~71~

1.3K 123 93
                                    

-Yoona? (Min Ji)
-Evet benim Yoona. Daha çocukluğunu dahi yaşatmadığın Yoona...senin sağ kolun olan Yoona. (Yoona)
-Sağ kolu mu? (Lisa)
-Evet ne kadar ironi değil mi? Yanımda beslediğim ve en güvendiğim kişi beni sırtımdan vurmuş. (Min Ji)
-Ve sen bunu göremeyecek kadar aptaldın.(Yoona)
-Ben yalnızca seni sevmiştim Yoona...ötekilerden farklı olarak seni kızım gibi görmüştüm. (Min Ji)
-Hayatımı yok ederek mi? (Yoona)
-Ama sen bana hainlik yaptın ve bunun cezasını çekeceksin! (Min Ji)
-Artık meydandayım Min Ji dediğim gibi oyun daha bitmedi. (Yoona)
Dediği andan sonra parmağını şıklatması ile Min Ji kenara savrulmuştu.
-SENİ KÜÇÜK CADI! (Min Ji)
Ardından Yoona'yı bir köşeye savurmuştu.
-LİSA ACELE ET! (Yoona)
Yoona Min Jinin büyüleri ile onu oyalarken hızla yerimden koşup masaya doğru ilerledim. Kutuyu elime alacakken bir güç ile geri itilmem bir olmuştu. Gözümün önüne korkunç yüzler geldiği zaman çığlık atmamak için zor durmuştum. Bir kız vardı. Bir kız ve ben kocaman karanlık bir alandaydık. Kıza doğru yürüdüğümde kafasını yüz seksen derece döndürüp gülümsemiş ardından üzerime doğru dört ayak üzerinde koşmaya başlamıştı. Bunu gördüğüm an kaçmaya çalışmıştım fakat olmuyordu. Önümde arkamda her yerde kanlara kaplı duvarlar vardı. Jennie geldi gözlerimin önüne.
-Senin yüzünden. (Jennie)
Gözleri şişmiş her tarafı kan içinde kalmıştı. Sonra Rose konuşmaya başladı.
-Sen yaptın bunu. (Rose)
Sapsarı saçları kan kızılına dönmüş bana bakıyordu.
-Cezanı çek. (Jisoo)
Kızgın bir yüzle bana bakarken burnundan akan kana takıldı gözlerim.
-Hayır ben...ben yapmadım. (Lisa)
-Her şey senin suçun. (Jungkook)
-Ben...böyle olsun istemedim yemin ederim. (Lisa)
Jungkook yüzünde en ufak bir mimik bile yokken gözlerimin içine bakıyordu. Sanki o...o değildi. Bakışları...bana çok yabancı kalmıştı.
-Senin ölmen gerek. (Yoongi)
-Senin yüzünden öldük. (Taehyung)
-Sen ölmelisin. (Jimin)
-ÖL! ÖL! (Hoseok)
-SUSUN! SUSUN SUSUN SUSUN! (Lisa)
-Sende öleceksin. (Jin)
-ÖL! (Namjoon)
Üzerime yürümeleri ile bağırmaya başladım. Akan gözyaşlarımı durduramazken birinin beni sarsması ile kendime geldim.
-LİSA KENDİNE GEL! LİSA! (Yugyeom)
-Ben...ben öyle olsun istemedim Yugyeom. Ben iste-
-Biliyorum biliyorum. Lisa sana yaptığı bir büyü sadece yalvarırım kendine gel. (Yugyeom)
Yerden destek alıp kalktığım da Min Ji nin bana bakması bir olmuştu. Parmağını bana uzatıp ilerlediğinde bir çığlık ile afallayarak olduğum yerde kalmıştım.
-LİSA ÇABUK OL VE BİTİR ŞU LANETİ! (Mike)
-MİKE! (Yoona)
Ardından gelen koca bir çığlık sesi ile Mike Min Ji den bana gelen büyüyü küçük bedeni ile kendi üstleniyordu. Can çekişen bağırışları güce karşı geliyordu. Yoona da yanına geçtiğinde ikisi güçlerini birleştirip Min Ji nin gücünü zorlamaya başlamışlardı.
-Lisa bu taşı yerleştirmen gerekiyor biz seni koruyacağız. (Yugyeon)
Ardından hızla yanımdan uzaklaşıp güce karşı kendi gücünü de eklemişti.
Ben ise afallamış olduğum yerde kalmıştım. Jungkook'un hafif gözleri aralanmış ve bana 'Yapabilirsin hadi.' diye mırıldanmıştı. Ondan aldığım cesaretle hızla masaya koştum. Fakat bir el ayak bileğimi tutarak beni yere sermişti.
-Sen kim oluyorsun da liderimizi yok ediyorsun!
Bileğimi sıktığı için canım delicesine yanıyordu.
-Bırak beni! (Lisa)
-Bırakayım da yok et bizi değil mi?!
Koca bir çığlık atmamla karşımdaki ruhun bir köşeye savrulması bir olmuştu. Attığım çığlıkla Min Ji ve diğerleri de savrulurken ben koşarak kutuya yönelmiştim.
-EH YETER BE! (Min Ji)
Diyerek Mike ın vücudunu bir hareketi ile havaya kaldırıp yere fırlattığında ben çoktan kutunun yanına gelmiştim.
-Yanılıyorsun Min Ji asıl şimdi oyun bitti. (Lisa)
Dedikten sonra taşı boşluğa hızla yerleştirmiştim.
-HAYIR! (Min Ji)
Attığı çığlıkla bedeni kutunun içine hapsolurken dizlerim artık tutmaz olmuş yere çökmüştüm.
-Ve sen kaybettin. (Lisa) diye mırıldanmıştım.
Yere oturduğumda etrafı incelerken Mike dikkatimi çekti. Hızla yanına gittiğim de minik bedeni titreyerek Yoona'nın kucağında duruyordu.
-Mike...(Lisa)
-Lis..Lisa...ben...hat..a..et..ettim. (Mike)
-Sorun değil sorun değil. Sen...sen iyi misin? (Lisa)
-Bana...seni..kötü...göster...diler...Lisa..her..şey...için..te..şek..kür...ede...ederim.(Mike)
-Mike sorun değil...sorun değil. Ben teşekkür ederim hayatımı ikinci kez kurtardın teşekkür ederim. (Lisa)
-Umar...umarım hayatında...mut...lu..olur..sun.(Mike)
-Sende huzura kavuşacaksın Mike dayan biraz. (Lisa)
-MİKE! KAPATMA GÖZLERİNİ ÇOCUK! (Yoona)
-Mike...Mike. (Lisa)
-O...yok olacak. (Yugyeom)
-HAYIR! MİKE LÜTFEN! (Yoona)
-Sorun değil Yoona...sanırım hakettim. (Mike)
Ardından kolları titreyerek Yoona'nın yanağına dokundu.
-Sen...bana..hari...ka..bir..abla olur...ken..ben..kardeş..ola..madım..aff..affet beni. (Mike)
-Ben seni çoktan affettim...çoktan. (Yoona)
-Yug..yeom...sende..affede...bilir-
-Affettim küçük kardeşim affettim. (Yugyeom)
-Sizi..seviyor..um.(Mike)
Ardından titremeyi kesen bedeni ile gözlerini yavaşça kapatmıştı. Ayakkabıları yok olmaya başlarken Yoona bağırmaya başlamıştı.
-HAYIR! HAYIR! GİDEMEZSİN! HAYIR! (Yoona)
Elleri ile bedenini tutmaya çalışsa da onun minik bedeni ellerinden kayıp gitmişti. Mike ruhunun yok olma cezasını almıştı.
-MİKE! (Yoona)
Yoona onu tutma pozisyonunu bozmadan ağlamaya devam etmişti. Onu ilk kez bu kadar duygusal ve ağlarken görüyordum. Buz gibi soğuk olan bu bedenin duygusunu yaşayışına şahit oluyordum. Mike gitmişti. Dünya da varlığını sildiği gibi ruhlar aleminde de varlığını silip yok olmuştu. O artık hiç varolmamış biriydi.

Yoona'nın yanına giderek ona sarılmayı denedim. Denediğimde bedenini kollarım arasında hissettiğim de şaşırmıştım fakat sarılmaya devam etmiştim.
-Şştt ağlama artık. (Lisa)
-O benim küçük kardeşim gibiydi Lalisa. Her ne kadar kötü olsa da onu düzeltmek için gerçekten çok çaba sarfettim. Bunu başarmışken...bunu başarmışken...bu sonu haketmedi. (Yoona)
-Mike çok iyi bir çocuktu... Bana oynadığı oyunu görmezsek onun kalbi gerçekten çok masumdu. Ve Yoona senin ona yaptığın ablalık için minnettar olduğuna emin olabilirsin. (Lisa)
-O küçük aptal iki kez senin hayatını kurtarmaya gelmeseydi çoktan ölmüş olabilirdin Lisa. Buna ben bile yetişememişken onun...(Yoona)
-Arkada bıraktıkları ile anımsayarak yaşatacağız onu anladın mı beni? Onu hiçbir zaman unutmayacağım. (Lisa)
-Bende. (Yugyeom)
Biz konuşurken üzerinde durduğumuz zeminin sallanması ile etrafa baktım. Duvarlardan kırılma sesleri gelirken binanın yok olmaya başladığını anlamak uzun sürmemişti.
-BURADAN DERHAL ÇIKMAMIZ GEREKİYOR!(Yugyeom)
-Onlar-
-Onları çıkaracağız Lisa. (Yugyeom)
Ben Jennie'nin koluna girip onu yürütürken diğerleri geride kalanları çıkarmıştı. Ev gittikçe daha çok sallanırken herkes çıkmış Jisoo ve ben evin içinde kalmıştık. Önüme düşen duvar parçası ile Jisooyu tutup yürümeye başladım. Ne kadar yürümeye çalışsam o kadar engel çıkıyordu karşıma. Kapıya yaklaşmışken önüme düşen beton ile yere düşmüş Jisoonun da düşmesine sebep olmuştum.
-Siktir! (Lisa)
Karşıdan gelen Yugyeomun arkadaşını görmemle ona seslendim.
-HEY! Onu...onu buradan çıkar. (Lisa) diyerek Jisooyu gösterdiğim de çocuk gelip Jisooyu alarak gitmişti. Ben ise ayağımın sıkıştığı tahta parçası ile uğraşıyordum. Merdivenler parçalanırken üzerime düşecek olan beton parçalarından deli gibi korkuyordum. Bacağımı tahtanın içinden çıkarmaya çalıştıkça daha çok batıyordum.
-Lisa! (Yugyeom)
-Buradayım! Ayağım sıkıştı. (Lisa)
Sesime karşılık yanıma geldiğin de beni bir çırpıda sıkıştığım yerden çıkarmıştı.
-Hızlı ol! Az sonra bu evin varlığından bir şey kalmayacak. (Yugyeom)
Ev iyice sallanırken kendimizi dışarı atmamızla evin çökmesi bir olmuştu.
Bu lanetli evden geriye sadece arkasında bıraktığı kocaman boş bir arazi kalmıştı.
-Şimdi her şey bitti mi? (Lisa)
-Her şey bitti Lisa...her şey bitti. (Yugyeom)
-Lanet kırıldı büyü bozuldu. (Yoona)
Ve ben Lalisa Manoban bu devam eden döngüdeki laneti bozmuştum...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin