~70~

1.3K 108 109
                                    

Çaresizlik...ne yapacağını bilememezlik...sanırım tam olarak içinde bulunduğum durum buydu. Nerede bulacağımı bilmediğim bir taş ve onu bulmama bağlı olan hayatlar...Tanrının soktuğu en zor sınavda bulmuştum kendimi. Gözlerimle etrafı taradım. Olabilecek en ufak bir ipucu dahi umut olabilirdi bize. Jennie'nin Taehyung'un kucağında gittikçe rengi solmaya başlıyordu.
-Jennie...(Lisa)
Diye mırıldandım kısık çıkan sesimle. Ardından Rose ye kaydı bakışlarım. Elleri ile karnını tutmuş acı içinde kıvranıyordu. Jimin ona ulaşmaya çalışsa da onun da ondan yana kalır bir farkı yoktu. İki beden yerde birbirine kavuşmak için çabalasa da acı içinde kıvranıyorlardı.
-Rose... (Lisa)
Ardından Jisoo ya kaydı bakışlarım. Kafasını elleri arasına almış yerde bir ileri bir geri gidiyordu. Yüzünden akan terler çektiği acıları gün yüzüne çıkarıyordu.
-Jisoo... (Lisa)
Diye kısık sesle mırıldanmıştım tekrardan. Jungkook elleri ile yüzümü kavrasa bile ona bakmıyordum. Kızların hepsi yerde acı içinde kıvranırken olduğum yerde donup kalmıştım.
-Lisa bana bak. Lisa. Lisa! (Jungkook)
Bağırması ile gözlerimi ona çevirdiğim de tekrar konuşmaya başlamıştı.
-O taşı bulup bu lanet yerden gideceğiz anladın mı beni? (Jungkook)
-Jennie...Rose...Jisoo...onlar-
-Lisa kendine gel! Şoka girme zamanı değil. Yalvarırım kendine gel. (Jungkook)
Beni kollarımdan tutup sarstığı sırada kafam yeni yerine geliyordu.
Karşımda gördüğüm Jennie ile etrafa baktım. Kimse acı içinde kıvranmıyordu.
-Lisa iyi misin? (Jennie)
-Siz...sen...nasıl yani? (Lisa)
Ardından duyduğum kahkaha sesi ile neler olduğunu anlamıştım.

"Ah Lisa bazen çok saf olabiliyorsun. Az sonra olacakları gösterdim sana nasıl beğendin mi?"

-Canın cehenneme. (Lisa)

"Tch tch tch. Arkadaşlarının ölümünü görmek canını yakacak. Bende bundan zevk alacağım."

-PSİKOPAT ŞEREFSİZ! (Jungkook)

"Jungkook sende Lalisaya benziyorsun bak kalbim kırılıyor."

-Kalbin var mı ki senin? (Jungkook)
Ses gelmemiş ortama ölümcül bir sessizlik hakim olmuştu.

"Zaman doldu. Oyun bitti. Kaybeden sizsiniz."

-Ne deme- JENNİE! (Lisa)
Jennie'nin yere yığılması ile çığlığı basmıştım.
-Bunu sizde görüyor musunuz? G-gerçek mi? (Lisa)

"Oyun bitti Lalisa. Şuandan itibaren gördüğün her şey gerçek. Arkadaşlarının ölümüne şahit olacaksın."

-HAYIR! ONLARDAN UZAK DUR! (Lisa)
-Li...Lisa...sor...sorun deği- ah...taş...onu bul. (Jennie)
Eli ile karnını tutup yerde kıvranan Jennie ye takıldı gözlerim. Acı ile kıvranırken ben bir şey yapamıyordum. Jennie koca bir çığlık attıktan sonra Taehyung onun yüzünü avuçları içine almış konuşmaya çalışıyordu. Ardından Rose...dizleri üzerine düştüğünde yerde titriyordu.
-ROSE! (Jimin)
-JİSOO! (Jin)
Jin in sesi ile Jisooya yöneldi bakışlarım. Jin'in omuzunu tutmuş acısından dolayı gözlerini yummuştu.
-Hey! LİSA! Böyle izlemeye devam edemeyiz. (Jungkook)
Tek odaklandığım nokta kızlarken dediklerini duymuyordum.
-Jennie...Rose...Jisoo...Jen-
-LİSA! (Jungkook)
Omuzlarımdan sarsması ile kendime geldiğim de bu sefer gerçek olduğunu anlamıştım. Karşımda hala can çekişirlerken Yoongi'nin yere yığılması ile yanına koştum.
-YOONGİ! (Lisa)
-Sorun değil...sorun değil. (Yoongi)
Konuştuktan sonra öksürdüğünde kan kusması ile tekrar bağırdım.
-KAN! BU...BU KAN! (Lisa)
-Lis...Lisa...sorun...değil...anlıyo...anlıyor musun? Git...o...ta...taşı...bul.(Yoongi)
-Ama sen-
-İ-iyiyim...git.(Yoongi)
Akan gözyaşlarımı aldırmadan Jungkook'un yanına koştum.
-Lisa onlara bir şey olmayacak inan bana. (Jungkook)
Ardından kolumdan tutup evden çıkarmıştı. Kapıdan çıktığımız da Taehyung'un acı dolu çığlığı kulaklarıma dolmuştu.
-Taehyung...(Lisa)
-Lisa. Sadece bana odaklan anladın mı beni? Sadece bana odaklan.(Jungkook)
Kafamı aşağı yukarı salladığım da karşımdaki bedeni takip etmeye başladım.
-Nereye gidiyoruz? (Jungkook)
-Bilmiyorum fakat seninle eskiden gittiğimiz gizli yere bakalım. (Jungkook)
Onayladığımda çoktan dediğimiz yere gelmiştik. İçeri girdiğimiz de aklıma dolan anılarım ile dengem bir anlığına bozulmuştu. Elimle duvardan destek aldığım sırada birlikte geçirdiğimiz onca zaman bir film şeridi gibi geçmişti gözlerimin önünden. Ve bir resim takılı kalmıştı. Birlikte çizdiğimiz mor yıldız resmi...
-Jungkook...sanırım nerede olduğunu biliyorum. (Lisa)
-Nasıl yani? (Jungkook)
-Hatırlıyor musun? Birlikte çizdiğimiz mor yıldızlı resmi? (Lisa)
-Mor yıldızlı resim...hatırlıyorum fakat Lisa ne işimize yarayacak? (Jungkook)
Adımlarımı çekmeceye yöneltirken Jungkook beni izlemekle yetinmişti. Açtığım hiçbir çekmece de bulamazken dolabın arkası dikkatimi çekmişti. Hızla dolabın yanına giderek arkasına baktığımda sıkışmış bir kağıt parçası gördüm. Kağıdı elime aldığım da kağıdı inceledim.
-Ağaç...(Jungkook)
Diye mırıldanan Jungkook'a baktığımda ne dediğini anlamamıştım.
-Ne? (Lisa)
-Sana da tanıdık gelmiyor mu burası? (Jungkook)
-Seninle sürekli gittiğimiz ağacın dibine benzi- BURASI ORASI! (Lisa)
-Mor yıldızların hakim olduğu bir gece de oraya gitmek istediğimiz için çizmiştik resmi...morun aşkı temsil ettiğini hayal etmiştik.(Jungkook)
Hatırlıyordum...Bu resmi çizerken hangi duygular içinde olduğumuzu ve bu resime anlam yüklerken kalbimin nasıl deli gibi attığını hatırlıyordum.
-O zaman gidelim Jungkook hadi. (Lisa)
Diyerek çoktan kapıdan çıkmıştım. Koşarak ağacın dibine geldiğim de Jungkookta yanıma gelmişti.
Ardından ağacın dibine doğru giderek bakınmaya başlamıştı. Bende yanına gittiğim de bir şey bulamadan öylece birbirimize bakmıştık.
-Onlar...(Lisa)
-Onlara bir şey olmayacak Lisa anladın mı beni? Onları ve seni korumak için her şeyi yaparım...Her şeyi. (Jungkook)
Kollarımla beline sarıldığım da şaşırdığını hissedebiliyordum. Ve buda hoşuma gitmişti doğrusu. Kısa süren şaşkınlığı gittikten sonra belime dolanan eller ile konuşmaya başladım.
-Yanlış düşüncelere kapılma sadece teşekkür etmek istedim arkadaşım. (Lisa)
-Keşke her zaman teşekkür etsen. (Jungkook)
Ondan ayrılıp omuzuna hafifçe vurduğum da gülmüştü. Bende gülümsediğimde kafamı tekrar ağaca çevirmiştim.
-Jungkook...Ağacın şurası garip değil mi? (Lisa)
Yanıma gelerek elimle gösterdiğim noktaya baktığında bir hareketlenme görmemiz bir olmuştu. Ağzımdan ufak bir çığlık çıkması ile karşımda Yugyeom'u görünce şaşırmıştım.
-Yugyeom? (Lisa)
Jungkook'un bana anlamsız bakışlarını gördüğüm de konuşmaya devam etmiştim.
-Diğer boyuttayken bana yardımı dokunanlardan biri. Sen nasıl çıktın oradan? (Lisa)
-Lisa ben istediğim zaman kendimi gösterebiliyordum unuttun mu? (Yugyeom)
-Ah doğru unutmuşum. Kendini gösteremeyen sadece bendim. (Lisa)
-Çok fazla zamanınız kalmadı al bunu. (Yugyeom)
Elindeki kutuyu uzattığın da ne olduğunu anlamamıştım. Kutuyu alarak baktığımda Yugyeom konuşmaya başlamıştı.
-Mor taş bunun içinde. Her şeyi bitir artık Lisa her şeyi.(Yugyeom)
Dediği şeyle gözlerim açılırken parmağımı boşluğa yerleştirdim. Jungkook da parmağını yerleştirdiği zaman kutu büyük bir gürültü ile açılmıştı. Etrafa yayılan mor ışık ile artık sona yaklaştığımız belli oluyordu.
-Teşekkür ederim Yugyeom. (Lisa)
-Asıl ben teşekkür ederim. Seni tanımak güzeldi Lisa. Hayatında mutluluklar. (Yugyeom)
-Senide...senide tanımak güzeldi. Umarım huzura kavuşursun. (Lisa)
-Ve sen...çektiğiniz çok fazla acı var umarım bunları telafi edebilirsiniz. Onu üzme gerçekten üzülmeyi haketmiyor. (Yugyeom)
-Onu üzmek isteyeceğim en son şey. Umarım huzuru bulursun.(Jungkook)
Ardından gülümseyip yok olmuştu. Jungkook'a baktığım da bana bakan bakışlarına aldırmayarak eve koşmaya başladım.
-JUNGKOOK HADİ! (Lisa)
Evin önüne geldiğimiz de hızla içeri girip salona doğru koşmuştum. Hala daha can çekişen kızları görünce içimden bir şeyler kopmuş gibi hissetmiştim. Renkleri solmuş ölüden bir farkları kalmamıştı. Namjoon, Hoseok, Yoongi bir köşede yerde yatarken Jennie'nin kafası Taehyung'un göğsünde acıdan kıvranıyordu. Taehyung bir eli Jennie'nin elini tutarken kendi acısını umursamamaya çalışıyordu. Rose ile Jimin ise birbirinden uzakta can çekişirken Jimin elini ona doğru uzatmıştı. Her taraf kan doluyken odaklanmam çok zordu. Jisoo hem Jini tutuyor hemde kendisi dayanmaya çalışıyordu. Jin ise kendinden geçmiş gibiydi. Hepsi birbirinden kötü gözükürken Yoongi'nin sesini duydum.
-TÜM YAP- YAPABİLDİĞİN BU MU PİÇ KURUSU! (Yoongi)
Ardından gelen çığlığı ile yere yığılmıştı.
-YOONGİ! (Lisa)
-İ...iyiyim ben. Bit...bitir şu...işi. (Yoongi)

"Bak sen kimlerde gelmiş?"

-Oyun şimdi bitti Min Ji ve sen kaybettin. (Lisa)

"Güldürüyorsun beni Lisa."

-Son gülen iyi güler. İstediğin kadar gül yok edeceğim seni. (Lisa)

"Kim kimi yok ediyor göreceğiz ukala kız."

Dediğini anlamasam da karşımızda beliren kız ile gözlerim sonuna kadar açılmıştı.  Siyah uzun saçları kollarından aşağı sallanırken giydiği beyaz geceliği onu çok güzel gösteriyordu. Yüzü...çok güzeldi. Mavi gözleri ve kiraz rengi dudakları ile bakanları hayran bırakıyordu.
-Sen...sen-
-Ben Min Ji. Ne o çok şaşırdın. (Min Ji)
-Min Ji. Bence anlaşabiliriz. (Lisa)
-Nasıl olacakmış o? (Min Ji)
-Beni ve arkadaşlarımı rahat bırak ve artık bu laneti bitirip huzura kavuş. (Lisa)
-Aslında güzel fikir. (Min Ji)
Bir umutla ağzından çıkacak sözleri beklerken o konuşmaya devam etmişti.
-Fakat sen cidden çok komiksin. Ah Lalisa sizi seçerek en iyi kararı vermişim. Sizinle çok güzel eğlendim. Fakat şuan senin gitme sıran...elveda oyuncağım. (Min Ji)
Ardından elini bana doğru uzattığında Jungkook bağırarak önüme geçmişti.
-HAYIR! LİSA! (Jungkook)
Kollarımın arasına yığılan bedeni görmemle gözlerimden yaşlar akması bir olmuştu.
Yere çökmüş başını kollarım arasına almıştım. Ağzından ve burnundan gelen kanlar ile zoraki gülümsemişti. Bedeni...bedeni titremekten kaskatı kesilmişti.
-Jungkook...Jungkook. Dayan lütfen dayan. (Lisa)
Elleri ile yanağıma uzandığında aldığı zor nefesler içinde konuşmaya çalışmıştı.
-Sor...sorun...değil...sorun...değ...il...Lalim. (Jungkook)
Akan gözyaşlarımı parmağı ile silerken bir elimle elini tutup deli gibi ağlamaya başlamıştım. Tuttuğum elini öperken tekrar konuşmuştu.
-Beni affet...seni...çok...özle...özledim..arkadaşım.(Jungkook)
Son dediğine gülerken göz yaşlarım akmaya devam ediyordu.
Ardından gözleri yavaşça kapanmış bedeni titremeyi kesmişti.
-JUNGKOOK! YALVARIRIM AÇ GÖZLERİNİ! JUNGKOOK! (Lisa)
-HAYIR! AÇ ŞU LANET OLASI GÖZLERİNİ! (Lisa)
Hareketsiz yatan bedenini yavaşça yere bıraktığım da yerden destek alarak zoraki kalkmıştım.
-Sen...seni bitireceğim adi pislik. (Lisa)
-Hah! Tek sen kaldın Lisa. Oyun bitti. (Min Ji)
-Hayır tek o kalmadı Min Ji oyun daha bitmedi. (Yoona)
-Yoona? (Min Ji)
...

Selaam :)

Kendimi yeni yeni iyi hissetmeye başladım bu yüzden bölümler böyle geç geldi affedin.💜

Jungkook'a ne olacak? Mutlu sonla biter mi ki? :)

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin