~55~

1.1K 103 46
                                    

JUNGKOOK'UN AĞZINDAN

Taehyung ve diğerleri konu üzerine konuşurken dikkatimi ilerleyen Lisa çekmişti. Konuşmaları umursamadan tek başına salıncağın kenarına doğru ilerliyordu. Küçük kız çocukları ile bir şeyler konuşmaya başladığında dışarıdan başkası görse deli sanma ihtimali oldukça yüksekti. Fakat ben başkası değildim. Onları görebilen başka bir insandım. Bu lanete bulaşıp içinden çıkamayan başka biriydim. Bu lanetin ana karakteriydim. Yavaş adımlarla Lisa'nın yanına yürümeye başladığım da onun çığlık atıp yere düşmesi bir oldu. Koşarak yanına vardığım da diğerleri de sese karşılık yanımıza gelmişti.
-LİSA HEY LİSA! (Jungkook)
-NE OLDU?! (Yoongi)
-B-bilmiyorum. Bir anda düştü bayıldı. (Jungkook)
-Hey salıncaklar neden durdu? (Taehyung)
-Çünkü kızlar yok. Gittiler.(Jungkook)
-Onlar Lisa'ya bir şey yapmış olabilir mi? (Hoseok)
-Bilemiyorum...onu yalnız bırakmak aptalcaydı. (Jungkook)
-Hey Lisa...Lisa beni duyuyor musun? Lütfen duyduğunu söyle lütfen...buna ihtiyacım var lütfen. (Jungkook)
Başını dizime koyup kafamı eğdiğimde anlam veremediğim bir göz yaşı düştü gözlerimden.
-Lütfen...lütfe-
Lisa'nın çıkardığı mırıltılar ile sözüm yarıda kalmış onu dinlemeye başlamıştım.
-Şşt az susun. Bir şeyler mırıldanıyor. Belli ki yine bir şey görüyor. (Jungkook)
Kulağımı dudaklarına daha çok yaklaştırdığım da dedikleri hala net gelmiyordu. Tanrı aşkına Lisa ne diyordun?
-Sarı...sarı...sarı...sarı.(Lisa)
-Sarı mı? Sarı da ne? (Jungkook)
-Ne oldu Jungkook? (Jennie)
-Sadece sarı dedi. Sarı...sarı n-SARI KAYDIRAK MI?! (Jungkook)
-Kaydırak ne alaka? (Namjoon)
-Az durun. Bir şeyler daha diyor. (Jungkook)
-Yoona...sarı...Lalisa... (Lisa)
-Lalisa mı? (Jungkook)
-Lalisa ne alaka? (Rose)
-B-bilmiyorum. (Jungkook)
-Yoksa Lisa Lalisa ile mi konuşuyor? (Jimin)

Donup kalmıştım. İsmini bile duymak acı verirken onunla konuştuğunu bilmek neler hissettiriyordu bilmiyordum. Onunla konuştuğu halde bana bunu söylememiş miydi? Peki neden? Ya da onu daha yeni mi görüyordu? Gördüyse nerede olduğunu ne yaptığını sormuş muydu? En önemlisi Lalisa'nın ruhunu mu yoksa kendisini mi görmüştü? Lalisa yaşıyor muydu? Kafamda tonlarca soru işareti ile ortada öylece kalmıştım. Cevapları ararken bir labirente girmiş ve orada sıkışıp kalmıştım. Neydi bu labirent? Çıkış yolu neredeydi? Lalisa'yı bulursam çıkış yolu da ortaya çıkacak mıydı? Yoksa bu labirente Lisa ile birlikte devam mı etmeliydim? Her şey karmakarışık bir hal almıştı. 
-Sarı...sarı...(Lisa)
-OF OFF! KAFAYI YİYECEĞİM SARI NE?! NE SARI NE?! (Yoongi)
-Yoongi sakin ol. (Jisoo)

Etrafta göz gezdirmeye başladığım da sarı kaydıraklar gözüme çarpmıştı. Aklıma gelen anılarım ile gözümde biriken bir damla yaş yer ile buluşmuştu. Lalisa ile çocukları o kaydırakta oynatıp en son birlikte kayarak eğlenirdik. Çocuklar ile otururken uyuyakaldığı kaydıraktı o. Kucağında ki küçük çocuklar ile uyuyakalmış hali gözümün önünde canlandı. Yanımda olan diğer küçük çocuklar ile onların yanına gidip gıdıklayarak kahkahalar eşliğinde uyandırmıştık. Uyandığında yüzünde ki saf ve masum bakış geldi gözümün önüne...özlemim...özlemim daha da belli etti kendini. Şuan yanımda olsa sımsıkı sarılsam diye geçirdim içimden. Çok zordu...çok fazla zordu...onsuz yaşamak, onsuz bir hayat geçirmek çok zordu. Belki çok uzun zaman birlikte değildik fakat hayatımın bir parçası haline gelmişti. Keşke daha önce tanışsaydık da bu lanete hiç bulaşmasaydık dedim içimden. Bu sıçtığımın laneti her şeyi mahvetmişti. Doğum günü için aldığım hediyesini bile henüz verememiş onunla birlikte istediği pastayı yiyememiştik. Aklıma gelen düşüncelerim ile daha fazla gözümde biriken yaşları tutmamaya karar verdim. Zaten tutmaya çalışsam bile kendileri buna engel olup yerle buluşuyordu. Gözümü elimle sildiğim de Jimin'in sesi ile ona baktım.
-Jungkook iyi misin? Ne oldu? (Jimin)
-Hiç...hiçbir şey. Her zaman ki gibi hiçbir şey olmadı. Sadece...(Jungkook)
Sesimin titremesi ile kafamı Lisa'nın yüzüne çevirmiştim.
-Lalisa ile burada olan anılarım aklıma geldi. Daha yapmak isteyip yapamadığımız bir sürü şey aklıma geldi. Ona sahip çıkamadım. Lanet olsun ki o gün için çok pişmanım...çok pişmanım. (Jungkook)
Sona doğru kısılan sesime engel olamamıştım.
-Senin bir suç-
-Bana sürekli bunu söyleyip durmayın. Açık açık benim suçumdu. O gün size söyleyerek gelseydik...Ya da ona engel olup hiç gelmeseydik şuan yanımız da olmaz mıydı? (Jungkook)
-Zaten bize haber verdin Jungkook. (Taehyung)
-Ama daha erken verebilirdim. Şu siktiğimin evi...(Jungkook)
-Şşt sakin ol. Kendini çok fazla suçluyorsun Jungkook. Şu haline bak resmen nefes alan bir ölü gibisin. Lalisa seni böyle görmek ister miydi? Toparlan artık. (Jennie)
-Bilemiyorum...bir şey düşünemiyorum artık. (Jungkook)
-Ah başım...(Lisa)

Lisa'nın sesi ile kollarım arasında olan başını tutup tüm dikkatimi ona yönlendirdim.
-Lisa. (Jungkook)
-Çocuklar...sanırım ilk taş nerede biliyorum. (Lisa)
-Nasıl yani? Ne oldu? Nasıl öğrendin? (Jungkook)
-Onu sonra konuşuruz Jungkook şimdi taşı almamız gerekiyor. (Lisa)
Diyerek kucağımdan kalkmıştı. Kalktığı gibi gerilediği için kolundan tutup birlikte yürümeye başladık. Benden bir şeyler mi gizliyordu? Neden anlatmamıştı ne gördüğünü?

Kolumdan çıkıp sarı kaydırağın altına eğilerek baktığın da elleri ile yerdeki kumu eşelemeye başladı.
-Kumun içinde mi? (Rose)
-Bilmiyorum. Ama bu kaydırağın etrafında bir yerlerde olmalı. (Lisa)
Onları bir kenara iterek sarı kaydırağın ucunda sürekli olarak oynayan parçasını çektim. Parçayı çekmemle bir kutunun düşmesi bir olmuştu.
-Sen nasıl...nasıl? (Lisa)
-Lalisa bu parça yüzünden çocuklara bir şey olmaması için  çok dikkat ederdi. Bilmiyorum o zamanlar hiç bakmamıştım. Belki bir umut olarak baktım ve sanırım yanılmadım. (Jungkook)
Kutuyu Hoseok aldığında açmaya çalıştı fakat bu hareketi başarısızlık ile sonuçlanmıştı. Elinden kutuyu aldığım da bende açmayı denedim fakat olmuyordu. Sanki hiç açılmayacak gibi mühürlenmişti. Lisa kutuyu alıp açmayı denerken oda başarısız olmuştu.
-Neden açılmıyor? (Jin)
-Bir şey de de işimiz rast gitse ne olur? (Taehyung)
-Jungkook. (Lisa)
-Efendim? (Jungkook)
-Baş parmağını şuraya bastırabilir misin? (Lisa)
Ne dediğini anlamasam da dediğini yaparak gösterdiği boşluğa baş parmağımı bastırdım. Ardından yan tarafında ki boşluğa kendi baş parmağını bastırması ile kutunun kapağı kendiliğinden açılmıştı. Şaşkın gözler ile bir kutuya bir Lisa'ya bakarken o daha rahat gözüküyordu.
-Pess...daha ne kadar şaşırmam gerekiyor anlamıyorum. (Hoseok)
-Lisa nasıl bildin? (Rose)
-Sarı kaydırak...Jungkook ve kutu. Bu üçü arasında ki tek ilişki sanırım buydu sadece tahmin ettim. (Lisa)
-Bunlar neydi? Anahtar kelime mi? (Jisoo)
-Evet. Yoona yardım etti. (Lisa)
-Pis velet bana neden görünmedi? (Jungkook)
-Ben bayıldığım da geldi ardından hemen gitti Jungkook. (Lisa)
-Her neyse. (Jungkook)
Kutuyu yavaşça yere koyarak kapağını iyice açtığım da içinde mavi bir şekilde parıldayan taşı görmüştüm. Ay şeklin de masmavi parıldayan bu taşı elime aldığım da gerçekten çok güzel görünüyordu.
-Omo...bu çok güzel. (Hoseok)
-Diğer taşlar için ipucunu nerede bulacağız? (Jungkook)
-Sanırım kutunun içinde yazıyor. (Lisa)
Diyerek elimden kutuyu aldığında içinden  bir kağıt parçası çıkardı.
-Ve yine yanılmıyorsun. (Namjoon)
-Sanırım. (Lisa)
-Ee ne yazıyor? (Jennie)
Lisa elindeki kağıdı açıp okuduğunda yine anlamsız kelime oyunlarından oluşan bir ipucu ile karşı karşıyaydık...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin