49

379 35 14
                                    

SONGÜL
İşe gidip gelmeye başlamıştım bile.. aslında bu işi bana Mert ayarladığı için istifa etmeyi bile düşünmüştüm ama bu işe ihtiyacım var, Melek var oratada o yüzden kardeşim için, bu işi yapmam gerekiyor, öylece bırakıp gidemem... sabretmem lazımdı...

O günden sonra zaten Güney'in yüzüne bakamaz hale gelmiştim resmen... ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilmiyordum...

GÜNEY
Okulda bizimkilerle kafede buluşmuştuk. Serkan, Cemre, Mert, Eylül ve Meral burdaydı, Kader de kütüphanede ders çalışıyordu...

Serkan çok durgun duruyordu, Mert ise sürekli sırıtıyordu... ne çıkacaktı bakalım bunun altından...

Mert : bu akşam birşeyler mi yapsak?

Meral : süper fikir canısı... hatta bize gelin, yer içer eğleniriz, nasıl fikir?

Güney : olmaz ya, keyfim yok zaten hiç...

Mert : neden? Songül'ü de al, birlikte gelin... o da gelsin, kafası dağılır hem

Güney : bizim aramız iyi değil...

Meral: size de değişiklik olur işte... hadi hadi gelin...

Güney : bakarız, söz vermiyorum...

Meral bana doğru sessizce konuşmuştu...

Meral : gece bara gideceğine bize gel işte Güney...

Haklıydı... her gece evden kaçmak, kafamı dağıtmak için bara gider olmuştum... oysa evli bir adamdım ben, karım vardı... aramızı düzeltmek için uğraşmam lazımdı, bar bar gezip dağıtmam değil...

Cemre : benim çıkmam lazım, iş görüşmem var, bana şans dileyin...

Meral : iyi şanslar canısı... şey yani canısı dediysem, lafın gelişi...

Cemre : Serkan... Serkan sen şans öpücüğü vermeyecek misin sevgiline?

Serkan: iyi şanslar canım...

Serkan çok donuk ve solgun görünüyordu. Zaten günlük yaşamında hep sakindi ama bu sakinlik başkaydı, bu hayra alamet değildi.

Cemre : ay çok heyecanlı... umarım işi alırım

Cemre mutlu şekilde gitmişti yanımızdan. Serkan arkasından bile bakmamıştı, garip...

Güney: Serkan? Kardeşim sen iyi misin?

Serkan: ne? Ben.. iyiyim Güney. Neden sordun?

Güney: hiç... biraz solgun görünüyordun, yengeyle kavga mı ettin diye soracaktım ama öyle gibi de durmuyo

Serkan : yok kardeşim bir şey...

Güney : iyi... iyiysen sıkıntı yok kardeşim.

Eylül'ü üzüntüyle Serkan'a bakarken yakalamıştım...

Mert de yine mutlu bir şekilde dersi olduğunu söyleyip yanımızdan ayrılmıştı... garip bir gündü...

EYLÜL
Meral ve Güney'in dersleri olduğu için yanımızdan ayrılmışlardı, benim de dersim vardı aslında ama biraz geç girsem bir şey olmazdı...

Eylül: nasılsın?

Serkan: iyi Eylül, sen?

Eylül: iyiyim ama ben sana onu sormuyorum, biliyorsun. Gerçekten soruyorum... gerçekten nasılsın?

Serkan: iyi gibiyim... yani bir daha bayılıp bayılmadığımı soruyorsan, hayır bayılmadım..

Eylül: iyi... sizinkilere söyledin mi? Annenle Defneye yani...

Serkan : hayır... henüz değil. Şuan çok mutlular huzurlarını bununla bozmak istemiyorum..

Eylül: bir an önce söylesen iyi olur, doktoru duydun...

Serkan: sen neden buna takıldın ki?

Eylül: iyi ol istiyorum Serkan, olamaz mı?

Serkan: isteme Eylül.

Öylece baktım, tek kelime etmedim... o da ayağa kalktı, derse gidecek sandım ama hayır, arkama kadar geldi ve elini omzuma koydu, ilk defa bu kadar yakındık... uzun zaman sonra...

Serkan : kusura bakma Eylül... sadece şuan tedavi benim için geri planda. Her şey çok yeni, düşünmeye ihtiyacım var, diğerleri de öğrenecektir zaten yakında. Ne kadar saklayabilirim ki?

Serkan yanımdan gitmişti. Ona sinirli olan, bağırıp çağıran ben olmalıydım ama yine kızan oydu... tek yaptığım nasıl olduğunu sormamdı, merak etmemdi... gözümün önünde düşüp bayılmasa, umrumda bile olmazdı ama onu öyle gördükten sonra istemsiz olarak merak etmiştim.,.

Tabii ya, Serkan parayı dert ediyordu, artık zengin değiller ne de olsa, ailesi tedaviyi karşılayamaz diye düşünüyor. Gerçekten de bu işlemler pahalıydı. Ama bir şeyler yapılması lazımdı. Belki Feride hanımla konuşup bir şeyler yapabilirdik. Meral de zengindi artık, o da yardım edebilirdi ama Serkan ondan para kabul etmez, başka bir yolunu bulmak lazım... ama nasıl?

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin