6

510 45 47
                                    

CEMRE
Yatmak üzereyken telefon aldım, Serkan arıyordu tabii ki, kızların yanında açtım telefonumu.

Serkan : aşkım uyumamıştın dimi?

Cemre : yok hayır... birşey mi oldu?

Serkan : Güney buraya geldi. Birşey anlatmadı ama Songülle baya büyük bi kavga ettiler sanırım. Yani onu söylemek için aradım

Cemre : iyi yaptın canım sağol... bu mu sadece?

Serkan : hayır... sadece bu değil... bir de seni çok seviyorum

Cemre : ben de canım... iyi geceler

Serkan : iyi geceler...

Telefonu kapatınca kızlara da söylemek istedim...

Cemre : Güney Serkan'a gitmiş kalmak için. Kötü görünüyormuş, Serkan muhtemelen büyük bir kavga ettiklerini söylüyor. Güney birşey anlatmamış henüz

Kader : tamam...

Tamam... sadece bu kadar...Eylül ise bakmamıştı bile... eskiden konuşmamız bir kelimeyle sınırlı değildi.. özlüyor muydum? Evet... hem de çok. Ama ne diyebilirdim ki? Herşey için çok geçti... Kızlarla eskisi gibi olmanın bir yolu yoktu. Orta yolu bulmam ise imkansız. Bu yüzden alışsam iyi olacaktı...

EYLÜL
Sabah okula erkenden gelmek zorunda kalmıştım. Ders bitince Güney'i gördüm, şaşırmıştım. Burda mı beklemişti?

Eylül: Güney? Senin ne işin var bu fakültede?

Güney : arkadaşımla konuşmak için bekleyemez miyim?

Eylül: benimle mi konuşmak istiyorsun? Nooldu?

Güney: ya şey... dün sinirle sana bağırdım, özür dilerim... farkedince özür dilemek istedim...

Eylül: bu muydu? Ya dert değil boşver... ben unuttum bile. Sen beni boşver, kendi karınla ilişkini düzeltmeye çalış

Yürüyerek konuşmaya devam ederler...

Güney : kızım ben Songülü çok seviyorum, bilmiyorsun sanki... ben onu herşeyden çok seviyorum da, olmuyo işte. O kadın bizim evimizde kalmaya devam ettikçe biz yıpranıyoruz, hem de çok. İnsanda huzur bırakmıyo kadın

Eylül: ya o da doğru, haksızsın demiyorum zaten Güney. Haklısın...

Güney : dimi haklıyım... bunu Songüle söylesene lütfen

Eylül: ya Güney mesele o değil ki... Songül de farkında haklı olduğunun. Ama işte, o da arada kalıyor. Biri babasının emaneti, kardeşinin annesi Zehra abla, biri de sevdiği kocası... ne ona git diyebilir, ne de sana...

Güney : boğuluyorum Eylül.. cidden. Hayır anlamıyorum, benim atarlı giderli karıma nooldu? Atarından eser yok anasını satıyım...

Eylül: uysal kedi gibi diyosun

Güney: aynen kızım... ben eski atarlı Songülü istiyorum. Ulan dediğini duymadım bir gün olsun... bana Songülün atarını özleyeceksin deseler gülerdim

Eylül: e sen de onun atarına aşık olmadın mı zaten?

Güney: öyle... ulan o benim bi tanem be... atarlansın yine bana, eskisi gibi ulan Güney, yeter anasını satıyım desin

Eylül : aslında yurtta öyle değil. Bir keresinde "dünya bir yana Güneycim bir yana" demişti...

Güney : vaay... Güneycim demek...

Eylül: ağzına hiç yakışmamıştı biliyo musun?

Güney de ben de gülmüştüm... bu sırada kantine kadar gelmiştik bile... kantinde Serkan ve Cemre'yi yan yana görünce Güney hemen yanlarına oturmuştu, ben de onlarla muhattap olmamak için Güney'in yanına oturdum...

Serkan : oo... Güney, yüzün gülüyo, Songülle barıştın mı?

Güney: küs değiliz ki kardeşim... sadece tartıştık. Daha fazla tartışıp Zehra ablaya malzeme vermemek ve birbirimizi üzmemek için sende kaldım. Ama hala konuşmadık Songülle...

Serkan : haa... yüzün gülünce ben de konuştun sandım...

Güney : yok... Eylülle konuşuyorduk...

Cemre : vaaay... Eylülle...

Eylül : ne var bunda?

Cemre : inkar da etmiyo, sonra bi de bana kızar...

Eylül: pardon? Ne ima ediyosun Cemre?

Cemre : eskiden Serkanın yanındayım, onunla konuşuyorum diye bana amma kızardın ya, onu diyorum...

Eylül: ee? Sevgilime yürüyordun, aa sen devam et, ben sizi bölmeyeyim mi deseydim?

Cemre : e şimdi sen de aynısını yapmıyor musun? Hazır Songülle de araları bozuken Güneyle gülüşmeler falan...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin