Merhabalar👋
İki gündür bölüm atamadım belki ama bir gün içinde iki bölüm yetiştirdim hshsjsjs
Uzatmayıp bölüme geçiyorum😂
Multimedia: Nefes ve Ömer temsili💜
Keyifli Okumalar...🌸💙
Nefes'den;
Doğduğunuz andan beri birçok şey öğrenirdiniz. Önce emeklemeyi, sonra yürümeyi ve daha sonra koşmayı... İlk başta anne ve babanız olurdu hayatınızda. Sonra arkadaşlarınız, öğretmenleriniz dahil olurdu. Aslında bizlere doğduğumuz anda sayfaları bembeyaz olan bir kitap verilirdi ve biz onu yaşadıklarımızla, başkalarına yaşattıklarımızla doldururduk her bir satırını. Benim kitabımın ailemle olan kısmına mürekkep dökülmüş ve siyaha boyanmıştı. Babam, benim bembeyaz sayfalarımı siyaha boyarken annem o siyahlıkta açan küçük bir güldü.
Ben... Birçok kız çocuğun babasıyla yaşadığı güzel anları yaşamamıştım. Omzunda gezdirmemişti beni mesela. Ya da bir erkek arkadaşımdan kıskanmamıştı beni. Parka gitmemiştim babamla hiç. Götürmemişti beni. 'Pamuk şeker istiyorum' deyip ona naz yapamamıştım. İşten geldiği zamanlarda 'acaba bugünde çikolata getirdi mi?' düşüncesiyle gidemedim yanına hiç. Çok iyi hatırlıyorum... Bir gün ona sarıldığımda itmişti beni. Kollarımın üstüne düşmüştüm. Canım yanmıştı ama tek kelime etmemiştim. Ağlamamıştım bile. Ben o gün öğrenmiştim acımla, yaralarımla yaşamam gerektiğini. Acılarımı, kırıklarımı, yaralarımı yok sayıp Alihan gibi şen şakrak biri olabilirdim belki. Fakat ben en çok acılarımla yaşamayı öğrendim hayatta. Onları yok saymak yerine bir bir kazıdım ruhumun derinliklerine.
Sonra o girdi hayatıma. Ömer... Sevgisi, aşkı bir virüs gibi tüm bedenimi etkisi altına alırken buna 'dur' diyememiştim. Anlamamıştım bile. Şey gibiydi benim yaşadığım; doludan kaçarken yağmura tutulmak gibi. Ben aşktan kaçarken ona yakalanmıştım. Aşka inancı olmayan beni, öyle inandırmıştı ki... Üstelik bunu sözleriyle değil, gözlerinde ki saf aşk ve sevgiyle yapmıştı. Hâlâ bir korkum vardı ama yalan yok. Ona güveniyordum ama sonumuzun annem ve babam gibi mutsuz bitmesinden korkuyordum. Fakat bunu da yaşamadan bilemezdik, öyle değil mi?
Derin bir nefes alıp günlüğümü kapattım ve çekmeceme koyup kilitledim. İçimden geçenleri tüm berraklığıyla, olduğu gibi yazıya döktüğüm bu günlüğü çocukluktan beri tutuyordum. Bu günlük, şu anda sanırım onbir ya da on ikinciydi. Göz yaşımı bile günlüğüm görürdü çoğu zaman. Bu yüzden bazı sayfalar da mürekkep kaymış, satırlara dağılmıştı.
Çalışma masamdan kalkıp yatağıma yatacağım sırada pencereme atılan taşla hafifçe irkildim. Gecenin bu saatinde penceremde kimin ne işi vardı Allah aşkına? Kaşlarım çatılırken tedirgin ama dikkatli adımlarla pencereye gittim ve perdeyi çektim. İkinci katta olan odamın penceresinde Ömer vardı. Her zamanki gibi sırıtırken pencereyi açtım.
"Ömer?" dedim burada ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışarak. "Ne yapıyorsun?"
Elleriyle kuvvet uygulayıp bedenini yukarıya çekti ve odama girdi. "İyiyim güzelim." dedi üstünü silkelerken. "Sen ne yapıyorsun?" deyip işi vurdumduymazlığa getirdi.
Gözlerimle sokağa baktığımda kimsenin olmadığını ve herkesin uyuduğunu gördüm. Penceremi kapatıp perdeyi çekerken Ömer de odamın kapısını kilitlemişti.
"Ömer." dedim sabırsız bir tonda ellerimi belime yerleştirerek. Annem duymasın diye bağırmıyor, kısık sesle konuşuyordum. "Gece gece odamda ne işin var? Üstelik bir de ikinci kata tırmanmaya çalışıyorsun? Ya düşseydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ MAHALLESİ
Genç KurguÇocukluktan beri arkadaş olan 4 kız ve 4 erkeğin dostluğu... Ve zamanla değişen hisler... Keyifli Okumalar...💚💙