26

462 43 14
                                    

SONGÜL
Daha fazla Zehra abla hakkında konuşup Güney'in canını sıkmak istemiyordum. Çünkü ne söylersem söyleyeyim Güney beni anlamayacaktı. Eğer Umut yaşıyor olsaydı ve Banu'nun kalacak başka yeri olmasa onu buraya almak istemez miydi? O da kardeşinin iyi olmasını istemez miydi? Banu ne kadar sinir bozucu bir insan olsa da onun huyuna gitmeye çalışmaz mıydı? Umut için... ben de öyle yapıyordum ama o beni anlamıyordu. O yüzden susmayı tercih ediyordum. Orta yolu bulmaya dair tüm umutlarım yavaş yavaş tükeniyordu...

Yatakta uzanıyorduk, ufak tartışmamızın ardından sessizlik hakimdi... Konuyu değiştirmek istedim, tartışmayacağımız, güvenli bir konu seçmeye çalıştım ve okulunu sordum ona...

Songül : son zamanlarda pek sohbet edemez olduk Güney. Okul nasıl gidiyor?

Güney : okul mu? şey.. okul işte, nasıl olabilir? Derse gir çık eve gel.. aynı.

Songül :Ama liseye göre farklı olmalı. Ne de olsa bu üniversite...

Güney : evet tabii farklı. Çok değişik etkinlikler oluyor, lise gibi her şey sıradan ilerlemiyor.

Songül : bizimkilerle de aynı okuldasın, onun da faydası olmuştur belki de.

Güney : evet evet. Bazılarıyla derslerimiz bile aynı. Serkanla fizik derslerimiz aynı, Eylül ile matematik. Kader ile inklap tarihi dersimiz aynı ama ben onu uzaktan eğitim olarak almaya karar verdim, o derste vakit geçmiyor, Kader nasıl katlanıyor anlamıyorum.

Songül : fizik dersin mi var? Bilmiyordum...

Güney : zorunlu ders, sadece bu sene alıcam. Hiçbir şey anlamıyorum tabii ama sağolsun Serkan kardeşim yardım ediyor. Ee mühendis adam her şeyden anlıyor tabii.

Songül : matematik zor mu?

Güney : kolay değil. Arada Eylülle çalışıyoruz biraz. Yani çalışıyoruz derken dersten sonra biraz aramız var, o arada tekrar ediyoruz ama vizede ne kadar iyi yaparım bilmiyorum. Çok da sıkıcı, hoca öyle bir anlatıyor ki, insan derste boğuluyor resmen.

Songül : bak, okulda yine de bizimkiler sayesinde iyi vakit geçiriyorsun, dersler zor olsa da benden daha çok görüyorsun kızları...

Güney : Serkan kardeşimden fırsat kalsa Cemre ile de konuşucaz ama pek mümkün olmuyor.

Songül : onların aşk hayatını merak etmiyorum zaten sevgili.. kardeşim olmasa tavır alıcam ama eskisi gibi de davranamıyorum işte

Güney : aşıklar, birbirlerini seviyorlar...

Songül : böyle sevgi mi olur ulan... neyse..

Güney : yani anlayacağın ben de pek görüşemiyorum kızlarla. Meral ve Cemreyle derslerimiz tutmuyor zaten. Kader ile ortak dersimi bırakıyorum, bir tek Eylülle diğerlerine göre daha sık görüşüyorum.

Songül : işim, onların okulu derken özledim kardeşlerimi

Güney : e o zaman söylerim, çalışacağımız zaman eve geliriz, sen de hem Eylül'ü görmüş olursun...

Songül : olur.. gelin tabii. Ben de kardeşimi daha çok görmüş olurum...

Güney : keşke sen de sınava girip yanımızda olsaydın...

Bu dediğini ben de çok isterdim... okulu kazanmak, hukuk okumak... Kardeşimle, Kaderle beraber okuyabilirdik. Ya da biraz daha kötü puan alırsam Eylül ile sosyal hizmetler okuyabilirdim... çok isterdim.. ama Güney bunu samimiyetle mi söylemişti ondan emin olamamıştım işte... çünkü şuan her ne kadar bana okulun normal ve sıkıcı geçtiğini söylese de daha birkaç saat önce Kader'in doğum günü partisinde bizimkilerle okul anılarından bahsederken güldüğünü, gözlerinin içinin parladığını kendi gözlerimle görmüştüm. O orda ben olmasam bile mutluydu ve her ne kadar aksini iddia etse de keyfi yerindeydi... korktuğum başıma gelmişti. İşim ve onun okulu aramıza bir bariyer örmüştü...

Songül : keşke.. ama yapılacak bir şey yok. Hem diyelim sınava girip okulu kazandım, sonra ne olacaktı? Bu ev nasıl dönecekti? Birinin çalışması gerekiyor.. o da ben oldum işte.

Güney de böyle düşünüyordu belli ki... kafasını salladı ama bana tek kelime etmedi... sırtımı ona dönüp yattım ve partide Mert ile yaptığım konuşmayı düşündüm...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin