Keyifli Okumalar...💙🌸
Asya'dan;
Alihan'ın mavi gözlerine bakınca ellerim titremeye ve terlemeye başlamıştı. Oysa o bundan bihaberdi. Kalbime düşürdüğü ilk kıvılcımı daha dün gibi hatırlıyordum...
Annem, babam ve abimi kaybettikten sonra Onur beni bu mahalleye getirmiş, arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. Leyla, Nefes, Emel, Ömer, Uğur ve sevdiğim o mavi gözlerin sahibi Alihan. Nam-ı değer Alihandro... Annem, babam ve abimin bir anda hayatımdan çıkıp beni yalnız bırakmalarını kolay kolay atlatamamıştım. Bu zorlu süreçte bu iyi kalpli dostlarım yanımda olmuştu. En çok da Alihan... Yaptığı espirilerle beni güldürürdü. Bana taktığı saçma lakaplarla beni sinir eder, kafamı dağıtmamı sağlardı. Şimdi iyiysem, biraz da olsa mutluysam bunu Alihan'a ve yanımda olan dostlarıma borçluydum.
"Hey! Kime diyorum kız sarı kafa?"
Alihan'ın elini gözümün önünde sallaması ve sesiyle, daldığım rüyadan irkilerek uyandım. Gözlerimi kaçırıp önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına iliştirdim. Derin bir nefes alıp gözlerine bakıp ağzımı açtığım sırada Leyla'nın bağıran sesi duyuldu.
"Alihandro'm..."
Alihan arkasını dönüp ağır çekimdeymişçesine kıvırta kıvırta Leyla'ya doğru koştu.
"Mavişim..."
Bu haline tebessüm ettim. O hep böyleydi işte. Pozitif, eğlenceli ve hep bir yanı çocuk. Belki de onu bu yüzden seviyorumdur bilmiyorum. Bildiğim tek şey bana iyi geldiğiydi.
Kapıda öylece durmuş onları izliyordum. Leyla kollarını açmış yüzündeki kocaman gülümsemesiyle gözlerini kapatmıştı. Alihan tam Leyla'ya sarılmak üzereyken araya giren kuzenim buna engel olmuştu. Kahkahamı bastırmak adına elimi dudaklarımın üzerine örttüm. Kuzenim Alihan'ın kulağına bir şeyler fısıldadı ve Alihan geri çekilip göz devirdi. Olaydan bihaber Alihan'ın sarılmasını bekleyen Leyla heykel gibi duruyordu. Neyse ki kuzenim Leyla'yı kolundan tutmuş ve peşinden ilerletmişti. Leyla'nın homurdandığını görmüştüm. Az sonra yanıma gelmişlerdi ve Leyla samimi gülümsemesiyle bana sarılmıştı. Sarılışına karşılık verdim.
"Kuzum..." dedi özlem dolu bir sesle. "Çok özlemişim be."
Güldüm. Hafifçe kafasına vurup geri çekildim. "Bir ay oldu salak. Hemen hemen her gün telefonda konuştuğumuzu ve gece geç saatlere kadar gıybet yaptığımızı da hesaba katarsak ben pek özlemiş sayılmam. Ama yokluğun hep hissedildi." dedim onun gibi samimi bir şekilde gülerek.
Leyla sessiz kalıp gülümserken Onur elindeki ekmek poşetini bana uzattı. Poşeti alıp Leyla'nın koluna girdim. "Hadi gel. Biraz gıybet yapalım seninle." diye fısıldadım kulağına.
Merakla onayladı. Dar ve uzun koridorda Leyla ve ben önde Onur arkada ilerlerken Alihan'ın sesiyle duraksar gibi oldum. Gülten yengemle konuşuyordu.
"Aşk olsun Gülten Teyze. Vallahi billahi tillahi darıldım sana. Minnoş kalbim küçükken futbol oynadığımızda kırılan komşunun camı gibi."
Pardon tartışıyordu!
Salona girdiğimizde Onur Alihan'ın ensesini tutmuş sertçe ovuyordu. "O minnoş kalbin küçükken kırdığın bizim cam gibi değil mi?" diye sordu alayla. "Sahi kardeşim? Sen daha o camın parasını vermedin?"
Onur bilerek yapıyordu. Para pul önemli değildi onun için amacı Alihan'ı susturmaktı. Herkes Alihan'ın boş yaptığını düşünüyordu fakat bana göre öyle değildi. Tamam bazen hak veriyorum. O harika(!) espirileri bizi hayattan soğutabiliyordu fakat biz onu böyle sevmiş, böyle kabullenmiştik. İnsanları değiştiremezdik. Alihan'da değişmesini ve annemler gibi gitmesini istemediğim insanlardan biriydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ MAHALLESİ
Teen FictionÇocukluktan beri arkadaş olan 4 kız ve 4 erkeğin dostluğu... Ve zamanla değişen hisler... Keyifli Okumalar...💚💙