75

317 30 14
                                    

SERKAN
Akşam olduğunda annemle ev meselesini konuştum...

Serkan: anne, bana aldığın ev var ya, ben orda kalmak istiyorum

Nazan: oğlum o ev senin zaten, ne acelesi var ki? Hem bizim yanında olmamız daha iyi olur. Tek başına nasıl kalıcaksın ki orda?

Serkan : tek başıma kalmıcam anne...

Nazan : bak onca şeye rağmen Cemreyle kalıcam dersen buna asla müsaade etmem Serkan...

Serkan: hayır anne, tabii ki Cemre ile değil...

Defne : Eylülle mi?

Kafamı salladım...

Defne : oha! E yuh yani...

Nazan : düzgün konuşsana kızım! Serkan bu nerden çıktı?

Serkan: Eylül okulu bırakıp bir işe girerek bir ev tutup kardeşlerine bakacaktı. Benim de aklıma bana aldığın ev geldi, orda beraber kalsak...

Nazan : ne yani? Sen onun kardeşlerine mi bakacaksın? Hayatta olmaz! Sen hastasın oğlum, çocuk bakmana asla izin veremem.

Serkan: bak anne, eğer böyle olursa onun çalışmasına gerek kalmaz, ben öğlenleri Metinle evde otururum, hem evde ilgileneceğim bir şey olur çünkü evde gerçekten çok sıkılıyorum... hem de Eylül okuldan gelince yalnız kalmamış olurum işte. Zaten her gün dersi de yok.

Nazan : tüm gün o çocukla... sen çocuk bakmaktan ne anlarsın ki?

Serkan: noolcak anne? Güney bile baba olmak istiyormuş, daha önce isteseydi şimdi kucağında çocuğu olurdu bile. Zaten ben de bir kaç aya baba olacaktım hatırlatırım, o zaman ne yapacaktım?

Nazan : o farklı... o senin çocuğun olacaktı... elalemin kardeşine bakmayacaktın...

Serkan: Yemeği, temizliği o yapacak, öyle anlaştık, zaten zor ikna ettim anne, zorluk çıkarma lütfen... ev benim üstüme, yaşım on sekiz, istersem çeker giderim, ama anlaşalım istiyorum, kavga istemiyorum artık ben...

Nazan : orda mutlu olacak mısın? Fahat edebilecek misin?

Serkan: evet... hem de çok

Nazan : peki.. peki tamam. Ama bak, sakın kemoterapiyi ekmek yok. Hepsine gideceksin, doktorla konuşucam sürekli. Eğer bıraktığını duyarsam o zaman o kızın saçından tutar evden sürükleyerek evden atarım haberin olsun Serkan... yaparım!

Serkan: tamam anne... tamam, tüm kemoterapilere gidicem. Söz...

Nazan : peki... ama en azından bir bakıcı ayarlayayım, çocuklara o baksın, sen karışma

Serkan: ben özellikle ilgilenmek istiyorum. Dışarı çıkamıyorum, bari onunla vakit geçireyim, çok sıkılıyorum... öyle boş boş oturdukça kafamda olmadık şeyler kuruyorum...

Nazan : tamam... ama zorlanırsan mutlaka söyle, bir bakıcı ayarlayayım

Sonunda!

Serkan: tamam... tamam anne...

Ev işi tamamdı... yarın oraya taşınacaktım... Eylüllle birlikte...

MERAL
Kendimi iyi hissediyordum ama fiziksel olarak.. midem bulanmıyordu artık. Ama yaşadığım acıyı anlatmak imkansızdı... Güney kendi anlasa keşke, ama Songüle öyle güveniyor ki.. gerçi birkaç gün önce bana bunu söyleseler ben de asla inanmazdım...

Beni kurtaran Güney olmuştu, Güney'i teşekkür etmek için aradım, teşekkür edememiştim doğru düzgün...

Meral : Güney, ben sana aptal aptal şeyler söyledim dimi? Gerçekten özür dilerim...

Güney : önemli değil canısı... iyisin dimi?

Meral : evet evet iyiyim...

Güney : tamam... başka bir şey söylemeyeceksen kapatayım çünkü Songülle yemeğe geldik de, bugün evlilik yıl dönümümüz...

Güneye nasıl acıyorum, nasıl üzülüyorum... dilimin ucunda ama söyleyemiyorum...

Meral : hımm.. öyle mi? Tebrikler

Güney : sağol... Songül'ü vereyim mi? Konuşacak mısın?

Meral : ay canısı benim biraz acelem var da, kapatmam lazım... iyi eğlenceler...

Alelacele telefonu kapadım... başka ne yapabilirdim ki...

CEMRE
Sabah Eylül bir telefon aldı, sanırım kiraladığı ev ile ilgiliydi ve güzel bir haberdi ki gülüyordu... Kader'e uzun uzun sarıldı ve veda etti. Bana da sadece baktı, bu bile yeterdi sanırım... sonra da bavulunu sürükleyip ordan ayrıldı... en azından birimiz mutluydu... ama ben de mutlu olabilirdim... Tuna beni mutlu ederdi... ama bebeği bilse yine ister mi beni?

Dayan YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin