Biraz gecikecek gibiyim, ne yazık ki😔 En azından aklımda olan birkaç şeyi yazayım dedim.
Keyifli Okumalar...🌸
Konaktan dışarıya çıkıp arka bahçeye geldim. Leyla'nın babaannesi, Emine Nine'nin verdiği keşanı omuzlarıma örtüp ona sarıldım. Sonbahar mevsiminin son demlerindeydik ve havalar artık iyice soğumuştu. Hele Trabzon... Çok soğuktu. Bulunduğum yer o kadar güzeldi ki... Dört tarafın yemyeşil, şehrin o koşuşturucu ve gürültürücü havası yoktu.
Buraya ait değildim. Ama buraya ait gibiydim.
Gülümserken gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Karadeniz havasını seviyordum. Hayalimdi hep Karadeniz'e gitmek. Fakat benim bugün, hayalim olan Karadeniz'de sözüm kesilecekti. Rüya gibiydi.
Gülümsemem genişlerken karnıma dolanan kollarla daha çok güldüm. Gelen Ömer'di. Kollarını iyice bana sarıp başını boynuma yasladı.
Boynuma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra burnunu boynuma sürtüp derin bir nefes aldı. "Özledim."
Halbuki birkaç saat oluyordu ayrılalı. Ömer ve Onur aileleri ve Leyla'nın anneannesi Bediha Nine'yle söz alışverişine gitmişlerdi. Ömer'in yanımda olmasına bakılırsa alışverişten kaçmıştı. Çocuk gibiydi.
Güldüm ve kollarının arasında ona döndüm. Gözlerime öyle bir bakışı vardı ki... Ruhum çırılçıplaktı karşısında sanki. Yüzümü avuçlarının arasına alıp alnımı öptü. Geri çekildi. Bir şey demek için dudaklarını araladı fakat aramıza başka bir şey girdi.
Emine Nine bastonuyla Ömer'in bacağına vurdu. "Uy! Sizun daha yüzüklerunuz takilmamiştur." Şaşkınca Emine Nine'ye bakarken şu manzaraya gülsem mi ağlasam mı bilemedim. "Ula de git! Yüzük takulmadan göremezsun ha bu kizu."
"Ninem n'apıyorsun ya?" diyen Ömer bastondan kaçıp arkama saklandı. Gülüyordum. "Ya ninem akşama daha çok var. N'olur iki dakika yarimin yüzünü görsem?"
"Ula yarum saattur kizun yanindasun. Baa bak uşak, baa delu Emine derler. Tüfeğumu getirtme baa!" diyen Emine Nine kaşlarını çatmış, bastonu küçük bir çocuk gibi arkama saklanan Ömer'e sallıyordu. Aralarında kalmıştım.
"Peki ninem." dedi Ömer sonunda pes edip teslim olurken. "Gidiyorum."
"Sevdiğimiz kadının yüzünü görmek için izin alıyoruz, bu ne arkadaş! Şu söz bir geçsin. Nikahı basmazsam bende Ömer değilim!" diye sessizce homurdanan Ömer'i duymamla gözlerim bir büyülüp bir küçüldü.
Arkamı dönmeme kalmadan Ömer hızla yanağımı öpmüş sonrasında koşarak uzaklaşmıştı. Sersemce gidişini izlerken Emine ninenin homurtusunu duyuyordum.
"Pişmiş kelle gibi ne sıritiyusun kiz?"
****
"Yenge!" diye bağırdım mutfağa doğru. Küçük Ali altında ki bezi doldurmuştu yine. Bir elimle Ali'yi tutarken bir elimle de burnumu tutuyordum.
Yengem sen bu çocuğa kuru fasulye mi yediriyorsun? Bu ne koku arkadaş!
"Ne oldu Leyla?" diyen Melda Yengem salona girip, benim halimi görünce sebebini anlamıştı. Kucağımdan beş numara olan küçük Ali'yi aldı ve altını değiştirmeye başladı.
Pencereleri açıp salonu havalandırırken sinsice güldüm. "Melda Yenge?" dedim sevimli sevimli. "Altıncı çocuğu da düşünüyor musunuz?" Yengem kızaran yüzüyle bana bakarken kahkaha attım. "Hayır yani, dayım ceketini üstüne atsa hamile kalıyorsun da."
"Leyla!" diye bağıran annem salonun kapısında belirmişti. Eli terliğine giderken, "Ne biçim konuşuyorsun kız, sen yengenle? Terlik geliyor bak." dedi.
Sakin Gülperi Sultan!
Omuz silktim. "Ne ya?" diye sordum dudaklarımı büzerek. "Merak ediyorum, bir kuzenim daha olacak mı diye?"
Yengem, Ali'nin küçük pantolonunu giydirdi ve kucağıma verdi. "Yok Leylacığım." dedi gözlerime sinsi sinsi bakarak. "Altıncı çocuğu düşünmüyoruz. Bugün sözleniyorsun, eh yakında da evlenirsin. Artık senin çocuğunu severiz."
Ha?
Ona bön bön bakarken annemle ikisi gülüyordu. Evlilik mi? Çocuk mu? Acaba yol yakınken vaz mı geçsem?
Saçmalama Leyla!
Hafifçe silkelenip aklımda ki saçma düşünceleri yok ettikten sonra yengeme burun kıvırdım. "Tek çocuk kafi yengeciğim. Bak şuraya yazıyorum." dedikten sonra işaret parmağımı yalayıp ortada ki sehpanın üzerine sürdüm. "İkiden fazla çocuk yapana Leyla demesinler."
"Çok emin konuşuyorsun sarışın?"
Kulağımın dibinden gelen sesle gözlerim kocaman olurken annemle yengem gülmüş ve salonu terk etmişti. Hainler! Bilerek yapmışlardı. Yutkundum ve kucağımda ki Ali'yle beraber arkamı döndüm. Onur saçlarını kestirip tıraş olmuştu. Burnuma buram buram dolan tıraş losyonu kokusuyla bir daha yutkundum. Onur kaşları havada bana imayla bakarken bir şey oldu.
Beni bu durumdan kurtaran şey; kucağımda, henüz altı aylık olan Ali'nin bir taraflarını yırtarcasına ağlamaya başlamasıydı.
Lan daha altını yeni değiştirdiler senin!
Çocukları severdim, ama bu sevgim, ağlamaya başladıkları an biterdi. O an ki refleksle Ali'yi Onur'un kucağına verip koşarak salondan çıktım.
Şükür, kurtulduk!
Aklımda olan bunlar şimdilik. Fakat yeni bölümde kesit kısımına eklemeler yapabilirim😉
Sizlerin isimlerinizi ve herhangi bir karakterime soracağınız sorunuz varsa buraya yazın bende yeni bölümde hem isminizi, hem de sorunuzu kullanayım😍
Kesitle ilgili düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz💭
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin...⭐💬🙏
İletişim için İnstagram:
nazankaraermishikayeleri📱
nazankaraermis📱Beğenmeniz Ümidiyle...🎈
Seviliyorsunuz❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ MAHALLESİ
Novela JuvenilÇocukluktan beri arkadaş olan 4 kız ve 4 erkeğin dostluğu... Ve zamanla değişen hisler... Keyifli Okumalar...💚💙