Ben geldim💕
Final açısından zaman atlamaları olacak. Dikkat ederek okuyalım.
Keyifli Okumalar🌹
Leyla'dan;
İki Yıl Sonra;
Zaman denen kavram ağaçtan bir yaprağın düşmesi gibiydi. Göz açıp kapayıncaya kadar çarçabuk geçerdi. Evliliğimizin üzerinden tam iki yıl geçmişti. Mezun olmuştuk, Onur askerliğini yapmıştı.
Şimdi ise sekiz aylık hamileydim. Bir oğlumuz olacaktı. Ağa dedemizin duaları kabul olmuştu sonunda. Şaka bir yana her şey o kadar güzel ilerliyordu ki...
"Leyla, siyah tişörtümü nereye koydun?!" diye üst kattan bağıran Onur'la irkildim. "Bir gün de aradığım yer de bulayım şunu be!"
Ben az önce 'her şey güzel ilerliyor' demiştim değil mi? Lafımı geri alıyorum. Yaklaşık bir haftadan beri Onur'un sinirleriyle uğraşıyordum. Benim vermem gereken tepkileri o veriyordu. En ufak bir şeyi bile devlet meselesi haline getirebiliyordu.
Ve kulağımda Hadise;
Prensesler gibiydim ben baba evinde...Prenses olmuştu şimdi kül kedisi. Gözlerimi devirip koltuktan güç bela kalktım ve yavaşça merdivenleri tırmandım. Oğlumuz ise asla rahat durmuyor, sürekli tekmeliyordu.
"Bir dur be sende," diye söylendim elimi karnımın üzerine koyup. "Sürekli ananı tekmeliyorsun. Hain misin oğlum sen?"
Cevap veriyormuş gibi yeniden bir tekme savurdu karnıma. Sanırım bu 'sensin hain!' demek oluyordu.
Nihayetinde odamıza geldiğimde kapıyı açtım fakat açmaz olaydım. Dolabın içinde iç savaş çıkmıştı sanki. Kıyafetler birbirine girmiş, etrafa dağılmıştı. Şaşkınlıktan dudaklarım aralanırken Onur bana döndü.
"Niye geldin sen?" diye sordu yanıma gelip elini davul gibi olan karnımın üzerine koyarak. "Çağırsaydın beni, taşırdım seni! Düşüncesiz hareket ediyorsun Leyla!"
Ona yandan bir bakış atıp göz devirdim ve dolaba ilerleyip yere düşmüş olan tişörtünü işaret ettim gözlerimle. Karnım davul gibi olmasaydı o tişörtü alıp gözüne sokardım da neyse.
"Yarım saattir arayıp da bulamadığın tişörtün burada sevgilim." dedim sevimsize gülüp gözlerimi kırpıştırırken.
Onur bir hışımla yanıma gelip üstündeki tişörtü çıkardı ve odanın bir kenarına savurdu. Sekiz dilim baklavası ve kasları göz ziyafeti sunarken yutkunup arsızca kocamın vücudunu izledim. Şu an odanın bir köşesine fırlatmış olduğu tişörtü bile görmüyordu gözüm. Normalde cıngar çıkarırdım ama içimde ki yelloz kızın hoşuna gidiyordu Onur'u dikizlemek. Lâkin bu uzun sürmedi. Onur bir hışımla yerden aldığı tişörtü bir çırpıda üzerine geçirdi. Tişörtü giyerken bile ağzının içinde söyleniyordu.
Yanına gidip ellerimi geniş omuzlarına koydum. "Sevgilim," diye fısıldadım tahrik edici bir sesle fakat çatık kaşlarıyla düşmanına bakar gibi bakıyordu bana. Dudaklarımı yaladım ve gözleri dudaklarıma indi. Yutkundu. Evet, yavaş yavaş kıvama geliyordu. "Mavi boncuğum..."
"Ne istiyorsun Leyla?" diye direkt sordu yapmak istediğim şeyi anlayıp.
Kaşlarımı çatıp omzuna vurdum sinirle. "Of Onur ya! Öküzsün!"
Çarpık bir gülüşle dudağının kenarını kaşıdı. "Ama bu öküze aşıksın," deyip elini karnımın üzerine koydu. "Ve bu öküzün çocuğunu taşıyorsun karnında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ MAHALLESİ
Novela JuvenilÇocukluktan beri arkadaş olan 4 kız ve 4 erkeğin dostluğu... Ve zamanla değişen hisler... Keyifli Okumalar...💚💙