Sevinmek

106 3 0
                                    

Kafede oturduktan sonra yukarı çıktık. Saatlerdir bekliyorduk. Ne gelen vardı ne giden.. Kimse bir şey söylemiyordu. Artık ayakta duracak halim kalmamıştı. Arkamı dönerek kolumu yasladım ve başımı kolumu arasına alıp gözlerimi kapattım. O an da bir patırtı çıktı.

" Ne işin var senin burda?"

"Sana meraklı değilim Fırat Efendi"

"Ne var söyle"

"Bana bakın haftaya Çiğdem'in düğünü var ve annesinden haberi yok! Hiç biriniz soylemeyecek! Kızımın düğününün mahvolmasını istemiyorum. Hatta siz de gelmeyin!"

"Manyak mısın sen? Annesi o anlamaz mi nasıl saklayalım! "

"Orası beni ilgilendirmiyor kadın senin karın! Hastaneden izin alamadık çıkaramadık dersiniz!"

"Ya bu kadın ölürse?"

" O zaman da soylemeyeksiniz! Kafan basmıyor mu? O düğün mahvolmayacak. Ölürse de olur banane!" diyerek çekip gitti. O an anladım ki bu BABAM'dı.. Bilerek önümü dönmedim. Onu görmemeliydim ama başım dönüyordu. Fırat Amca omzuma dokundu.

" Babandı"

Biliyorum anlamında başımı salladım. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

" Çiğdem için buraya gelmiş. Kızının mutluluğu için buraya gelmiş. . Peki ya ben? Ben neydim Fırat Amca? Neyinizdim ben sizin?"

" Üzülme kızım onların ailesi darmadağın"

Biz konuşurken doktor geldi.

" Gözünüz aydın. Nalan Hanım hayati tehlikeyi atlattı. Şun uyuyor."

" Görebilir miyiz?" dedim heyecanla. İri gözlerim daha da açılmıştı.

" Henüz degil"

" Teşekkürler."

Elimi yukarı kaldırıp " Şükürler olsun" dedim. Fırat Amca'da bana sarıldı. Metin ve Ayfer eve dinlenmeye gitmişti.

" Eminim onlarda duyunca çok sevinecek"

" Terasa çıkalım mı?

Fırat Amca'yla terasa çıktık. Bütün İstanbul cıvıl cıvıl gözüyordu.

" Biliyor musun amca eşimi de kaybettikten sonra buraya bir daha adım atmayacağım sanmıştım."

" Hayat her şeye rağmen devam ediyor değil mi?"

" Neden amca? Sen de üveydin benim için ama öz babamdan daha yakındın bana. Daha çok severdim seni.. Ama babamın karısı niye istemedi beni? Ne yaptım ben ona? 10 yaşındaki bir kız çocuğu napmış olabilir ki?"

" Bu sorulara cevap nasıl bulunur bilmiyorum. Keşke annenle daha farklı tanışsaydık. Keşke sizde benim öz çocuklarım olsaydınız. Seni bıraktığı için anneni sakın suçlama kızım. O başka.. Çok başka.. Baban tarafından defalarca aldatışmış, ezilmiş saf bir kadın. Babanın onu aldattığı yetmiyormuş gibi annen, terk edip evli bir kadını kaçırdı. Sonra ondan sizi aldı ve bakmadı.. Ben de eşimi kaybetmiş 5 yaşındaki oğlumla kalakalmıştım derken Nalan'la evlenmemize vesile oldular. Birbirimizin destekçisi olduk. Ama 3 sene önce hayatta olduğu halde koparıp aldılar onu bizden.."

" Gözlerini açtığında sanırım beni tanıdı."

" O seni hiç unutmadı ki.. Belki de aklını seni bulamadığı için yitirdi ama unutmadı."

" Canım annem.. Sahi senin oğlun ne yapıyor neydi adı?"

" Mert.. yurtdışında şu an çalışıyor."

" Annem büyüttü değil mi onu?"

" Evet hakknı ödeyemeyiz. Hiç anne eksikliğini aratmadı, kendi evlatlarından ayırmadı onu."

" Sen bizi ayırdın mı ki sanki?"

Daha fazla dayanamadım ve sarıldım.

" Çok canım acıyor Fırat Amca. Yaşadıklarımı artık taşıyamıyorum. Çok ağır geliyorlar."

" Canım yavrum.." diye saçlarımı okşuyordu. Aşağıdan telefon geldi.

" Noldu?"

" Annen ayılmış"

O an sulu gözlerimin içinden sanki bir sevinç ışığı çıktı. Apar topar aşağı indik.

" Doktor Bey annem nerede?"

" Annenizi odaya aldık. Buyrun görebilirsiniz."

Derin bir nefes alarak elimi kapının koluna götürdüm ve kapıyı açtım. Yüzü pencere tarafına doğru dönüktü bizi farketmedi. Annem yeniden karşımdaydı. Tam 12 yıl sonra..

" Anne" dedim sesim titreyerek. Kafasını anlamsızca bize çevirdi. Boşboş bakıyordu. Gözlerim dolmuştu ama gözyaşlarım akmıyordu.

" Anne benim Niran.."

Çocuk gibi gözleri açıldı.

" Nirannn" dedi çok hafif bir sesle.

" Benim anneciğim geldim işte yanındayım " diyerek alnına bir öpücük kondurdum. Konuşmaya çalıştı fakat başaramadı.

" Şş tamam yorma kendini" dedim dudaklarını elimle kapatarak.

" Ben artık senin hep yanındayım anne"

Saçlarımı okuşuyordu. Sonra Fırat Amca'ya baktı bu kim dercesine.

" Fırat Amca anne" dedim elimle göstererek.

" Aa Fırat sen misin? Demek buradaydın."

" Burdayım Nalancım iyisin demi? Bak birazdan Metin ve Ayfer'de burada olur"

" Aa çocuklarım" dedi hatırlarcasına. Durumu gerçekten kötüydü. Herkesi birbirine karıştırıyordu.

Diğerleri de gelip gördükten sonra gittiler. Yanında ben kalmak istedim. 2 gündür hastanede üzerimdeki kıyafetlerle oturuyordum ve hiç uyumamıştım ama olsun değerdi. Artık annem iyiydi. Annem uyuyordu bende koltuga uzanmış dinlenirken uyuyakalmışım.

...

2 Hafta sonra...

" Alo ablacım"

" Niran kızım nasılsın?"

" İyiyim abla siz çocuklar nasıl?"

" Aman kızım nasıl olsun sürekli seni sorup duruyorlar"

" Abla 2 gün daha idare et. Onları buraya alacağım."

" Aa o niye?"

" Annem benden ayrılmıyor abla. Bir görsen aynı odada yatıyoruz. Zaten Metin yurtdışına gidiyormuş. beni bırakmak istemiyor. O yüzden ona burada bakacağım ama onun evinde de kalmak istemiyorum. Belki eşyalı ev tutarım."

" hayır ya bizi bırakıyor musun?"

" Abla mecburum bir süre."

" Ee anneni buraya getir"

" Neee?"

" Değil mi Metin getirsin" Hopörleri açmış olmalıydı ki abiminde sesi geliyordu.

" Ablam haklı Niran"

" Ama abla annem normal hasta değil biliyorsunuz"

" Olsun kızım bakalım bizim kardeşimizi dünyaya getiren o güzel insan kimmiş."

" Abla ben ne diyeceğimi bilemiyorum" dedim ama sesim titriyordu. Mutluluk sevinç karışımı bir şeydi.

" Bak siz Metinle yalnızsınız zaten ben de arada gelirim birz kalır annen. Torunlarını tanır, sever. Bu değişim ona da iyi gelir. Bakarsın düzelir."

" Haklısın ablacığım düşüneceğim."

" Düşünme bekliyoruz" dedi şak suratıma kapattı.

Ne yapacaktım ben?

İSİMSİZ MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin