60. BÖLÜM

5.3K 264 139
                                    

Multimedia:💙

Keyifli Okumalar...🌸

Onur'dan;

Ölüm...

Tek kelime, dört harf ve iki hece. Basit bir kelime. Ölüm; bazen bir kuşun kanat çırpışı kadar ani, hızlı iken bazense o kuşun gökyüzünde süzülerek özgürce uçması kadar da yavaştı. Sevdiklerimiz, değer verdiğimiz insanları bizden alıp yerine kor bir ateş bırakmak demekti, ölüm. Acı, savunmasız ve bir o kadar da çaresiz...

Gece yarısı gördüğüm rüyadan sarsılarak uyandım ve hızla doğruldum. "Leyla." diye mırıldandım. Kötü bir kabus görmüştüm. Çok kötüydü... Leyla, bedeni kanlar içinde kollarıma yığılırken ben, canhıraş çığlık çığlığa bağırıyordum. Kollarıma yığılan cansız bedeniyle uyanırken kabus olduğuna şükrettim.

Saate baktığımda gecenin üçü olduğunu gördüm. Acaba arasam şimdi? Bir sesini duysam? Kararsız kalırken bundan vazgeçtim ve telefonumu komodinin üzerine bıraktım. Nasıl olsa yarın sabah görecektim.

Sadece bir kabustu Onur. Gerçek değildi ve olmayacak! Şimdi sakinleş ve uyu!

Sol tarafıma dönüp gözlerimi yumdum fakat bu çok uzun sürmedi. Gecenin bu saatinde alacaklı gibi çalan kapıyla kaşlarım çatılırken doğruldum ve odamdan çıktım.

"Kim ki bu saatte?" diye soran babamla annemde odasından çıkmıştı. "Gecenin bu saatinde böyle kapı mı çalınır yahu?"

Dış kapıya ilerledim ve derin bir nefes alırken kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm Gülperi Teyze ve Alperen Amca ile kaşlarım çatılırken kalbimin ufak ufak ağrıdığını hissetmeye başladım.

"Onur..." dedi Gülperi Teyze hızla yanıma gelirken. Gözlerinde umut vardı. "Leyla burada mı?"

"Hayır." dedim. Kalbimin ağrısı şiddetlenirken tedirgince Alperen Amca'ya baktım. Endişeli görünüyordu. "Alperen Amca, Gülperi Teyze..." dedim endişeyle. "Leyla evde değil mi? Sizinle değil mi?"

"Evdeydi oğlum..." dedi Gülperi Teyze ağlarken. "Ben su içmeye kalktım. Kalkmışken Leyla'ya da baktım ama odasında yoktu. Telefonu da evde. Belki buraya gelmiştir diye düşündüm ama." deyip hıçkırarak ağlamaya başladı.

Elim ayağım boşalırken zihnim bu söylenenleri almıyordu. Az önce... Az önce gördüğüm kabus...

Hayır Allah'ım hayır!

Lütfen ona bir şey olmasın.

Annemler Gülperi Teyze ve Alperen Amca'yı içeriye alırken onları izliyordum. Dalgın ve bir o kadar endişeli bir hâlde kapıyı kapattım. Salona gidecekken odamdan gelen telefon sesiyle oraya yöneldim. Hızlı adımlarla komodinin üzerindeki telefonumu elime aldım.

Emel arıyor...

Emel'in bu saatte beni araması, onun bir doktor olduğunu hatırlamam aklıma iyi şeyler getirmezken kalbim an be an daralıyordu. Sanki göğüs kafesimde dipsiz bir kuyu vardı ve kalbimi içine çekip nefes almamı engelliyordu.

Telefonu açtım ve kulağıma yerleştirdim. "Emel?"

"O-onur." dedi titreyen sesiyle. Hızla kaşlarım çatıldı. Titrek bir nefes aldığını duydum Emel'in. "Onur, Leyla hastahanede. Kaza geçirmiş! Nasıl oldu bilmiyorum ama..." Sustu.

Ama ne? Amadan sonra ne diyecekti de sustu?

"Ne hastahanesi Emel?" dedim sersemce gülerken. Emel ses vermezken beynime nükseden korku ve endişeyle sesimi yükselttim. "Ne saçmalıyorsun sen Emel?! Leyla'nın ne işi var hastahanede?! Ne kazası Allah aşkına?!"

SEVGİ MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin