~39~

1.1K 96 17
                                    

-Jungkook? (Lisa)
Karşımda korku dolu gözlerle bakan Jungkook'a döndürdüm başımı. Yanımda ne işi olduğunu merak ediyordum.
-Ah sonunda. (Jungkook)
-Efendim? (Lisa)
-Lisa biliyorsun bu olaylar bitene kadar bizimkilerle beraber burada kalıyoruz. Gece yatmaya geldiğim de mırıldanmalarını duydum ve sana baktığımda korkunç bir şey görüyor gibiydin. Seni sarsıp uyandırmaya çalışıyordum. Yanlış anlama yani.(Jungkook)
-İlk defa bu kadar uzun konuştun benimle sanırım. (Lisa) diyerek gülümsedim.
-Açıklamam gerekiyordu ondan. (Jungkook) diyerek tebessüm etti. Ardından hala tuttuğu elime gitti gözleri. Şaşkın bir vaziyette hızla çekti ellerini ellerimden.
-Şey...ah pardon. Uyandığına göre ne gördüğünü anlatmak ister misin? (Jungkook)
-Jungkook. (Lisa)
-Hı?(Jungkook)
-B-ben çok korkuyorum. (Lisa)
-Biliyorum. Başına gelenler kolay şeyler değil. (Jungkook)
-Evet ama sonumun kötü olmasından korkuyorum. Sizi kaybetmekten korkuyorum. O ev...o ev bir gün beni delirtecek. (Lisa)
-Lisa. O ev her ne kadar korkunç bir şey olsa da yanında seni seven insanlar var. Ve bunun olmaması için tüm çabamızla senin yanındayız. (Jungkook)
-Ben...ben gerçekten çok teşekkür ederim. (Lisa)
Gördüğüm korku dolu kabusu anlattıktan sonra gözlerimden iki damla yaş aşağı süzüldü. Deli gibi korkuyordum. Uykuya aşık olan ben artık uyumak dahi istemez hale gelmiştim. Kafamı aşağı eğdiğimde bedenime sarılan kollar ile duraksadım.
-Yanlış anlamanı istemem ama seni ağlarken görmek istemiyorum. (Jungkook)
Sesim çıkmamıştı. Göz yaşlarım bana inatla durmayıp Jungkook'un beyaz tişörtünü ıslatıyordu. Elleri ile belime sarılırken ben öylece tepkisiz kalmıştım. Yavaş yavaş geri çekileceği sırada beline sarıldım.
-Lüt...lütfen gitme. Sadece biraz daha sarılır mısın? (Lisa)
Dediğim sözler için sabah utancın dibine girecektim. Fakat şuan sadece ufak bir sarılmaya ihtiyacım vardı. Sesimi duyduğunda geri çekilmemiş daha sıkı sarılmıştı. Aynı şekilde bende ona sıkıca sarıldığım da göz yaşlarım iyice kendini bırakmıştı. Yanına bir de hıçkırıklarım eklenince daha da sıkı sarılmıştım. Onun bu desteğini hiç beklemiyordum. Rüya olmasından korkmuyor değildim. Çünkü gerçekten içimi huzur dolduran ve kısa da olsa bana o evi unutturan yumuşak bir sarılması vardı. Bedenim...bedenim onun kokusu etrafında rahatlamıştı.
-Lisa. (Jungkook)
Ses etmedim en azından biraz daha kalır düşüncesiyle. Yavaşça geri çekildiğinde karşımda bana bakıyordu. Gece karanlık olan odada ışık yanmadığı için yüzünü tam olarak göremiyordum.
-Jungkook. Bu gece benimle uyur musun? (Lisa)
-Ne? (Jungkook)
-Yanlış anlama. Sadece tek uyumak istemiyorum. (Lisa)
-Ya-
-Ah istemezsen anlarım tabi ki. Ama Jennie'yi uyandırmak istemiyorum şuan lütfen. Sadece uyumama yardımcı olsan yeter sonra istersen gidebilirsin.(Lisa)
-Sakin ol Lisa. (Jungkook)
İki eli arasına çenemi aldığında gülümsedi.
-Uyumana yardımcı olurum. Ama senden bir şey isteyeceğim. (Jungkook)
-Ne? (Lisa)
-Şuan olan tüm şeyleri bir anlığına unutup bu gece rahatça uyumanı. (Jungkook)
-Lalisa için yapamadığım bu şeyi senin yapmanı istiyorum. (Jungkook)
-Denerim. (Lisa) diyerek tebessüm etmiştim. Ardından yatakta oturur pozisyona girip uzanmam için göğsünü göstermişti.
-Lisa ne bakıyorsun. Kafanı koy ve uykunun kollarına bırak kendini. (Jungkook)
-Ah pardon bir an şey ettim. Şey oldu işte. Sen beni takma. (Lisa)
Karanlık olduğu için şanslıydım çünkü şuan yanaklarımı kızardığını net bir şekilde hissediyordum. Kafamı göğsüne yasladığımda hissettiğim huzurun hiç bitmemesini istedim. Gözlerimi kapatarak burnuma dolan kokusunu iyice kazıdım kafama.

JUNGKOOK UN AĞZINDAN

Küçük bir çocuk gibi kafasını koymuş uyuyordu şuan. Ellerimle saçlarını okşadığım için uykuya hemen dalmış olmalıydı. Zor zamanlar geçirdiğini biliyordum. Çok zordu. Lalisa da aynı şeyleri yaşamıştı ama Lisa'nın yaşadığı daha değişikti. Mesela Lalisa orada geçen başkalarının anılarını görmüyordu. Lisa'nın gördüğü şey ise Lalisa ve benim anılarımdı. Peki neden? Neydi bu? Neye bulaşmıştım ben ikinci defa? Düşüncelerle boğuşmak istemiyordum şuan. Lalisa yı gerçekten özlemiştim. Onu o kadar özlemiştim ki tüm aptallıklarına bile hasret kalmıştım. Keşke şuan yanımda olsaydı dedim. Keşke şuan burada olsaydı. Ve onu sinir etmek adına her şeyi yapsaydım. Bana triplense sonra birlikte lunaparka gitseydik. Bana şakalar yapsa komik olmayan o aptal şakalara gülseydim. En önemlisi keşke ona onu sevdiğimi söyleseydim. Beni yakın arkadaşı gören o kıza onu sevdiğimi söylemeye cesaretim yoktu. Keşke...keşke söyleseydim. Gözümden akan iki damla yaş ile düşüncelerimle boğuşmayı bıraktım. Günlüğü...günlüğünü hala okumamıştım. İçini açmaya cesaretim yoktu. Yapamıyordum. O cesareti kendimde bulamıyordum. Bir kez daha yıkılmaya hazır değildim. Hafif kıpırdanan Lisa ile ona döndüm. Elini göğsümün üstüne koyduğu için gıdıklanmıştım. Gülümsedim. Lisa gerçekten Lalisa ile benziyordu. Bu yüzden ona hep kötü davrandım. Lalisa ya benziyor diye onu sevmemek için. Onu sevemezdim. Lalisa ya bunu yapamazdım. Uyurken gerçekten bir bebek kadar masum duruyordu. Bu gece sanırım bazı kararlarım değişmişti. Ona artık aptal gibi  kötü davranmak yerine yanında olup destek olacaktım. Kafamı geriye yaslayarak tavanı izlemeye başladım...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin