulunduğu kata gelince daha hızlı koştum. Kapıda yaşlı bir adam, genç bir çocuk ve bir kız vardı. Kim olduklarını aldırmadan yoğun bakımın ziline bastım ama hala anneciğim diye sayıklamam bilmiyordu. Kapidakiler şaşkınlıkla bana bakıyordu. Hemşire kapıyı açtı.
" Lütfen girebilir miyim? Kızıyım "
"Hayır hanfendi içeri kimseyi almıyoruz "
Biraz daha üsteledim ama olumlu sonuç alamayınca başhekimin odasının yolunu tuttum. Durumu anlatınca kabul etti ve içeri girdim. Annem makinalara bağlı öylece yatıyordu. Yüzü öyle kötü olmuştu ki sokakta görsem tanımazdım. Hastalık onu yiyip bitirmişti. Gözyaşlarım taktığım maskenin altından süzülüp gidiyordu. Yanına yaklaştım ve bir sandalye çekip oturdum. Elini tuttum.
"Anne..Annecim beni duyuyor musun?"
Kipirdamiyordu
Makinaları sesleri beynimde ötüyordu.
"Özür dilerim anne. Bunca zsman gelmediğim için özür dilerim. Öfkeme yenik düştüm. Yapmamalıydım. . Anne ne olur bir ses ver bak ben geldim. " diye çaresizce başımı öne eģmiş ağlıyordum. Elimin kipirdadıģını hissettim. Heyecanla ayağa kalktım
" Anne anne! "
Gözleri hafif aralandı. Boş boş bakıyordu.
" Anne benim " diyince kafasını bana doğru çevirdi.
"Anne benim Niran" dedim ağlayarak. Dudakları hafif kipirdadı. Gülümsüyordu belli ki ama aniden bir ses geldi.
"Hemşire hanim nolur yardım edin" diye bağırdım. 1 doktor ve 2 hemşire gelip kontrol etti.
" Merak etmeyin olumsuz bir durum yok. Sadece heyecanlanmış"
Rahat bir nefes aldım. Demek heyecanlanmıştı. Kadersiz annem..Uyutunca dışarı çıktım. Kapıda ki 3 kişi bana bakıyordu. Bunlardan bir tanesi Metin di tanımışımtım.
"Niran sen misin?" dedi yaşlı adam. Anladım ki bu Fırat Amca'ydı. Annemin 2.kocası. Babamın 2.karısından küçükken ne denli nefret ediyorsam onu da o kadar çok seviyordum.
" Benim Fırat Amca" dedim. Ağlıyordum. Kendimi tutamıyordum. Bana bir adım yaklaştı ve sarıldık. Kendime inanamıyordum. Sarılmış hüngür hüngür ağlıyordum.
" Nerelerdeydin sen " diye mırıldandı. Onunda gözlerinin dolduğu belliydi.
"Metin , Ayfer işte Niran Abla nız bu" dedi. Birbirimize anlamsızca bakıyorduk. Ilk laf Metin' den geldi.
"Abla geldin demek" dedi ve sarıldı.
"
Metin kocaman delikanlı olmuşsun. Sen doğduğunda ki fotoğrafın yıllarca elimden düşmedi"
"Öyle çok aradık ki seni. ."
Ayfer ise bomboş bakıyordu. Onu tanımıyordum. Belli ki benden sonra doğmuştu.
" Kafeterya ya inelim"
Inip bir masaya oturduk.
" Nerden öğrendin ?"
"Televizyondan hemen kalkıp geldim"
"Nerede yaşıyorsun sen is yapıyorsun evli misin?"
"Isparta' dayım. Doktorum ve evli değilim "
"Kızım doktor mu oldun demek! Nasik tutundun hayata kızım "
Gözlerinin doluluğu gecmiyordu. Onlara tam 2 saate Nimet Ablalar la tanışma hikayemi anlattım.
"Sonra evlendim ama yürümedi. Ayrılmak zorunda kaldık. İkiz bebeklerim oldu"
"Gerçekten miiii? " Ilk kez gülmüştü.
" Evet şimdi 3 yaşındalar. Babaları da bir kaza da öldü."
"Neler yaşamışsın kızım.."
"Peki ya siz niye hiç aramadınız"
"Aramaz olur muyuz kızım.. Ama senin o domuz baban kaç kere önüme taş koydu. Annen çok yalvardı ama söylemedi istemedi. Afyon'a gittik ama yurttan da atmışlar izini tamamen kaybettik. Annen de 3 sene önce bu hastalığa yakalandı. 3 senedir senin adını sayıklamadığı tek bir gün bile yoktu"
"Çok üzgünüm Fırat Amca çok. . Ben onu gördüm fakat o beni görmedi."
"Ne zaman?"
"Öğrenince hastaneye gittim. Yanına gidemedim çünkü Metin vardı uzaktan seyrettim onları.."
"Gerçekten mi ablaa? " dedi Metin. Bu sözü tuhafıma gitmişti. Evet.. Ben onun ablasıydım ama birbirimizi daha anca tanıyorduk.
" Lütfen. . Lütfen annem uyansın ve bir kere görüşelim. Şu an bundan başka bir şey istemiyorum..."