~33~

1.1K 104 30
                                    

Gözlerimi açtığım da kafamın içinde apayrı bir ağrı dolaşıyordu. Ellerimle kafamı tutarak koltukta doğruldum. Üzerime örtülen örtüye baktığımda bir anlık duraksadım. Ben kaç saattir uyuyordum ki? Jungkook diğer koltukta telefonu ile uğraşıyordu.
-Jungkook? (Lisa)
-Hı?(Jungkook)
-Ben kaç saattir uyuyorum?(Lisa)
-Yaklaşık beş saattir.(Jungkook)
-Nee! Sen ciddi misin?(Lisa)
Kafasını bana döndürüp onaylarcasına aşağı yukarı sallamıştı.
-Niye uyandırmadın?(Lisa)
- Gerek duymadım.(Jungkook)
-Uyandır-
-Lisa. Başımda öten biri yokken daha iyiydi susup bir daha uyur musun?(Jungkook)
Aishh cidden. Bir kaşık suda boğmak istiyordum onu şuan.
-İçkilere ne oldu?(Lisa)
-İçtim.(Jungkook)
-Hepsini mi!?(Lisa)
-Lisa zaten altı şişe vardı. Senin yarım bıraktığın şişe şurada.(Jungkook)
-Altı şişe çok az tabi haklısın. Hayır anlamıyorum kendini öldürmek mi istiyorsun?(Lisa)
Susmuş sadece yeri izliyordu. Yüksek ihtimalle içinden susmam için sabır diliyordu. Kısa bir sessizliğin ardından koltuktan kalkarak bana doğru döndü.
-Belki de istiyorumdur bu seni ne kadar ilgilendirir?(Jungkook)
Omuz silkerek balkona doğru ilerledi. İçinde ne yaşadığını bilemezdim tabi ki ama böylesine sinir hareketler sergilemek zorunda değildi. Önemsiyor muydum onu? Neden boşverip başımdan atamıyordum ki? Sonuçta yakın olmasak bile arkadaşımdı ve ben arkadaşlarımı aşırı sahiplenen aptalın tekiydim.

Yarım şişe ile nasıl kafa bulup uyumuştum hala inanamıyordum. Saate baktığım da öğleden sonra üçe geliyordu. Kızlar ve Yoongi gelmiş geri kalanı ise henüz gelmemişti.
-Lisa?(Jennie)
-Hı?(Lisa)
-Jungkook nerede?(Lisa)
-Balkondaydı en so-
Lafımı bölen Jungkook'un sesi olmuştu.
-Burdayım. (Jungkook)
-Bu soğukta balkonda ne işin var olum?(Yoongi)
-Lisa'nın sesinin olmadığı tek yer orasıydı. (Jungkook)
Gözlerimi devirerek mırıntılar çıkardığım zaman kızlar gülmeye başlamıştı.
-Ne gülüyorsunuz? Sesimin gelmediği yer orasıymış demek. Susmamı isteseydin zaten susa-
-Sus demiştim zaten.(Jungkook)
Duraksayıp düşündükten sonra hatırlamıştım. Bir çok kez bana susmamı söylemiş ve ben susmamıştım. Bir kez daha göz devirip yanlarından ayrılarak odaya doğru yol aldım.
-Lisa nereye?(Rose)
-SESİMİN GELMEYECEĞİ YERE ODAMA!(Lisa)
Arkamdan duyduğum gülüşme seslerine karşılık kendimi daha fazla tutamayarak gülmeye başlamıştım.

Odaya geldiğim de dolabımın içindeki kutuya baktım. Hala oradaydı. Olayların başında kanımı donduran korkunç oyuncak bebek... Hala koyduğum kutunun içinde durmuş dolabımda yerini alıyordu. Bir şeye ne kadar uzun bakılırsa o denli uzun uzun baktım durdum. Bu bebeği hala daha neden evimde hatta odamın içinde tuttuğum hakkında bir fikrim yoktu. Küçük bir çocuk için tatlı bir oyuncaktı fakat o evin içinde hiçte öyle durmuyordu. Daha fazla uzatmadan bebeği kutunun içine geri koyarak yatağımın yanında duran çekmecenin yanına koydum. Üzerime salaş rahat bir şeyler giydikten sonra tekrar aşağı indim. Hoseok, Namjoon ve Jin gelmişti.

-Niye parça parça geliyorsunuz siz diğerleri nerede?(Lisa)
-Taehyung ve Jimin'in bir işi varmış gelirler az sonra.(Hoseok)
Başımı anladığımı belirtircesine aşağı yukarı sallamıştım. Gözlerimle etrafa baktığımda Jungkook yoktu.
-Jungkook nerede?(Lisa)
-Bir yere kadar gitti sorun yok. (Yoongi)
-Sen nereye gidiyorsun?(Jennie)
-Yürüyüşe çıkıp geleceğim uzun sürmez. (Lisa)
-Bende geliyim. (Jisoo)
-Tek yürümek istiyorum hemen dönerim sorun yok merak etmyein.(Lisa)
Zor da olsa kızları ikna edip evden çıkabilmiştim. Kulağıma taktığım kulaklıkta çalan şarkı ile kendimi düşünce havuzumun içine bırakmıştım. Son zamanda olanlar çok fazla gelmeye başlamıştı. Nerden baksam çözülmez bir labirent gibi en başa dönüp dönüp duruyordum. Korkularım. Kokularımın içinde hapsolmuş çıkış yolunu arıyordum. Bunun sonu nereye varacak daha sonrasında neler olacak bilmiyordum. Ya sonum Lalisa gibi olursa diye içim içimi yiyiyordu. Lalisa. Ona ne olmuş olabilirdi? Yaşıyor muydu yoksa ölmüş müydü? Tek bildiğim şey Lalisa'nın Jungkook için çok önemli biri olmasıydı. Bana olan sert yaklaşımı sanırım isimlerimizin benzerliği olmasıydı. Lalisa ve Lisa iki benzer isimdi. Bu benzerlik ona sürekli Lalisa'yı hatırlatıyor olmalıydı. Benim sonum da Lalisa gibi olursa ne olacaktı? Jennie ve Yoongi ne yapacaklardı? Rose ve Jisoo ne hale düşeceklerdi? Peki ya ailem.... Onlara ne diyeceklerdi ne yapacaklardı? Ben...Ben ne yapacaktım. Kızları ve ailemi görmeden nasıl yaşayacaktım? Gerçi yaşayacak mıydım onu bile bilmiyordum. Gerçekten çaresizliğin dibine düşmüştüm. Öyle dalmıştım ki çalan şarkının bittiğini bile farketmemiştim. Dakikalardır sessiz bir vaziyette yürüyüp sadece düşünmüştüm. Dolan gözlerimi elime düşen bir damla yaşım ile farketmiştim. Kafamı kaldırıp baktığımda önümde daha önce kafede gördüğüm amca vardı. Bana bakıyordu.
-Hey!(Lisa)
Seslenmem ile tekrar daha önce yaptığı gibi arkasını dönerek gitmeye başladı. Peşinden koşmaya başladım. Sadece bir oraya bir buraya koşup duruyordum. En son tüm enerjimi bitirdiğim sırada tam düşecekken birinin beni tutması ile dengemi geri kurmuştum.
-Lisa. Ne yapıyorsun böyle?(Taehyung)
-Ah Taehyung. Ben...Ben yine bir şey gördüm ona doğru koştum ama...ama başaramadım.(Lisa)
-Lisa şimdi bir sakin ol. Ne gördün?(Taehyung)
-Ben...ben bir yaşlı amca görüp duruyorum ama hiç bir zaman ona ulaşamıyorum.(Lisa)
-Yaşlı amca mı ?(Taehyung)
-E-evet.(Lisa)
-Yürü eve gitmemiz gerekiyor.(Taehyung)
-Neden?Neler oluyor?(Lisa)
-Eve gittiğimiz zaman konuşuruz hadi.(Taehyung)
Bir şey demeden onaylayarak peşinden yürümeye başladım. Arabaya bindiğimiz sırada aklıma gelen soruyu sormayı unuttuğumu farketmiştim.
-Jimin nerede?(Lisa)
-Jimin mi ?(Taehyung)
-Evet. Beraber değil miydiniz?(Lisa)
-Ah evet evet beraberdik. O önden gitti eve. (Taehyung)
-Sen niye gitmedin?(Lisa)
-Markete gidiyordum Lisa sence de çok soru sormuyor musun?(Taehyung)
-Sadece merak ettim neden kızıyorsun ki?(Lisa)
-Kızmadım ki .(Taehyung)
Gülümseyerek önüme döndüm. Sinirlenmiş gibiydi ya da ben fazla yorgun olduğum için her şeyi yanlış anlıyordum. Daha fazla üstelemeden kafamı cama yaslayarak gözlerimi yumdum. Ufak bir kestirme iyi gelebilirdi.

Gözlerimi açtığım da olmak isteyeceğim en son yerdeydim. O evin önünde. Kafamı kaldırıp Taehyung'a döndüm.
-Eve gittiğimizi sanıyordum. (Lisa)
-Zaten eve geldik. Ah sen başka anladın. Bizimkilerle burada buluşacağız. (Taehyung)
Başımla onaylayarak arabadan indim ama ters giden bir şeyler vardı. Jennie bana buraya geleceğimiz hakkında hiçbir şey söylememişti. Ayrıca Jimin önden gitti demişti fakat ortalıkta Jiminden eser yoktu. Evin içine girdikten sonra salonun ortasında yere açılmış boşluk dikkatimi çekti. Daha önce böyle bir şeyin olmadığına emindim. İlerleyerek salona doğru geçtim. Daha yakından baktığım da bunun bir geçit gibi bir yere açılan kapı olduğunu gördüm. Aşağıda başka bir oda var gibiydi. Sanki yer altına yapılan bir mahzen gibi. İçimde doğru olmayan şeylerin olduğuna dair hisler dolanıp duruyordu. Kafamı kaldırıp Taehyung'a bakacağım sırada arkamdan büyük bir güç beni aşağıya inen merdivenlere itmişti. Yuvarlandığım merdivenler yüzünden her yerim kas katı kesilmiş acıyla sızlıyordu. Bacaklarımın morardığına adım kadar emindim. Kapanan kapı yüzünden aşağıya vuran ışıkta yok olmuştu. Kalkacak halim olmadığı için olduğum yerde öylece donup kalmıştım. Gözlerimi zar zor açabilirken duyduğum tek bir şey vardı. Oldukça kalın ve korkunç bir sese sahipti bu her kimse. Son duyduğum sözler ile gözlerimden akan yaşlarla beraber görüntüm kararmıştı.
'Herkese böyle güvenmemelisin Lisa. Seni getiren kişinin gerçekten Taehyung olduğunu mu sanıyorsun?' Ve ardından gelen koca bir kahkaha sesi...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin