~50~

1.2K 104 112
                                    

Jungkook lafını bitirince herkes susmuştu. Lalisa...iplere çok güzel anlamlar yüklemiş ve ardında öylece bırakıp gitmişti. Jungkook hala dün gibi Lalisa'nın sözlerini hatırlıyordu.
-Lalisa...o ne güzel özetlemiş. (Rose)
-Çok masum ve iyi bir kıza benziyor. (Jennie)
-Öyleydi...o gerçekten çok saf ve masumdu. (Jungkook)
-Jungkook. (Jisoo)
-Efendim? (Jungkook)
-Siz sevgili miydiniz? (Jisoo)
-Hayır değildik. Çok yakın iki arkadaş olmamıza rağmen ben onu seviyordum. Duygularıma hakim olamamış ondan hoşlanmaya başlamıştım. Bu sevgim ona gittikçe artmıştı. O benim...o benim ilk aşkımdı. (Jungkook)
-İlk aşk...seni en çok yaralayan da bu sanırım. (Hoseok)
-Lalisa beni baştan aşağı yaraladı. Düzenimi alt üst edip bıraktı. Onu hala çok seviyorum ve buna engel olamıyorum. (Jungkook)
-Siz biliyor muydunuz? (Rose)
-Biliyorduk. Fakat bu işi o ikisinin arasında bırakmıştık. (Jimin)
-Tek ben ve Lalisa arasında olsun istiyordum. Başkası el atmadan ikimizin arasında gerçekleşsin her şey istiyordum. (Jungkook)
-Lalisa biliyor muydu? (Jennie)
-Bilmiyordu. Ona...ona söyleyecektim. Daha zaman var sanıyordum. LANET OLSUN NEDEN BEKLEDİM Kİ! (Jungkook)
-Hey hey sakin ol. (Namjoon)
-Beklememeli ona duygularımı itiraf etmeliydim. Şimdi etsemde o bunları bilmeyecek...bilemeyecek. (Jungkook)
-Jungkook. Lalisa eminim ki içinde bir yerlerde bunu zaten biliyordu. Kendini yıpratma daha fazla. (Lisa)
-Biliyor muydu acaba? (Jungkook)
-Eğer bilmiyorsa cidden kördür Jungkook. (Jimin)
-Lalisa'yı tanıyorsam kesin biliyordu hatta oda seni seviyordu Jungkook. (Taehyung)
-Çünkü birbirinize olan davranışlarınız herkese davrandığınızdan çok daha farklıydı. Aranızda adını henüz koymadığınız çok güzel bir çekim vardı. (Jimin)
-Ah...bilmiyorum. Keşkeler için çok geç kaldım. Ben Lalisa için çok geç kaldım. (Jungkook)

Gözlerinden akan iki damla yaş yerle buluştu. Elimi yüzüne götürmek istesem de buna cesaret edemedim. Ellerim yerde durmuş gözlerimle ona bakıyordum. Sessizdi...ortamda sadece alınan nefes sesleri dışında ses dahi yoktu. Onu anlayabilir miydim? Bilmiyordum. Çok zor bir şey yaşıyordu ve bununla gerçekten çok güçlü bir şekilde mücadele ediyordu. Kafasını yerden kaldırmıyor öylece duruyordu. Bir anlık gelen cesaret ile elimi yüzüne götürerek avuçlarım arasına aldım o güzel yüzünü. Anlamsız bakışlar ile bana bakarken herkesin aynı şekilde bana baktığını anlamam uzun sürmemişti. Baş parmağım ile gözünde duran yaşı silerek konuşmaya başladım.

-Lalisa...inan ki Lalisa seninle en güzel vakitlerini geçirmiştir. Şimdi böyle yapmanı o ister miydi sence? Böyle depresyon dolu yaşamanı veya herkesten soyutlanıp kendini kendi karanlığına hapsetmeni o ister miydi Jungkook? (Lisa)
Masum bir ifade ile başını yavaşça 'hayır' anlamında sağ sola salladığında sözlerime devam ettim.
-İşte bu yüzden güçlü kalacak ve hayatına devam edeceksin. Lalisa için karanlığından kendini çıkarıp hayata dönecek ve güçlü olacaksın. Emin ol Lalisa bunu çok isterdi. Anlaştık mı Jungo? (Lisa) diyerek güldüğüm de oda gülerek 'anlaştık' diyebilmişti.
-Jungo da ne? (Namjoon)
-Aramızda diyelim. (Lisa)
-Vayy dışlanıyoruz demek. (Hoseok)
-Herkes anlamaz Hobi. (Jungkook)
-OMO! JUNGKOOK SEN BANA HİÇ HOBI DEMEZSİN IYI MİSİN KOÇUM?! (Hoseok)
-İyiyim Hyung iyiyim. (Jungkook)
Ortamı gülüşüme sesleri esir aldığında ufak fısıltılar duymaya başlamıştım.

Elimdeki küreyi aktif hale getirerek önümde konuşan onlarca ruha karşı gözlerimi diktim.
-Demek daha önce de başımda sürekli fısıldayıp delirmemi sağlayan sizdiniz. (Lisa)
-Ah üzgünüm Lisa ama bizi görmene hemen izin veremezdik.
-Biliyorum biliyorum. Fakat daha fazla fısıltı yapmak yerine teker teker benimle konuşursanız daha iyi anlaşabiliriz. (Lisa)
-Ben hala kaçıp kendi canını kurtarmanı istiyorum.
-Burada daha ne kadar yaşamak istiyorsun aptal.
-Bana aptal demeyi kes.
-Tam bir aptalsın.
-Bencil olmayı bırakın. Sizin yüzünüzden kızın niye hayatı mahvolsun.
-Hayatı zaten bu evle karşılaştığından beri mahvoldu.
-Hadi ordan mahvolmuş muş muş.
-HEY TEKER TEKER DEDİM!(Lisa)
-Ve artık bana ne yapmam gerektiğini söyleyip durmayı kesin. Ben kararımı verdim bu lanete bir son vermeye çalışacağım. (Lisa)
-Ama Li-
-Aması falan yok duydunuz beni. Aranızda tartışmayı kesip bana yardım edin bundan sonra. (Lisa)
-Lisa sen gerçekten çok cesur bir kızsın.
-Karşılaştığım en iyi insansın.
-Teşekkür ederim ama bana iltifat etmenize gerek yok. Sizi buradan kurtarıp laneti bitirmek istiyorum. Benimle var mısınız? (Lisa)
-Varız.
-Olmayan yok zaten.
-BUDA SORU MU TABİ Kİ!
-O zaman bir daha sizinle konuşacağız bekleyin beni. (Lisa)
Diyerek küreyi kapattım.

Rose ilginç bir bakış ile bana bakarken diğerlerinin de bana aynı şekilde baktığını gördüm.
-Bakmayın bana öyle. (Lisa)
-Kızım sanki her gün yaptığın bir şeymiş gibi ne rahat konuşuyorsun onlarla. (Hoseok)
-Alışmam lazım yapacak bir şey yok. (Lisa)
-Şimdi plan ne? (Yoongi)
Konuşmadan yanımda bulduğun kağıt ve kalemi alarak yazmaya başladım. Min Ji burada bizi dinliyor olabilirdi.

"Planı burada konuşamayız. O Min Ji denen pislik bizi dinliyor olabilir."

Kalemi geri bırakıp başımla onayladığımda hepsi beni aynı şekilde onaylamıştı.
-Bugünlük eve gidiyoruz o zaman. (Jennie)
-Aynen öyle. (Lisa)
-Siz gidin...benim gitmem gereken bir yer var. (Jungkook)
-Nereye gideceksin? (Jin)
Elindeki anahtarı gösterip konuşmaya başladı.
-Eski anılarıma dönüp bakmak istiyorum. (Jungkook)
-Jungkook bende geleyim ister misin? (Lisa)
-Hayır gerek yok aslında...ya da gel aptalca bir şey yapmamı engellemen lazım. (Jungkook)
-O zaman siz gidin biz Jungkook ile sonradan geliriz. (Lisa)
-Ama-
-Siz gidin gerçekten bir şey olmaz bize. (Lisa)
-İki saate gelmezseniz gelir kafanızı yere çarparım. (Yoongi)
Hepsini yolladıktan sonra Jungkook ile yalnız kalmıştık. Evin arkasına doğru ilerlerken ikimizden de ses çıkmamıştı. Tam evin arkasına geldiğimiz de ben kapı ararken Jungkook yerde bir kapağı kaldırmaya başladı. Kapak kaldığından içeriye ilerleyen merdivenler çıktı gün yüzüne. Yavaşça merdivenleri indiğimiz de bir kapı belirdi. Jungkook elindeki anahtar ile kapıyı açarken kolundan tuttum.
-Hazır mısın? (Lisa)
Konuşmadan kafasını aşağı yukarı salladığında kapıyı açmıştı. İçeri girdiğimiz de gözüme duvarlar da asılı olan tablolar takılmıştı. Bir sürü tablo yanında bir sürü resim de yer alıyordu. Köşede duran piyano ve gitar odaya renk katıyordu.

Jungkook odanın içinde ilerleyip piyanonun başına oturdu. Parmaklarını tuşların üzerinde gezdirip duvardaki tablolara gözlerini dikti.
-Hepsini ikiniz mi çizdiniz? (Lisa)
-Hepsini...birlikte çizmiştik. Bu piyano da birlikte şarkılar çalıp söylerdik. Bazen ben gitar çalar şarkı söylerken o şu koltukta uyuklardı. Gördüğümüz, hayal ettiğimiz ve istediğimiz her şeyin resmini çizerdik. Buraya...onsuz kimseyle gelmemiştim. Özlemişim... (Jungkook)
Dolu gözleri ile resimleri incelerken ellerimi sırtına götürerek pat patladım.
-Onu bulmana yardım etmek istiyorum Jungkook. (Lisa)
-Bulabilirsem...onu bulabilirsem bir daha asla bırakmayacağım. (Jungkook)
Kalbime giren ağrılara rağmen konuşmaya devam ettim.
-Hiç fotoğrafınız var mı? (Lisa)
-Var ama günlüğü- Bir dakika günlük nerede? (Jungkook)
-Bende. O gün...ağladığın gece ağacın dibinde duruyordu bende aldım ama içini hiç açmadım Jungkook merak etme. (Lisa)
-O günlük benim için her şey Lisa. Lalisa hakkında her şey o günlükte...birlikte çekildiğimiz fotoğraflar da dahil...(Jungkook)
...

Bu bölümde Jungkook'un çektiği acılara değinmek istedim. Gerçekten Lalisa'yı hala daha çok seviyor ve özlüyor...

Lalisa yakında çıkar mı? :)

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin