~29~

1.1K 105 43
                                    

Evin bu soğuk enerjisi git gide ürkütüyordu. Herkes bir köşeye dağılmış ne aradığımızı bilmeden evi incelemeye başlamıştık. Ben tablolara bakarken ufak bir resim dikkatimi çekti. Burada bir aile vardı. Siyah beyaz olan bu fotoğraf yüz yıllık olabilirdi. Uzun siyah elbise giymiş kız ve yanlarında duran iki küçük kardeşi. Anne babası arkalarında duran insanlar olmalıydı. Siyah elbise giyen kızın ürkütücü bir siması vardı. Tabloya geri döndüm. Baktığım tablo bu evin resmiydi. Gerçekten çok iyi çizilip boyanmış bir tabloydu. Yan tarafta akan gölün üzerinde 3 küçük ördek yavrusu çizilmişti. Çiçekler kelebekler ve yeşillikler evi çok güzel bir halde gösteriyordu. Şimdi ise bu halinden hiç eser yoktu. İyice baktım. Yaklaştım ve tekrar baktım. Garip olan bir şey vardı. Çözemediğim ama gariplik hissettiğim tabloya dikkatlice baktım. Bir çıkıntı vardı köşesinde. Elim çıkıntı üzerine gidip geldi bir süre. En sonunda karar verip tablonun arkasına baktım. Köşesinde sıkıştırılmış bir kağıt vardı. Hızla alıp olduğum yerde kağıdı açmaya çalıştım. Okuduğum şey karşısında donakaldım. Beni böyle takip eden kimdi?
-Çocuklar!(Lisa)
Sesime karşılık hepsi yanıma geldi ve elimde ki kağıdı gösterdim. Büyük harfler ile şöyle yazıyordu.

'ARKADAŞLARINLA SON KEZ GÖRÜŞ LİSA MANOBAN :)'

Rose büyük çığlık attıktan sonra elleri ile ağzını kapattı. Biliyordum. Onları da böyle bir tehlikeye attığımın farkındaydım.
-Lisa. (Taehyung)
-Hı? (Lisa)
-Kendini suçlama. Sonuçta biz senin yanında olmayı seçtik ve sonuna kadar da devam edeceğiz. (Taehyung)
-Ama-
-Aması falan yok. Taehyung'u duydun itiraz dinlemiyoruz. (Jennie)
Gözümden akıp giden iki üç damlaya engel olamayacak kadar yorgundum. Hem bedenen hem ruhen yorgundum.
-Üst katta bir kapı gördüğünü söylemiştin değil mi? (Rose)
-E-evet. (Lisa)
-Üst katta bir kapı mı gördün? (Jin)
-Evet. Her gelmeme değişiyor. Bir bakıyorum orda bir bakıyorum yok olmuş.(Lisa)
Taehyung, Jimin ve Jin büyük sessizliğe gömüldüler. Nefes alma sesleri ortada dolaştı durdu.
-Yüzünüz niye soldu böyle? (Lisa)
-H-hiç. (Taehyung)
-O da...
Dedi ve sustu Jimin. Belli ki bir anısını hatırlamıştı.
-O da ne? (Lisa)
-O da...yani Lalisa da görürdü. (Jimin)
-Nasıl yani? (Lisa)
-Lalisa da orada kapı olduğunu söylerdi. Ama biz hiç görmedik. (Jimin)
-O gece Jungkook onunla gitmişti. Ama anıları kesik kesik hatırladığı için kapıyı görüp görmediğini hatırlamıyor. (Taehyung)
-Acaba...acaba Lalisa o kapının içinde mahsur mu kaldı?(Lisa)
Üçünün de gözleri sanki yuvalarından fırlayacakmış gibi bakıp bana döndüler.
-Lisa...Lisa bu mümkün olabilir mi? (Jimin)
-Hiçbir fikrim yok. (Lisa)
-Senin ben aklını seveyim. Daha önce hiç aklımıza gelmedi. (Taehyung)
-E hadi yukarı çıkalım o zaman. (Lisa)
Diyerek önden yürümeye başladım. Yüzlerinde ki mutluluk her şeye bedeldi. Kapıyı görme umudu ile yukarı koşar adımlarla çıktığım zaman ağzım bir karış açık kaldı. Koşarak kapının olduğu yere gittim. Yoktu. Ellerimle duvarı gezdim, aradım ama yoktu. Yine olduğu gibi yok olmuştu. Dizlerimin üzerine oturdum ve duvara bakmaya başladım.
-Lisa noldu? (Jimin)
-Duvar...duvar bomboş. Ne bir kapı ne bir görüntü hiçbir şey yok. (Lisa)
Jimin'in asılan suratını görür görmez sözlerime devam ettim.
-Ama...ama dur hemen ümidini kaybetme. Dediğim gibi bir oluyor bir yok oluyor kapı. Yarın bir daha şansımızı deneriz. (Lisa)
Duvara geri döndüm. Boş duvar ne kadar da anlamsız bakıyordu bize. Boşta değildi gerçi. Çiçek desenli koyu lacivert bordo karışımı değişik bir deseni vardı. Tek bir lamba tüm koridora ışık saçıyordu ama yeterli miydi orası biraz tartışılır bir konuydu. Merdivenlerin eski oluşu gıcırdayan seslerinden belirgin bir şekilde belli oluyordu. Herkes susmuştu. Kimse konuşmuyor olduğu yerde sadece duruyordu. Uzun aradan sonra Jennie bu ölüm sessizliğini bozan katil olmuştu.
-Hey çocuklar! (Jennie)
Lavabo tarafında duran Jennie'nin oraya ne ara gittiğini düşünürken yanına doğru ilerlemeye başladık.
-Ne oldu Jennie? (Namjoon)
-Bu...bunu görmeniz lazım sa...sanırım. (Jennie)
Konuşurken titreyen sesi kendini belli ediyordu. Eliye işaret ettiği aynaya bakışlarımızı yöneltirken buz kesilmiştim. Ayna da kocaman harflerle 'HELLO MY FRİENDS :)' yazıyordu. Neyle yazılmıştı? Kırmızı bir rengi vardı. İyice yaklaşarak aynanın tam önünde durdum. Aynada yansıyan görüntümün üzerinde duran yazıya baktım. Yaklaşıp neyle yazıldığına baktığımda dudaklarım arasından koca bir çığlık çıkıverdi.
-Ne oldu!? (Hoseok)
-Bu...bu...bu kan. (Lisa)
Buz kesilen yüzler karşısında dünya durmuştu. Kimisine on saniye kimisine yüz yıllar sürecek bir zaman donmasıydı bu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Herkes buradaydı peki bu kimin kanıydı? Aklıma gelen isim ile düşüncelerim buz kesti.
-Jungkook...(Lisa) diye mırıldandım. Jimin duymuş olacak ki gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
-JUNGKOOK! (Jimin) diye bağırarak yerinden sıçrayan Jimin ilk olarak merdivenlere yönelmişti. Herkes aşağı doğru koştuğun da ben koşmadım. Bir güç benim inmemi istemiyor gibiydi. Gitmemi engelleyip burda kalmam için uğraşıyordu. Durdum. Olduğum yerde sadece aynaya bakmaya başladım. Telefonumu çıkararak kamerasını açtım. Arka kamera ile koridorun fotoğrafını çektiğim de o küçük kız karşımda dikiliyordu.
-Sen mi yaptın bunu? (Lisa)
-Neyi? (Yoona)
Geri çekilip aynadaki yazıyı gösterdim. Dehşete düşmüş yüz ifadesi ile başını iki yana sallayarak yanıtladı beni.
-O zaman kim? Benimle uğraşan kim? (Lisa)
-Bu uzun hikaye Lisa. Bu yazıyı yazdığına göre o burada. Gidin derhal bu evi terk edin. (Yoona)
-Nasıl yani? (Lisa) dedikten sonra küçük kız bir anda yok oldu. Ne demek istemişti? Bir türlü kızın dediklerini anlamıyordum. Şifre gibi konuşuyordu. Bu lanetin başı kimdi ve ondan neden bu kadar korkuyordu? Aynaya dönüp bakmaya başladım. Kapıya doğru döndüğüm de yerde duran fare leşi midemi dışarı çıkarmamak için zorlamıştı. Kapıya yöneldim tam çıkacakken kapı üzerime doğru kapandı. Kapı kolunu zorladım ama nafileydi. Çığlıklarım arasında çocuklardan yardım için bağırmaya başladım. Çıkmıyordu, sesim sanki bana ait değil gibiydi. Bitkin düşmüştüm. Gözlerim, başım ve her yerim ağrılar içerisindeydi. Fısıltılar. Geri gelen o lanet Fısıltılar bedenimi tekrar ele geçirmişti. Bir köşeye sinip kafamı iki elimin arasına alarak deli gibi ağlamaya, bağırmaya başladım. Çıkış yolum yoktu. Tam olarak kapana kısılmış bir vaziyetteydim.

JENNİE'NİN AĞZINDAN

Jimin'in bağırışı ile hepimiz aşağıya doğru koşmuştuk. Bu kan... Bu kan Jungkook'a ait olabilir miydi? Onun kanı olabilir miydi? Ölmüş olabilir miydi? Düşüncesi bile kötü yapan bu iğrenç düşünceyi aklımdan çıkararak çocukların yanına koştum. Jimin kapıyı açtığı gibi Jungkook deli gibi içeriye doğru atıldı.
-JUNGKOOK! (Jimin)
Jimin mutlu bir halde Jungkook'a sarılıp uzun bir süre öyle kaldı.
-Bizi çok korkuttun olum nerdesin sen? (Taehyung)
-Bir saniye durun sonra kucaklaşır ağlarız. Lisa nerede? (Jungkook)
-Nasıl nerede burada ya iş-
Sözlerimi yarıda bırakan şey Lisa'nın burada olmadığını farkedişimdi. Dehşetle gözleri açılan Jungkook yukarı doğru koşmaya başladı. Hepimiz yukarı çıktığımız da Jungkook'a neler olduğunu sordum.
-Lisa. Lisa neredeydi tam olarak? (Jungkook)
Delirmiş gibiydi. Endişeye kapılmış hali ayrı bir endişeli gözüküyordu.
-Lavabodaydı en son. (Yoongi)
-LAVABO MU!? (Jungkook)
Bağırışına karşılık Jin Jungkook'u kolundan tutmuş ve sözlerine başlamıştı.
-Olum ne olduğunu düzgün anlat ne oluyor? (Jin)
-Buraya nasıl girdiğimi gördünüz. Uyarı mesajı aldım tekrardan. Dehşete  düşmüş gibi yanınıza koştum. Hepinizi aşağıda görünce Lisa da orada sandım. Sonra farkettim ki yok. Ve şuan... (Jungkook)
Sustu. Gözleri deli gibi ne yapacağını arıyordu.
-Ve şuan ne? (Jennie)
-Ve şuan tehlikede. (Jungkook)
-Ne tehlikesi ne diyorsun? (Yoongi)
Jungkook artık kimseye laf demiyordu direkt olarak lavaboya doğru koşmaya başlamıştı. Ne demek tehlikedeydi? Daha az önce yanımızdaydı. Büyük bir korku içinde lavaboya doğru koştum. Jungkook kapı koluna yapışıp açmaya çalıştı. Başaramadı. Jungkook'u iterek ben açmayı denedim. Olmuyordu. Kapı sanki tutkalla yapışmış bir şekilde açmamızı zorlaştırıyordu. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Zorladım. Daha çok zorladım kapıyı tekmelemeye başladım. Ne Lisa dan ses geliyordu ne de kapının açılmasını sağlayacak en ufak bir hareket vardı...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin