17

517 50 20
                                    

( Multi : Ozan)
EYLÜL
Kafamı kaldırdığımda tanımadığım bir adam gördüm. O da bana bakıp elini çekti. Ben de gülümseyip kolyeyi bıraktım. Tezgaha bakan çift de bu arada bana bakıp kendi aralarında konuştular...

Kız : aşkım görüyo musun, kız da sevgilisi de aynı kolyeyi beğendi. Çok romantik...

Erkek : gördüm gördüm, bir de en güzelini seçtiler...

Eylül: şey yanlış oldu, biz sevgili değiliz, onu tanımıyorum bile

Kız, bana bakıp kızardı...

Kız : ay çok afedersin, ben öyle görünce... şey pardon, ben sandım ki

Eylül: önemli değil...

Erkek : kusura bakmayın...

Eylül: dert değil, gerçekten...

Mecburen başka birşey alacaktım, bilekliklere baktım. İçlerinde güzel şeyler vardı aslında...

Adam : siz kolyeyi alın lütfen. Ben başka birşey bakarım...

Mavi bir ceket içine beyaz bir gömlek giymişti, yeterince parası var gibi duruyordu, neden bu ufak tezgahtan alışveriş yapıyordu ki?

Eylül: gerek yok, ben bileklik almaya karar verdim zaten...

Adam : yani, mantıklı, zaten kolyeniz var, şu bileklik güzel duruyo, bir erkek gözüyle tavsiye edebilirim...

Ne kolyesi? Ne diyordu bu? Elim boynuma gitti, t-shirtimün altından kolyenin ucunu çıkardım, kallpli kolyem. Hala orda duruyordu... Serkanın doğum günü hediyesi olan kolyem...

Eylül: şey evet... kolyem... neyse tamam ben bunu alıyorum o zaman...

Adamın gösterdiği bilekliği aldım ve kıza uzattım. Hediye paketinin içine koyup bana geri uzattı. Parasını verip gidecektim ki adam durdurdu...

Ozan : bu arada ben Ozan..

Eylül: ee yani...

Ozan : arkadaşların sana bilekliğini nerden aldığını ve ne zevkli olduğunu sorduğunda onlara benim seçtiğimi söyleyebilmen için ismime lazım olacak, böylelikle takıcıda gördüğüm çocuk demek yerine ismimi kullanabilirsin

Eylül: bu bir hediye, en yakın arkadaşımın doğum günü için. Ayrıca takı tezgahındaki adam demeyi tercih ederim.

Ozan : haa sevgili durumları... doğru, sevgililer başka bir erkeğin ismini duymaktan pek hoşlanmazlar.

Eylül: sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum...

Ozan : senin ismin?

Eylül: iyi günler...

Yanından ayrıldım ve bilekliği hızla çantama atarak yurda geldim. Yurda geldiğimde Kader yatağına uzanmış kitap okuyor, Cemre ise akşam için Meral'in ona aldığı elbiseyi giyiyordu...

Kader : elbisen ne güzelmiş

Cemre : sağol... nasıl oldu? Yakıştı mı?

Kader : evet... nereye böyle?

Cemre bana baktı bir an. Bir bahane bulacaktı belli ki...

Cemre : Serkan beni yemeğe çıkaracak. Biraz lüks bir mekan sanırım, rezervazyon falan yapmış, onun için süslendim biraz...

Mükemmel bahane... bilmesem inanırdım...

Kader : iyiymiş.

Kader üzülerek bana baktı, ben de omuz silktim.

Cemre : Meralden bir elbise rica ettim ama o bir sürü göndermiş. 3-4 tane var, siz de deneyebilirsiniz.

Kader : sağol ama nerde giyicez sanki? Gerek yok.

Cemre : belli olmaz, lazım olur belki...

Cemre çıktığında Kader'e baktım, yeniden kitaba gömülmüştü...

Eylül: ya yok böyle olmayacak.

Kader : ne? Nooldu?

Eylül: doğum günü kızı burda böyle boş boş oturmamalı.

Kader : naapıcaz pardon? Neriman hanımla Hedoşu çağırıp yurdun ortasında göbek mi atıcaz?

Güldü...

Eylül: daha iyi bir fikrim var...

Kader : neymiş?

Eylül: hani bir kareoke bar var ya geçenlerde önünden geçmiştik, herkes şıkır şıkır giyinmişti...

Kader : ee? Noolmuş oraya?

Eylül: ay Kader, oraya gidelim diyorum işte

Kader : ay yok artık! Hangi parayla?

Eylül: noolcak? Birer meyvesuyu içeriz sadece, en fazla kaç para olabilir ki? Hem Cemrenin elbiseleri de var

Kader : sen? Cemrenin elbisesini giymek? Dün de gülüyordunuz beraber? Nooluyo kızım?

Eylül: yok birşey. Ayrıca teknik olarak o elbiseler onun değil, Meralin. Vee bugün senin doğum günün, bu yüzden herşeyi yapabilirim. Eee gidiyor muyuz?

Kader : gidelim o zaman...

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin