22

550 49 24
                                    

CEMRE
Meral, Eylül'ü dürtmüştü...

Eylül: ne oldu Meral?

Meral : şu Ozan mıdır nedir... seni süzüyor deminden beri, hala da devam ediyor, farkında mısın?

Eylül gözlerini devirir...

Serkan: ben dediğimde inanmıyor, bari sen söyle Meral...

Serkanın bu konuda sürekli atlayıp birşey söylemesine sinir oluyordum. Neden karışıyordu ki?  İlla bir yorum yapması şart mı?

Cemre : sana ne oluyor Serkan? Boşver...

Serkan : arkadaşça bir uyarı yapıyorum canım. Bu devirde adam gibi adam bulmak çok zor...

Meral : ha o adam gibi adam da sensin herhalde... gerçekten, ciddi ciddi öyle mi düşünüyorsun? Ama şunu bil ki Serkancım, sevgilinin en yakın arkadaşıyla çıkmak pek adamlığa sığmıyor ama neyse, sen bilirsin...

Tam birşey söyleyecektim ki sustum...

Eylül: Meral...

Kader : ee, gidip konuşsana Eylül. Düzgün birine benziyor

Güney : üstelik ısrarcı da. Ama mesafesini de biliyor gerçi...

Songül : ulan öyle önüne gelenle konuşulur mu?

Eylül: heh! Aynen, dimi Songül?

Meral : aman sen bakma ona... bu kafayla Güney'i kabul etmeseydi başkasıyla çıkamazdı bu zaten. Evde kalırdı...

Songül : ulan Meral!

Kader : bugün buraya gelirken ne konuşmuştuk hatırlıyor musun Eylül? Bana ne demiştin sen? Bugün burda hayatının aşkını bulabilirsin demiştin bana... ben bulamadım, ama sen bulmuş olabilirsin belki, hiç şans vermez misin? Konuş en azından...

Eylül : yok... ben kimseye güvenebileceğimi sanmıyorum Kader. Bu konuyu kapatalım artık, olur mu? Lütfen...

Kader : tamam.. peki, sen bilirsin...

Meral : senin güvenini kıranlar utansın bebişim.. gençsin, güzelsin, manken olacak kadar güzelsin... ki oldun da dimi zaten?

Eylül : aman ufacık birşeydi o...

Eylül bir an sanki birşey hatırlamış gibi durup düşünmüş, arkasından hafifçe gülümsemişti....

Mert : Eylül? Ne oldu? O günlerini mi özledin yoksa?

Meral : ben de dergiye kapak olsam o günleri özlerdim canısı.. hakkıdır...

Songül : ulan saçma sapan konuşmayın, özlemek mi? Annesi felçliydi, peşinde Kemal manyağı vardı, sevgilisi zor durumdaydı, kardeşleri perişan... Kız canını dişine takıp çalışıp uğraşırken bir yandan Kemal'den kaçıyor bir yandan bize destek olmaya çalışıyordu.. hayatının en kötü günleriydi belki de, ya da en berbat günlerinin başlangıcı. Siz olsanız özler miydiniz?

Meral : haklısın.. afedersin canısı düşünemedim...

Cemre : ama biz yanındaydık, Feride hanım, Toprak hoca, Atakan...

Eylül : Atakan... evet... düşündüğüm şey Atakanla ilgiliydi zaten... o kapak olduğum günü kutlamak için Atakan beni çay içmeye götürmüştü, orda demişti ki, bugünden sonra hayatın değişecek... şimdi bakıyorum da, o günden sonra hayatım öyle bir değişti ki... o gün hak vermemiştim ama öyle haklıymış ki... Kemal yok, annem yok, aşk yok, kardeş yok... tepetaklak oldum resmen.... tek iyi yanı artık Kemal'in olmaması, yoksa bu hayat çekilmezdi. Sırf ona inat yaşayıp mutlu olucam...

Songül : aferin ulan kardeşim. Tabii ki mutlu olacaksın... inadına mutlu olacaksın. Sen neler atlattın, artık hayatına devam edip mutlu olma zamanı.

Güney : aynen kızım, artık senin zamanın bu.

Sanki herkes Eylül'ün yanında, biz Serkanla bir yanda tek kalmış gibi hissetmiştim. Herkes onu destekliyordu, biz ise kötü olanlardık...kimse gelip bizi tebrik etmemişti, bizim adımıza mutlu olan kimse yoktu, Defne ve Nazan hanım bile bize karşıydı. Kocaman bir kalabalığın içinde, kendi baloncuğumuz içinde yapayalnızdık sanki...

Meral : hadi Eylül, git yanına, konuş... o da seni bekliyor zaten, buraya kolyeyi getirmeye boşuna gelmedi...

Serkan : aldın mı? Kolyeyi yani...

Eylül: hayır ama neden sordun?

Serkan : hiç... öylesine...

Öylesine falan değildi... hala onu mu önemsiyordu? Önemseyebilir tabii ki ama ne derecede önemsediğine bağlıydı bu durum. Arkadaşça mı? Kıskandığından mı? İşte bunu anlayamamıştım... henüz...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin