SONGÜL
İşten gelmiştim, evde yemek yoktu, dinlenmeden dünden kalanları ısıtıcaktım ki onların da bittiğini farkettim. Zehra abla bitirmişti muhtemelen... yemek yapacak birşey de kalmamıştı, üstelik Güney de gelmek üzereydi, tabii dünden sonra gelirse...Songül : Zehra abla dünkü yemeği sen mi bitirdin?
Zehra : öğlen acıktık, birşeyler vardı dünden, onları ısıtıp bitirdik Sedefle. Zaten ufacık birşey kalmıştı, anca bize yeterdi.
Songül : keşke sorsaydın Zehra abla ama neyse...
Zehra : kız kimseye yetmezdi o yemek, şimdiden midemiz kazındı bile
Songül : dolapta hiçbirşey yok, Güney birşeyler alıp gelirse yaparım birşeyler, ama almadan gelirse o zaman peynir ekmek yicez...
Zehra : tabii gelirse
Songül : gelmez mi? Burası onun evi
Zehra : kızım sen saf mısın? Görmüyo musun? Çocuk boğuldu boğuldu... dün nasıl bağırdı çağırdı, o neydi öyle... ben bile korktum valla. Bak, buraya yazıyorum, o gelmez bugün de.
Songül : pardon da sen nerden biliyosun Zehra abla?
Zehra : kızım ben erkekleri tanıyorum, sen gençsin, anlamazsın böyle şeylerden. Bak, o zengin hayatından, o havuzlı villasından, hizmetçili evinden, her gün sofrasında mutlaka olan etlerden, o güzelim yemeklerden vazgeçti bu sefil hayata geçti, bu rezalet evde kalmaya başladı. Eski hayatını özlüyo, anla işte... bu sefaleti çekmekten yoruldu yani işte... gelmez...
Songül : dün öyle sinirlendi gitti ama bugün gelicek tabii ki Zehra abla...
Zehra : ya tabii tabii... çok saf bu be... erkek milleti böyledir kızım, ipler bir koptu mu bir daha toplayamazsın. Şimdi bu Güney, bugün gelir yarın yine gider... bir bakmışsın bir gün burda diğer günler dışarıda, kim bilir kimin evinde...
Songül : saçmalamasana Zehra abla, Güney öyle değil, o beni seviyor. Sadece zor günler geçiriyoruz, hepimizin sinirleri bozuk. Ayrıca biz yeni evli sayılırız, tek başımıza huzurlu bir evliliğimiz olacak derken sizler geldiniz, o da kendini iç güveysi hissediyor işte...
Zehra : hee... tabii yapmaz... bak buraya yazıyorum, artık böyle olacak, Zehra ablam demişti dersin... zaten adam neden gelsin ki? Şu haline bak, salmışsın kendini
Songül : ne var halimde?
Zehra : biraz bakımlı ol, giyimine bakıma özen göster, adam seni böyle görünce kaçıyordur belki... biz bahaneyiz.. sonuçta kaç aydır burdayız, şimdi mi gözüne battık?
Söyledikleri aklıma takılmıştı. Doğru söylüyor olabilir miydi? Bekleyip görmekten başka çarem yoktu...
EYLÜL
Cemre : ne diyosun sen be?Eylül : senin bana değil, benim sana kızgın olmam lazım diyorum, bu öfken neye, kime diyorum...
Cemre : hayır kızmıyorum, sadece anlamıyorum... ayrıca güveniyorum ben Serkana... sana döneceği falan yok, boşuna ümitlenme...
Eylül: aman, ben de onun yollarını gözlüyordum ya zaten...
Cemre : doğru, başkasına taktın kancayı...
Onu umursamadım...
Kader : Defne'ye ders vermek nerden çıktı birden bire?
Eylül : o teklif etti, ben de boş vakitlerimde biraz çalıştırabileceğimi söyledim...
Cemre : sen Defne'yi sevmezsin ki... para da almayacaksan bundan kazancın ne? Eski sevgilinin evine girmek mi?
Eylül : ona hiç güvenmiyorsun... hem de hiç.. haksız mıyım?
Cemre : tabii ki güveniyorum...
Alayla güldüm...
Eylül : tabii tabii.. o yüzden mi tutuştun? Merak etme, sevgilinde gözüm yok... o kullanıp işin bitince yatağımın üzerine bıraktığın elbiseme de... eskilerim senin olsun...
Başka birşey söylemeden çıktım. Bunca zaman susmuştum ama bugün bana o iğrenç suçlamayı yaparak kendi başlatmıştı bunu. Ama oturup ağlamazdım onun için, çünkü benim gizli gizli ağladığım günler, o Serkanla gününü gün ediyordu. Bu yüzden ağlamayacaktım kesinlikle. İçim ağlasa da dışarıdan güçlü olacaktım.
Oysa biz Serkanla mutlu olabilecektik sonunda. Nazan hanım beni sevmeye başlamıştı, Kemal belası başımızdan gitmişti, en mutlu olacağımız dönem gelmişti.. zaten tam da o dönemde olmuştu ne olduysa..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dayan Yüreğim
Teen FictionHer hikayenin içinde acı da olur ayrılık da... ama iyi biten herşey iyidir derler. Sonunda kavuşmak olan vedalara merhaba...