CEMRE
Okuldan sonra Serkanla beraber evlerine gitmiştik. Defne yeniden, bizden iğrenir gibi bir bakış attıktan sonra salona geçtik. Artık alışmıştım bu muameleye. Nazan hanım da gelmişti o sırada...Nazan : oğlum sen ne zaman çalışacaksın? Sınavların başlamıyor mu senin?
Serkan: vizelere daha var anne
Nazan : sen diğerleri gibi iki çizik atıp mezun olmayacaksın, mühendislik okuyorsun, farkındasın dimi oğlum?
Bana laf sokuyordu aklınca... iki çizikmiş...
Serkan : evet anne, farkındayım... ben dersi derste öğreniyorum, sen beni dert etme
Nazan : naapıyım oğlum, derdim gücüm sen oldun. Defne'nin çalıştığı mı var sanki?
Defne : ben çalışıyorum bir kere... hem özel öğretmenim olacak artık... gönüllü bir öğretmen buldum beni çalıştıracak, sözelci olduğum için edebiyat, tarih derslerinde o bana yardımcı olacak. Zaten matematiğe Serkan çalıştırıyo beni...
Nazan : gönüllü öğretmen mi? Kimmiş o?
Defne : Eylül annecim... beni çalıştıracak arada, söz verdi
Serkan : ne?
Cemre : sen ne ara konuştun onunla?
Defne : senin olmadığın huzurlu bir anda ezikçim...
Defne saçını savurarak gitmişti. Nazan hanım da arkasından bakıp gülmüştü...
Nazan : iyi en azından düzgün biriyle olduğunu bilicem...
O da gitmişti, biz de Serkan'la yalnız kalmıştık...
Cemre : Defne naapıyo Serkan? Naapmaya çalışıyo?
Serkan : çalışıyomuş işte...
Cemre : Eylülle
Serkan : ee yani? Eylülün dersleri iyidir... ondan istediyse Eylül de kıramamıştır
Cemre : kıramaz tabii... kimseyi kırmaz o... ama Defne ne yapmaya çalışıyo? Neden ondan yardım istiyo ki? Düşmanımın düşmanı dostumdur diye mi düşünüyo sence?
Serkan: abartma Cemre, alt tarafı ders çalışacaklar. Ayrıca siz Eylülle düşman falan değilsiniz, olayı dramatize etme. Hadi Songüllere gidelim, geç kalmayalım...
SONGÜL
En son, Cemre ve Serkan da geldiklerinde yemeğe oturmuştuk..Serkan : eline sağlık Songül, çok güzel şeyler yapmışsın
Songül : afiyet olsun Serkan
Zehra abla ve Sedef de odadan çıkıp yanımıza geldiğinde sofrada yer bulamadılar...
Zehra : damat sen kalksana, biz de oturalım
Güney : kendi evimde beni masamdan mı kovuyosun Zehra abla?
Zehra : ben lohusayım, yemek yicem ki sütüm gelsin, Melek'i emzirebiliyim...
Güney: tamam da bundan bana ne? Tüm gün ayaklarını uzatıp oturdun, yemeklere dokunmadın bile.
Songül : dur yapma Güney... gel sen buraya otur Zehra abla
Güney : otur şuraya Songül! Kalkmıcaksın! Zehra abla gidip dışarıda ne yemek istiyorsa yiyecek. İstersen dolapta bisküvi var onu ye. Kusura bakma Zehra abla, bugün bu sofrada sana da Sedef'e de yer yok. Arkadaşlarımızla beraber huzurlu bir yemek yicez, hiç kusura bakma
Zehra : aa şuna bak. Songül, kocan ne diyo? Ben lohusayım, valla şişicem! Aç kalsam ne olacak, kardeşini emziremem ben. Benim et yemem lazım, proteinlerle beslenmem lazım
Songül : gel Zehra abla... yemeklerimiz kaldı
Güney : Songül otur yeter ya yeter! Kölesi oldun şu kadının. Yeter!
Songül : karışma sen Güney! Kardeşimin annesi o benim
Güney : Tüm gün çalışıyorsun, ayakta ütü basıyorsun, ayakların zonklayıncaya kadar çalışıyorsun. Sonra gelip şu kadının hzimetçiliğini yapıyorsun. Yeter ya yeter! Dayanamıyorum artık. Hem huzurumuzu bozuyor, hem seni hizmetçi olarak kullanıyor.
Songül : kardeşim için yapıyorum Güney. O da tüm gün kardeşimle ilgileniyor, nasıl çalışıp para kazanacak ki?
Güney: Sedef ne güne duruyo?
Zehra : aa benim kızım üniversite kazanıcak, çalışıyo. Sınavlara hazırlanıyo, nasıl çalışsın?
Güney: sanki kazanbilecek de! Sanki çok çalışıyo da...
Zehra : sen tüm gün okuldasın, nerden görüyosun? Çalışıyo işte.
Güney : ulan benim karım da üniversiteye hazırlanıyo! Benim karım sen biftek yiyebilesin diye üniversite sınavına giremedi be! Senin yüzünden! Senin keyfin yüzünden! Huzurumuzu bozdun be!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dayan Yüreğim
Teen FictionHer hikayenin içinde acı da olur ayrılık da... ama iyi biten herşey iyidir derler. Sonunda kavuşmak olan vedalara merhaba...