50

439 38 15
                                    

CEMRE
Cüzdanımı unuttuğum için masaya geri döneceğim sırada Eylül ve Serkan'ı masada konuşuyorlarken görmüştüm. İnanamıyordum buna! Serkan'a konuşma dedikçe o içine düşecekti... şimdi Serkan'a söylesem, o benim arkadaşım, konuşurum diyecek ama ben istemiyordum. Şimdi sakin olmam lazım... konuşmamız gereken daha başka meseleler vardı zaten...

Masaya doğru ilerlerken Serkan'ın kalktığını görünce hemen geri dönüp yerime geçtim ve onları izlemeye başlamıştım.... Serkan kalkıp Eylül'ün arkasına geçmiş, omzuna dokunmuştu. Bunun üstüne Eylül mutlu mu olmuştu? Bir garip görünüyordu... ama hiç ümitlenme Eylül, o benim sevgilim ve öyle de kalacak...

Yanlarına gittim ve tek kelime etmeden cüzdanımı alıp gittim. - Haberiniz olsun, ben burdayım, ben her yerdeyim ve sizi izliyorum... -

Cüzdanımı alıp görüşme için ajansa gittim. Tuna'yı görmüştüm...

Tuna : benden duymuş olma, çizimlerine bayıldılar? Rahat ol, işi aldın...

Cemre : gerçekten mi? Teşekkür ederim Tuna

Tuna : ne demek... ben bir şey yapmadım ki. Yetenekli olan sensin.

Cemre : abartıyorsun...

Tuna : hayır ciddiyim... yeteneklisin işte... çalışmak da önemli ama yetenek apayrı bir şey... sende de o fazlasıyla var...

Cemre : sağol Tuna...

Tuna ile konuştuktan sonra çağırıldım ve görüşmeye girdim. Ve Tuna haklı çıkmıştı, gerçekten de işi almıştım. Staj yapacaktım ama para da kazanacaktım. Hem burda staja başlayanlar ayrılmıyormuş çünkü direkt işe başlatıyorlarmış. Yani şimdiden işim hazır gibi bir şeydi...

GÜNEY
Annem çağırdığı için okuldan sonra onun yanına gitmiştim.

Selin : oğlum, kaç zaman oldu buraya uğradığın yok. Tamam biliyorum okulun falan var ama özledim be oğlum. Zaten o kızla evlendin evleneli yüzünü göremiyorum

Güney: anne bunu sen istedin biliyorsun... ben evlendiğimiz gün kapına kadar geldim, bizi kovan sendin

Selin : seni kovmadım, insan oğlunu nasıl kovar?

Güney: direkt beni kovmadın ama Songül'ü yani karımı kovdun. Bu da beni kovmuş olman demek... aynı şey...

Selin : tamam tamam.. buraya seni onu konuşmak için çağırmadım, seni görmek için çağırdım... nasılsın? Gerçi haberlerini alıyorum...

Güney; ne haberi?

Selin : geçen gün bizim derneğin toplantısında konuştum bizimkilerle... her gece arkadaşlarınla eğleniyormuşsun...

Güney : sen de mi kızacaksın anne?

Selin: ne kızması oğlum? Aksine çok mutlu oldum. Senin evlendikten sonra yaşlı adamlar gibi kabuğuna çekileceğini düşünmüştüm. Yaşıtların gibi gezip tozman, arkadaşlarınla eğlenmen çok hoşuma gitti..

Güney: dimi? Gezip eğlenmek benim de hakkım...

Selin : tabii ki.. hem kim kızıyor ki sana?

Güney: herkes... Zehra abla, Songül...

Selin : aman sen onlara ne bakıyorsun... Songül de kendi varoş yaşantısıyla seninkini kıyaslamasın. Sen Ertürksün... benim oğlumsun. Ve hepsinden önce daha onsekiz yaşındasın... seni eve hapsedemez.

Güney : ben de bunu söylemek istiyorum ama son zamanlarda anlaşamadığımız konulardan sadece biri bu...

Selin : sana bir de trip mi atıyor?

Güney : hayır... bu sıralar pek konuşup görüştüğümüz söylenemez.

Selin : ah be oğlum... ben sana söyledim... olmaz, yapamazsın, evlilik için çok erken dedim... dinlemedin

Güney : anne başlama ne olur.. ben Songülü seviyorum. Hem de çok. Sadece... son zamanlarda anlaşmazlıklarımız var. Sorunun en büyüğü Zehra abla... aslında o gitse her şey çözülecek...

Selin : hala sizin evde dimi?

Güney : sayende anne... kadının evini yıktırdın... sonuçta Songül'ün kardeşinin annesi o, Songül evden atamıyor...

Selin : sorun Zehra falan değil... sorun o kız. Üzülmeni istemiyorum oğlum ama bu işin sonu iyi değil...

Güney : nasıl yani?

Selin : baksana her gece dışarıdaymışsın. Ben keyfin yerinde, gezip tozuyorsun sanıyordum ama sen eve gitmemek için dışarıdaymışsın meğer... eğer evden kaçıyorsan bu iş yürümez... bak babana...

Güney: babam gitti çünkü sen gönderdin anne

Selin : neden gönderdim? Başkasından çocuğu vardı çünkü... evden kaça kaça bu hale geldi işte...

Güney: ben öyle bir şey yapmam..

Selin : biliyorum oğlum... sen düzgün çocuksun, baban gibi değilsin.. ama bunları sadece erkekler yapmıyor, biliyorsun.  Ne kadınlar var...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin