3

642 47 55
                                    

EYLÜL
Songül yemeğe çağırmıştı, akşam hepimizi evine bekliyordu. Arayıp haber vermişti.Aslında bunların hepsinin Zehra abladan kaçış olduğunun farkındaydım ama nereye kadar kaçacaktı ki?

Okulda hepimiz bir kafede buluşmuştuk, en son Güney geldi...

Güney: arkadaşlar, karımla sizi yemeğe bekliyoruz, itiraz yok geliyorsunuz

Meral : geliriz tabii canısı... zaten Songül bahsetmişti telefonda. Aşkım gelirsin dimi?

Mert : gelirim tabii canısı

Kader : ay kardeşim ne güzel yemekler yapar şimdi...

Güney : yapar tabii... ilk başlarda pek iyi yapamıyordu ama şimdi iyi artık yemek konusunda

Serkan : kardeşim kusura bakma da ilk evlendiğiniz zamanlar gerçekten kötüydü, bizi ilk çağırdığınız zamanki o yaprak sarmaları gözümün önünde

Güney: seni de görücez kardeşim, zehirlenme de...

Serkan : yoo benim sevgilim güzel yemek yapar, ben de kaptım ondan birkaç birşey

Cemre : biz ne zaman senle yemek yaptık ki canım?

Senle değil benle yaptı...

Serkan bir an bana baktı ve öksürüp toparlamaya çalıştı...

Serkan : şey... yapmadık evet... sevgilim dediysem.. annem... annemden yemek yapmayı öğrendim anlamında...

Güney : Cemreye de öğret o zaman, lazım olur ilerde...

Prenses yemek yapamaz ki... Serkan elini sıcak sudan soğuk suya sokturmaz... Serkanın kısıtlı imkanlarına rağmen kaç defa Cemreyi taksiyle evine götürüp getirdiğini duymuştum...

Cemre : olur, öğrenirim ben de

Benden öğrendiklerini ona mı öğreteceksin Serkan?

Güney : ayrıca sen neden burdasın oğlum? Dersin yok mu? Gitsene fakültene

Serkan: sevgilimi görmek için geldim kardeşim... oldu mu kardeşim...

Eylül: aaa lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eylül: aaa lütfen...

Güney : aaa çok pardon...

Cemre bana göz devirdi ama aldırmadım. O benim gözümün önünde eski sevgilimle el ele göz göze gelip nispet yapması batmıyodu da benim lafım mı batacaktı? Zaten yüzsüzlükleriyle benim laflarımın onlara dokunacağını zannetmiyorum...

GÜNEY
Zehra ablanın lafları, Melek'in ağlayıp durması, Sedef dururken benim karımın çalışıp didinmesi çok ağrıma gidiyor, eve gelince de sinirlerim bozuluyordu. Artık huzurumuz kalmamıştı. Songül de bunu farkediyordu, akşam için herkesi çağırıp birkaç saatliğine de olsa Zehra ablayı umursamamak istiyordu, ben de ona hak verdim. Ama buna geçici değil, kalıcı çözümler bulmalıydık. Zehra abla kızlarını da alıp bizim evden gitmeden bu iş olacak gibi değildi...

Eve gelip karıma yardım etmek istedim. Zehra abla ve Sedef de tam tahmin ettiğim gibi ayaklarını uzatıp çekirdek çitleyerek televizyon izliyordu. Oysa benim karım işten gelir gelmez dinlenmeden yemek yapmaya girişmişti. Ama ben ne yapacağımı biliyordum... bu iş bu akşam bitecekti, kararlıydım...

İlk gelenler Kader Eylül ve Meral olmuştu, yardım için gelmişler...

Kader : yardıma geldik kardeşim

Songül : ne gerek vardı kızlar, ben hallediyorum

Eylül: noolcak, yaparız hemen

Güney : iyi yaptınız kızlar. İşten geldi, tüm gün ayakta ütü basıp durdu, bir oturmadan yemek yapmaya girişti, yardım eden de yok ki...

Zehra : bana laf mı sokuyosun sen? Ben lohusayım lohusa! Minicik bebeğim var benim, ona bakıyorum, yoruluyorum tüm gün. Tam uyumuşken şurda ayağımı uzatıp dinleniyorum çok mu ya?

Sedef : tamam anne, dur ben yardım ederim

Zehra : otur kız, bırak, onların misafiri, bizim değil

Kızlar göz devirip mutfağa geçti. Meralle biz sofrayı kuruyorken, iki tabak fazlayı yeniden içeri kaldırdım. Madem onların misafiri olmadığı için yemek hazırlamaya yardım etmemişlerdi, o zaman bu yemeklerden yemeyeceklerdi. Gitsinler, dışarıda ne yemek istiyorsa yesinler...

Eylül sofraya bakıp şaşırdı. Tek tek tabakları sayıyordu yeniden...

Eylül : ee Güney, iki tabak eksik var burda. Yanlış mı sayıyorum?

Güney: yok, doğru Eylülcüm

Eylül: ee kim gelmiyo? Taze çiftimiz mi yoksa?

Güney: yok, herkes gelicek... birazdan anlarsınız, sabredin...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin