" Kızım bugün ise gidecek misin?"
"Hayır anneciğim bugün pazar."
"Noldu?"
"Kardeşini arasana"
"Çiğdem' mi miii?" dedim sevinçle. Hatırlaması beni oldukça sevindirmişti.
" Evet Evet Çiğdem! "
"Arayayım anne bekle" dedim ve aradım. Biraz konuştular. Çiğdem evlendigini söyleyince gidemediği için üzüldü ama avuttuk.
" Tamam anne bak söz Ankara'ya götüreceğim ben seni"
"Neden benim haberim yoktu? "
" Sen hastaydın ya annecim "
"Aa evet hastaydım. "
" Dışarı çıkalım mı anneanne" dedi Ege.
Ona anneanne demeleri hoşuna gidiyordu. Doğa biraz daha mesafeliydi ama sanki Ege'nin ona bakmakla görevi varmış gibi ilgileniyordu.
" Gidelim oğlum " dedi gözleri ışıldayarak.
" Hadi herkes giyinsin önce dışarı da kahvaltı edelim sonra gezeriz" dedim ve çocukları hazırladım. Herkes hazırlandıktan sonra arabaya binip güzel bir restauranta gittik. Muhteşem bir köy kahvaltısı vardı manzara da harikaydı.
"Begendin mi anne?"
"Evet çok güzel "
"Annecim o hırkayı çıkar bak hava serin değil"
"Hayır kızım ben iyiyim"
"Anne biz arkada ki parka gidebilir miyiz?"
"Tamam dikkat edin uzaklaşmayın göreceğim sizi" diyerek çocukları gönderdik.
" Niran sahi sana söylemeyi unuttum geçen noldu biliyor musun? "
"Noldu abi hayırdır?"
"Funda'nın babası önümü kesti"
"Nee? Ciddi misin demek bunca yıl sonra sana laf attı. Kavga mı ettiniz yoksa?"
"Hayır öyle bir şey değil? "
"Ee noldu peki?"
"Adam ağlamaya başladı. Siz boşandınız yerini elbet biliyorsunuzdur nolur söyleyin diye adeta yalvardı"
"Bak sen! Söyledin mj peki?"
"Hayır. Sadece Istanbul'da olduğunu yerini bilmediğimi söyledim "
"Iyi yapmışsın adam kızını o halde görse kalbine iner"
"Haklısın aman bizden uzak olsunlarda"
"Hadi yediyseniz kalkalim" dedim ve bir çay bahçesine gittik. Biraz da orda oturduktan sonra annen sıkıldım dedi akşamüstüne doğru eve döndük. Evde ablam vardı.
" Neredesiniz siz ya! Telefonlarınızda cevap vermiyor."
"Aa ablacım duymamışız"
"Insan bir yere giderken bize de haber verir."
"Aa abla bugün pazar ya rahatsız etmeyelim sizi dedik"
"Anlarsın ya abla " dedi abim yanağını sıkarak.
"Aman zevzeklik etmeyin. Fikret 1 hafta yok. Kızı hamileydi ya onun yanına gitti Bursa'ya"
"Aa iyi ya işte sen de burda kalırsın "
"Ee tabu burda kalcam evde ne yapayım tek başıma "
"Anne sen isterse içeri geç yoruldun "
" Hadi anneanne ben de geliyorum" dedi Ege ve elinden tutarak içeri götürdü.
" Memnun kaldı mı? "
"Evet ama çabuk sıkılıyor abla"
"Olsun bak geldiğinden beri biraz düzeldi ama artık sohbet etmeye çalışıyor "
"Haklısın ablacığım " dedik ve tam oturduk ki kapı çaldı.
" Ben açarım " dedim ve kapıyı açtım ama açınca ne yapacağımı şaşırdım.
"Girebilir miyim kızım ?"
"Niran kimmiş?"
Bir tarafta kapıda hasta bir kadın bir tarafta ablam. Ne yapacaktım ben? Iceri alırsam ablam beni keserdi ama almazsam da..
"Abla bir gel isterse" dedim ve kendi gözleriyle görmesini istedim.
"Noldu? Yine mi sen ya ne var yüzsüz kadın ne varrr? " diye tahmin ettiğim gibi bağırdı.
" Kızım o günden beri aklım sende"
" Olmasın ya düşünme beni. Dur yada düşün az kalsa senin yüzünden ölüyordum ben ya! Defol hayatımdan !"
"Nimet " diye ağlıyordu kapının ağzında. Dayanamadım ve içeri aldım en azından koridora.
"Bu eve bir daha giremeyeceksin sen! Nasik bu kapıdan o adam için çıktıysan şimdi de defol git o, babamın yanından çıkıp koynuna girdiğin adamın yanına!!!"
" Nimet nolur deme bana öyle!
Ablam sinirden titriyordu. Abim bu sefer hiç karışmadı çünkü son duyduklarından sonra iyice nefret etti.
" Senin gibi bir anadan çıktığım için tiksiniyorum senden. Siz de nasıl bir kime var ya? Biri karısını biri kocasını aldatmış. Birbirinizin koynundan çıkıp çıkıp o zavallı insanların yanına tekrar dönmüşsünüz yazık size!"
Kadıncağız hüngür hüngür ağlıyordu ama ablamda haksız değildi. Ablam ağzına ne geldiyse söylerken hızlıca kapı çaldı. Ne çalması? Adeta tekmeliyorlardı.
" Reyhaaann! "