~10~

1.6K 126 9
                                    

Odama geldiğim de hafif bir duş alıp saçımı kuruttum. Üstümü giymeden önce Namjoon'u aramaya karar verdim.
-Alo? (Namjoon)
-Alo Namjoon. Öncelikle arabam için yaptığın iyilikten dolayı çok teşekkür ederim. (Lisa)
-Ne demek her zaman. Ne zaman bir sıkıntın olursa demen yeterli. (Namjoon)
-Ah tekrar tekrar teşekkür ederim :) Bugün bizimkilerle hep beraber lunaparka gitmeyi düşünüyoruz gelmek ister misin? (Lisa)
-Lunapark'a mı? Ah bayılırım tabiki saat kaçta? (Namjoon)
-Saat 1 buçuk gibi sen bizim evin oraya gel hep beraber geçeriz. (Lisa)
-Ha tamamdır o zaman saat 1 buçukta görüşürüzz. (Namjoon)
-Görüşürüzzz. (Lisa)
Telefonu kapattıktan sonra üzerimi giyinmek için yerimden kalkıp dolaba yöneldim. Altıma kareli eteğimi üzerime de siyah boğazlımı giydikten sonra boğazlımı eteğimin içine soktum. Siyah kalın kemerimi taktıktan sonra saçımı dalgalandırdım. Sade güzel bir makyaj yaptıktan sonra füme rengi ceketimi üzerime aldım. İnce bir kolye taktıktan sonra aşağıya indim. Siyah kısa botlarımı giymeyi planlıyordum.
-Kaç saattir ne yapıyorsun yukarıda ? (Jisoo)
-Imm...Dün duş alamadığım için duş aldım ondan geç indim biraz. (Lisa)
-Sanki normalde erken iniyorsun hey akıllım. (Jennie)
Hep beraber gülüşürken kapının çalmasıyla Jisoo kapıyı açtı.
-Woahh seninle çıktığım için şanslı olduğumu her daim kendime vurguluyorum çok güzelsin meleğim. (Jin)
-Ya utandırmasana hayatım. (Jisoo)
-Romantik anınızı bölüyorum ama gitsek mi? (Lisa)
-Ah bu koku da ne böyle? Dur kıskanma kokuları alıyorum bir saniye. (Taehyung)
-Anca uğraşın benimle aishh. (Lisa)
-Seviyoruz seni gel ufaklık. (Yoongi)
Diyerek kolunu omzuma atmıştı. He he seviyorsunuz beni belli. İyice sap olduğumu belli ederek beni çok mutlu ediyorlardı. Şaka bir yana ben de onları seviyordum. Aralarında duran Namjoon'u çok sonra farketmiştim.
-Ah Selam Namjoon malum bazı hayvanatlar yüzünden seni yeni görüyorum. (Lisa)
-Selam. Farkettim onu çaktırma şş. (Namjoon)
-Namjoon bizden olduğunu ne zaman söyleyeceksin dostum. (Yoongi)
-Çaktırmasana olum. (Namjoon)
-Ah hadi ama hep beraber bana kafa sıyırma operasyonu mu düzenlediniz yoksa? (Lisa)
Bu lafımdan sonra hep beraber güzel bir kahkaha atmıştık. İki arabayı da doldurduktan sonra hep beraber yola çıktık. Bizim araba tamirde olduğu için Jimin ve Taehyung'un arabaları ile gittik. Lunapark'a gelene kadar kısa bir kestirme yapabilirdim.
-LİSAAA ŞUNA BİNMEMİZ GEREKİYORRRR!! (Rose)
Bu kızın uykumla ne derdi vardı cidden aishh.
-Lan yine mi uykumu buldun Allah'ın cezası seni. (Lisa)
-Sende ne çok uyuyorsun bee. (Rose)
-Bu doğduğu anda bile uyuyormuş kızım. (Jennie)
-Geçin dalganızı geçin iguana suratlılar sizi. (Lisa)
Hep beraber bir kahkaha patlattıktan sonra arabadan inmeye başladık. Taehyung Jennie'nin, Jin Jisoo'nun elini tutmuş geri kalanlar ise karışık bir şekilde ilerliyorduk.
-Hadiii çarpışan arabalara binelim. (Rose)
-Çocuk gibi mutluluğun gözlerinden akıyor be kızım. (Jisoo)
-Aslında güzel olur ben varım. (Jimin)
-Bende varım ama hayvan gibi çarpmayın. (Lisa)
-Adı çarpışan araba ya hani Lisacım binince çarpman gerekiyor. (Jennie)
Ah sağol ben bilmiyordum. Güldüğümüz sırada Taehyung ve Jin çarpışan arabalar için bilet almış gelmişlerdi. Taehyung-Jennie, Jin-Jisoo, Jimin-Jungkook, Yoongi-Namjoon ve Rose ile ben ekip olmuştuk. Oyun başladığın da bitene kadar olan kahkaha ve neşemiz sürekli devam etti. Ben arabalardan kaçmaya çalıştıkça Rose vurmaya çalışıyordu. Eğlenceli bir 20 dakikanın sonunda diğer lunapark aletlerine binmeyi planlıyorduk. Gondola binme fikrini ortaya attığım da hepsi onaylamış hatta Yoongi ve Namjoon biletleri bile almıştı.
-Sanırım artık midemi hissetmez haldeyim. (Jisoo)
-Ah sorma bir an yere düşüyorum sandım. (Rose)
-Taehyung'un çığlıklarına gülmekten neye bindiğimi bile unutmuştum. (Jin)
-Sussana olum zaten midemi hissetmiyorum. Sanırım... Kusacam... (Taehyung)
-Aman sakın buraya kusma. (Namjoon)
-Söz gelimi dedim aptal kafalılar. (Taehyung)
-Ah hadi ama ben çok eğlendim. (Lisa)
-Git şurdan psikopat mısın nesin kızım ya? (Yoongi)
-Tamam korktunuz ettiniz ama eğlenceliydi kabul ediiin. (Jennie)
Hepimiz kahkahalarla güldükten sonra Jimin ortaya güzel bir fikir atmıştı.
-Dönme dolaba mı binsek ne dersiniz? (Jimin)
-Ya bayılırım lütfen lütfen lütfen. (Rose)
-Hadi o zaman binelim. (Lisa)
Bu sefer de Jimin ve Jungkook bilet almış gelmişlerdi. Bize bilet parası ödetmemekte kararlıydılar. Hatta o yüzden sürekli habersiz gidip alıyorlardı. Yine çiftler yani Jennie ile Taehyung ve Jisoo ile Jin önden binmişti. Ben bir şeye bakıp geldiğim zaman Rose Jimin ile binmiş bana ah Lisa üzgünüm dercesine bakıyordu. Kafamı gülümseyerek salladığım da rahatlamış olacak ki gülümseyip önüne dönmüştü. Yoongi ile Namjoon beraber binmiş geriye Jungkook ve ben kalmıştık. Ona baktığımda saçları yüzünün üzerine düşmüş, siyah sweati ile yürek yakacak şekilde duruyordu. Yere bakıyor ellerini ceplerine koymuş sırasını bekliyordu.
-Sanırım ikimiz kaldık. (Lisa)
Kafasını olumlu anlamda sallayarak yanıt vermişti. Bu çocuğun insan suratına bakmama gibi bir prensibi mi vardı? Sanırım sinir hastası olmadan bugün bitse güzel olacaktı. Eliyle bana yer verdikten sonra karşıma da kendisi oturdu. Diğerleri ile sıra sıra bindiğimiz için ard arda sıralanmıştık. Yavaş yavaş yukarı çıktıkça aşağı bakmaktan korkmaya başlamıştım. Önümde kocaman katı bir buz kütlesi oturduğu için harika hissediyordum.
-Gerçekten arkadaşınla piknik için mi gittin? (Jungkook)
Ani gelen soruyla afallamıştım. Bu çocuk bunu niye bu kadar takmıştı ki? Ah Jungkook merak duygumu aktif hala getirme de bir numarasın.
-E-evet niye yalan konuşayım ki. (Lisa)
-Emin olmak istedim.(Jungkook)
-Peki neden? (Lisa)
Aramızda fazla bir mesafe yoktu bu yüzden kafasını kaldırıp suratıma baktığında garip hissetmiştim. Birkaç dakika bakıştıktan sonra kafamı başka bir yöne çevirerek aşağı bakmayı denedim.
-WOAHH! Çok yüksekteyiz. (Lisa)
Jungkook geri kafasını yere çevirmiş konuşmama fikrine dayalı kalıyordu.
Soruma dahi cevap vermemişti aishh cidden ama. Bizim bindiğimiz dolap en üst nokataya geldiğinde birden durduk. Jennie'den dönme dolapta ufak bir arıza çıktığını 2 dakikaya halledileceğini öğrendikten sonra rahatlamıştım. İlk onlar bindiği için çıkış noktasına yakında ki bir dolaptaydılar. O yüzden ne olduğunu çalışandan öğrenmiş bize de telefondan haber vermişti. Telefonu çıkarıp bir kaç manzara fotoğrafı çektikten sonra garip fısıltılar duymaya başlamıştım.
-Sen de duyuyor musun? (Lisa)
-Neyi?(Jungkook)
-Ş-şu sesleri... (Lisa)
Sesler gittikçe şiddetlenmeye başlıyordu. En üst noktada olmak zorunda mıydık cidden?
-Duymuyorum. (Jungkook)
Ah cidden nasıl duymuyordu. Başımı ellerimin arasına alarak dizlerimi de karnıma doğru çekerek çığlık atmamak için kendimi sıkıyordum.
Duyduğum tek şey garip ama anlaşılmayacak seste fısıltılar ve Jungkook'un bana seslenişleriydi. Jungkook'a cevap veremiyordum fısıltı sesleri gerçekten çok güçlüydü ve Jungkook'un sesini bulanıklaştırıyordu. Kafamı koparıp aşağı fırlatmak istiyordum. Bağırdığım sırada Jungkook'un ellerini omuzlarımda hissettim. Yavaş yavaş fısıltılar gitmeye başladığında Jungkook'un sesini net duymaya başlamıştım.
-LİSA KENDİNE GELL LİSA!!
KENDİNE GEL LİSA BANA BAK SADECE BANA BAK BURAYA ODAKLAN LİSA LİSAAA! (Jungkook)
Kendime geldiğim de Jungkook yerinden kalkıp dizlerimin dibine oturmuş elleriyle yanaklarımı kavramıştı. Beni ileri geri sallayarak kendime getirmeye çalışıyordu. Yavaş yavaş kendime geldiğimi anladığında ellerini çekerek omuzlarıma koydu.
-Lisa iyi misin? (Jungkook)
-İ-i..iyiyim. Başım ağrıyodu biraz. (Lisa)
Fısıltı seslerini diyerek onu da tehlikeye atamazdım. Belli ki başıma bir bela almıştım bunu kendim halletmem gerekiyordu.
-Emin misin? (Jungkook)
-Eminim endişelenmene gerek yok cidden. (Lisa)
Diyerek gülümsedim. O ise yerine geçerek eski pozisyonuna döndü. Hayır insan bir gülümserdi değil mi hayvan herif. Hiç bozulmadan kafamı diğer tarafa çevirip manzara izlemeye başladım. Dönme dolaptaki arıza bitmiş yavaş yavaş aşağı inmeye başlamıştık.
-Hepiniz iyi misiniz? (Rose)
-Kırk yılda bir dönme dolaba bineyim dedim oda arıza yaptı ya. (Jimin)
-Hiç sorma olum. (Taehyung)
-Lisa yüzün solmuş kuzum iyi misin? (Jisoo)
-Ha. Evet evet iyiyim sorun yok en üstte kalınca biraz korktum o kadar. (Lisa)
Bunları derken Jungkook bana bakıyordu. Ardından suratını başka tarafa çevirip uzaklara daldı. Rose yanıma gelerek omzuma dokundu.
-Lisa sıra bana gelince bindim seni arkamda sanıyodum bekledik ama görevli hadi dediğin de yapacak bir şeyimiz olmadığı için sıradaki Jimin yanıma bindi darılmadın değil mi?(Rose)
-Yok yok darılmadım sorun yok.(Lisa) diyerek gülümsedim. Rahatlamış olacak ki sarılıp bir iç çekti. Biraz daha sohbet edip gülüştükten sonra hep beraber bizim eve geçtik.
-Akşama parti varmış gitsek mi? (Jennie)
-Ahh parti en sevdiğim. Ben varım siz? (Jin)
-E o zaman akşam için hazırlanalımm. (Rose)
-Dur kızım önce yemek yiyelim. (Lisa)
-Ne açsın dicem ama bende açım kızlar. (Jisoo)
-O zaman hep beraber bir şeyler hazırlayalım. (Taehyung)
-Olurr. (Jennie)
Jennie, Rose, Taehyung ve Jimin mutfağa geçerek geri kalanımızı oturma odasına kovmuştu. Yemekleri kendileri hazırlayacaklarmış. Mutfağa girip neler yaptıklarına bakmaya başladım. Jennie ve Taehyung bir çift olarak çok tatlı gözüküyorlardı. Aslında Jimin ile Rose yakışmıyor değildi.
-Jennie ve Taehyung bakın buraya bakayım, diyerek bir fotoğraflarını çektim. Rose ile Jimin'in başına giderek bir de onları habersiz çektim ama güzel çıkmışlardı.
-Ah neyse mis gibi kokular geliyor kurt gibi açım içeri gidiyorum benn. (Lisa)
-Defol seni aç obur.(Jennie)
Güldükten sonra içeri gidip çektiğim fotoları Jennie'ye attım. Jisoo ile Jin uyuyakalmış; Yoongi ile Namjoon oyun konsolunu bağlayarak çocuk gibi oyuna başlamışlardı. Jungkook ise koltuğa gömülmüş telefonu ile uğraşıyordu.
-Lisa, telefonum çalıyor az baksanaa şuan oyundayımm. (Yoongi)
Onaylayarak telefona gittiğimde arayan Hoseok'tu.
-Yoongi nerdesin aptal hayvan. (Hoseok)
-Hoseok, benim Lisa. Yoongi bey oyun oynadığı için bana devretti. (Lisa)
-Ah hadi ama oyun oynamak benim işim nasıl bensiz oynar :) (Hoseok)
-Bak ne dicem sana, akşama parti planımız var sende gelsene hatta şimdi bize gel akşam hep beraber gideriz. (Lisa)
-Hah işte beklediğim teklif geliyorum mona lisaa. (Hoseok)
Gülüp telefonu kapattığım da Yoongi hala oyundaydı. Hoseok adımın Lisa olmasından dolayı sürekli bana Mona Lisa diye seslenirdi.
-Hoseok aradı bende davet ettim oda geliyor. (Lisa)
-Ha tamam sağol ufaklık. (Yoongi)
Göz devirdikten sonra yerime oturup Instagram'a girmeye karar verdim.

@tae_hyung1: Demek akşam yemeği bize kaldı :)🍔 @kim_jennie1❤️28790 beğenme 28600 yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@tae_hyung1: Demek akşam yemeği bize kaldı :)🍔 @kim_jennie1❤️
28790 beğenme 28600 yorum

@kim_jennie1: En güzel yemek❤️
@jentaee8: Sizi çok çok seviyorumm😍
@antiol.kapımakon: Yiyen zehirlenir iğrençsiniz.
@tae_hyung1: @antiol.kapımakon Merak etme dostum içine senden koymadık.
28596 yorum daha
...
Ne ara yüklediniz ah cidden.

@rose

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@rose.98: "Benim yemeğim başka yemeklere benzemez" dedi😊🥪 @park_jiimin
27680 beğenme 26780 yorum

@park_jiimin: Haklı olduğumu biliyorsun😊

@my.loveRose: Çıkıyor musunuz?! Çok tatlısınız lanet olsuun 💜
@jimin.abeyy: Jimiin abii çok şekersinn❤️
@jimin_boku: Bunun yaptığı yemek yenir mi?
@tae_hyung1 : @jimin_boku Sanırım sen başka bir şeylerini yedin de böyle emin konuşuyosun😉
26775 yorum daha
...
Ah hadi ama hiçbiri fotoğrafı çekene teşekkür ederim yazmamış. Yine kendi başınasın Lisa hanım. Böyle düşünüp gülümserken kapının çalması ile kapıya doğru yöneldim.

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin