~17~

1.3K 109 14
                                    

Yataktan kalkıp dolabın önünde saf saf dikildim. Uzun bir dikilişten sonra ne giyeceğimi karar vermiş ve üzerimi değiştirmiştim.
Saçımı salık bırakıp makyaj için oturdum. Göz altlarımın şişliği hala geçmemiş 'Ben buradayım' diye haykırıyordu. Hafif sade ve göz altımı kapatacak bir makyajdan sonra sırt çantamı da alarak aşağı kızların yanına indim. Yine ilk ben inmiştim sanırım ortalıkta kimse yoktu. Koltuğa geçip kızları beklemeye başladım.
-Omo! Lisa iki gündür inanamıyorum!(Rose)
-Ha? (Lisa)
-Kızım iki gündür sen bizi bekliyorsun alışkın değiliz. (Jisoo)
-Ah hadi ama siz de ne uyuşuksunuz. (Lisa) diyerek güldüm.
-Hadi hadi oyalanmadan çıkın geç kalmayalım. (Jennie)
Herkes onayladıktan sonra hepimiz arabaya binmiştik. Kısa bir süre sonra okulun önüne geldiğimiz de Rose'nin çıktıkları ilk günden olacak ki üzerinde bir heyecan olduğu belli oluyordu.
-Kızlar onlarla kafeteryada buluşacağız. Proje için anlarsınız ya... (Rose)
-He. He. Proje için anlarız biz o işi diyerek bir göz kırptım. Bu hareketime karşılık koluma okkalı bir yumruk yemiştim.
-Ne yalan mı da bana vuruyorsun andaval. (Lisa)
-Ah değil... amaan gidelim işte. (Rose) diyerek bir kahkaha atmasıyla kızlarla beraber bizde kahkaha atmıştık. Kafeteryaya indiğimiz de Yoongi dışında hepsi masadaydı. Selamlaşma faslı bittikten sonra kızlarla sandalye çekip çocukların yanına oturduk.
-Yoongi nerde? (Lisa)
-Ha. O mu? Biraz geç kalacağını bizim önden gitmemizi söyledi. Gelir birazdan. (Hoseok)
Hoseok'un sözleriyle içime bir yumruk oturmuştu. Tek başına o eve gitmiş olamaz diye düşünürken işin ucunda Yoongi olduğu için bu ihtimal daha ağır basıyordu. Tam masadan kalkacakken Yoongi'nin sesiyle kendime geldim.
-Selam millet. (Yoongi)
-Ah selam hyung neredesin? (Jimin)
-Geldim işte bir yere uğramam gerekiyordu sadece. (Yoongi)
Bakışlarını benden yana çevirdiği sırada imalı bakışlarımı anlamış olacak ki kafasını 'Hayır' anlamında iki yana salladı. Ne yalan söyleyeyim bu hareketi bir nebze de olsa içimi rahatlatmıştı.
-Ee beyler yeni eviniz de uyumak nasıl? (Jisoo)
-Of harika valla tek olmaktansa bir grup olmak daha güzelmiş. (Taehyung)
-Anlaşabiliyor musunuz bari? (Jennie)
-Şöyle diyeyim biz bu düzene çabuk alıştık.(Jin)
Jin'in lafından sonra masada kısa bir kahkaha cemiyeti koptu.
-Olum siz sevgili misiniz? (Yoongi)
-Hyung neler kaçırdın neler. (Taehyung)
-Şey...evet. (Jimin) diyip gülümseyen Jimin'e bakan Yoongi lafa girmişti hemen.
-Woahh. Nedense şaşırmadım. (Yoongi) diyip gülen Yoongi'ye hepimiz gülmüştük. Mideme hafif bir ağrının girmesiyle modum düşmüş yeni fısıltılar gelmeye başlamıştı. Ah yine ve yine... Kafamı yerinden söküp atasım vardı şuan. Kimseye fark ettirmemeye çalışıyordum ama daha fazlalaşan fısıltı ağrıya sebebiyet veriyordu. Çocukların dışarıdan bana seslendiğini duyuyordum ama onları göremiyordum. Görüntü git gide bulanık bir hal almaya başlıyordu. Başım iyice dönmeye başlamış sandalyeden yere düşmüştüm. En son gördüğüm şey ise karanlık ve o karanlıkta beliren küçük kız çocuğuydu...
...
Gözlerimi açtığım da odamdaydım. Ah ne olmuştu bana hiçbir şey hatırlamıyordum. Kafamı yana çevirdiğim sırada kızların uyanmamı bekleyen gözlerle bana baktıklarını gördüm.
-LİSAA İYİ MİSİN?? (Jennie)
-İ-i-iyiyim. Ne oldu bana?(Lisa)
-Ellerinle başını tutuyor seslenmelerimizi duymuyordun sonra bir anda sandalyeden yere düşüp bayıldın. Çok endişelendik aptal gel buraya. (Rose) diyerek bana sarılmıştı. Ardından kızların hepsi gelmiş ve toplu bir kucaklama faslı yaşamıştık. Kapının açılmasıyla dikkatimizi oraya çevirdik.
-Lisa! (Yoongi)
Koşarak sarılan Yoongi'ye bakıp iyi olduğumu söylemiştim. Olayları bildiği için buna inanmıyordu o yüzden telaşlı gözleri dışarıdan bile okunuyordu. Hepsini aşağı yolladıktan sonra yataktan kalkıp kendime gelmeye çalıştım. Kendime geldikten sonra bende aşağı yanlarına indim. Aşağıda hepsini birden görünce şaşırdım doğrusu.
-Woahh. Hiçbiriniz okula gitmedi mi? (Lisa)
-Seni bu halde bırakmak istemedik. (Taehyung)
-Ve hepimiz bir güncük okulu ektik. (Jin)
-Sen nasılsın iyi misin? (Jimin)
-Ne. Ha. İyiyim iyiyim. Ya benim yüzümden niye gitmiyorsunuz okula? (Lisa)
-Kes boş yapayım deme şimdi sensiz okul mu olur? (Hoseok) dedikten sonra gülerek hepsine tek tek sarıldım.
-Ee o zaman yemek yiyelim ki bir daha bayılma. (Namjoon) diyip gülen Namjoon'a baktım. Haklıydı acıkmıştım. Gülümseyerek onay verdikten sonra dışarı çıkıp güzel bir restoranta gittik. Güzelce yemek yiyip sohbet ettikten sonra telefonuma gelen mesajla irkildim.
'Yoongi ile ben önden gideceğiz piknik alanında seni beklicez bizden 10 dakika sonra masadan kalk.' Gelen mesajı Jennie atmış ve okumamı bekler bir vaziyette bana bakıyordu. Başımla onayladıktan 5 dakika sonra Jennie söze girdi.
-Beyler bayanlar bir arkadaşıma sözüm olduğu için artık gidiyorum. (Jennie)
-Hangi arkadaş? (Taehyung)
-Merak etme erkek değil. Yeri ile buluşacağım. (Jennie)
-Bizsiz haa. (Rose)
-Sizsiz olur mu hiç? Sadece fizik dersinde partner olduğumuz için bir kaç şey yapmaya buluşuyoruz. (Jennie)
-Şaka yapıyorum be zaten bizim de Jimin ile planlarımız var.(Rose)
Herkesin ağzından 'VAYYY' edası çıktıktan sonra Jimin ile Rose gülüşüp durmuşlardı.
-Bizde Jin ile bir şeyler bakmaya çıkacağız. O yüzden bizde artık kalkıyoruz. (Jisoo)
-Ne bakacaksınız olum durun ya. (Namjoon)
-Ev için aslan parçası sonra geliriz zaten yanınıza siz takılın. (Jin)
-Jungkook,Taehyung,Yoongi ve Namjoon bizde bir oyun atarız artık. (Hoseok)
-Siz atın benim ufak bir işim var. (Yoongi)
-Ne işi ya bırak gel oyun atalım. (Namjoon)
-La olum önceki evde birkaç eşya kaldı onları temizleyip almam lazım işim bitince kafeye yanınıza gelirim. (Yoongi)
-İyi tamam Jungkook, Taehyung ve Namjoon ile oynarız sen gelene kadar. (Hoseok)
-Beni yok sayın işim var. (Jungkook)
-Ah hadi amaa niye herkesin işi var. (Namjoon)
-Şimdi koçum sen ben ve Hoseok oyun atmaya gidelim Yoongi ve Jungkook sonra gelir diğerleri ile zaten akşam buluşcaz okey. (Taehyung)
-Çok mantıklı bence. (Jennie) diyerek Taehyung'un yanağına bir öpücük bıraktı. Herkes onayladıktan sonra tüm gözler bir anda bana döndü.
-Sen ne yapacaksın? (Jisoo)
-Ah. Ben mi... Şey... Eve gidip dizi izlemeyi düşünüyorum aslında.(Lisa)
Bu kısa kritik anda ne güzel yalan uydurdun diye kendimi överken herkesin ayaklanması ile kendime geldim. Herkesin bir planı olduğu için şanslı sayılırdık. Jennie'nin dediği gibi ayrı ayrı gitmemize gerek kalmamıştı. Herkes ayrıldıktan sonra Yoongi ben ve Jennie kalmıştık. Direksiyon başına Yoongi geçmiş ön koltuğa beni oturtmuşlardı. Jennie ise arkaya geçip ortamızda yolu seyrediyordu. Piknik alanına geldiğimiz zaman arabayı eve yakın bir yere park ettirdikten sonra yürüyerek evin yolunu tutmuştuk. İlk defa tek gelmemiş yanımda birilerini alıp gelmiştim. Ne yalan söyleyeyim insanı bir nebze olsun rahatlatıyordu. Evin önüne geldiğimiz de kapısına dikilip öylece baktım. Bu kapı kolunu açtığım o günden beri başıma gelmeyen kalmamıştı. Derin bir iç çekerek içeriye adımımı attım. Jennie ve Yoongi arkamdan gelip beni takip ediyorlardı. Önce 1. Katı detaylıca gezmiştik tek geldiğim de olduğu gibi yine bir şey yoktu. İkinci kata çıkarken içimde bir korku tekrar alevlenmeye başlamıştı. Yavaş yavaş attığım adımlar merdiven basamaklarının tek tek gıcırdamasına sebep oluyordu. Önümden geçen siyah hızlı bir gölgeden dolayı ağzımdan küçük bir çığlık çıktı.
-Lisa iyi misin ne oldu? (Jennie)
-B-b-bir şey olmadı. Önümden bir şey geçti sandım. (Lisa)
-Burası neresi böyle korkunç olmayı bırak yıllardır kimsenin uğramadığı şu tozdan belli. (Jennie)
-Bu evde ne bok buldun da geldin çok merak ediyorum cidden. (Yoongi)
Haklıydı ama elimde olmayan bir enerji sürekli beni buraya sürüklüyordu. İkinci kata ilk geldiğim gün gördüğüm kapı bu sefer oradaydı. Koşarak önüne gittiğim zaman yanılmadığımı anladım gerçekten burada bir kapı vardı. 'Tam açacakken başıma giren bir ağrı yüzünden elim kapı kulpunda kaldı sadece. Gelen fısıltılar şiddetini daha fazla artırırken Jennie ve Yoongi'yi aradı gözlerim. Etrafta değillerdi. Kapıdan elimi çekemiyordum. Ne kadar denesem de sanki elimle bir bütünmüş, oraya yapışmış gibi bir türlü elimi geri alamıyordum. Deli gibi Jennie ve Yoongi'nin adını bağırmaya başladım. Gözlerimden akan yaşları gittikçe artıyor kalp atışlarım utanmasa yerinden çıkacak gibi atmaya başlıyordu. Yan tarafımdan gelen ayak sesleri ile tekrar Jennie ve Yoongi'ye seslendim ama geri ses gelmemişti. İyice o tarafa bakmaya başladığım sırada bir ses konuştu. "Hiç uslanmayacaksın değil mi?" Ne demek istemişti? "Sen kimsin ve ne demek istiyorsun?" diye sorduğum da cevap vermemişti. Tekrar bağırarak sorduğum da onu sinirlendirdiğimi anlamıştım. "BANA BAĞIRMA SENİ APTAL KIZ. HİÇ USLANAMAYACAK KADAR APTALSIN ŞİMDİ CEZANI ÇEK." Ne demek istiyordu şimdi. Ne cezası? Yüzünü göremiyordum tek gördüğüm karanlık ve daha karanlık bir siluetti.
Elimi geri çekmeye çalıştıkça kapıya daha çok yapışıyordu sanki. Yoongi ve Jennie neredeydi? Bu siluet neden gitmiyor orada dikiliyordu? " Sana kimseye söyleme uyarısı yapmıştım evet her zaman ki gibi yine uslu durmadın." dedikten sonra yok oldu. Ne demek istemişti her zamanki gibi derken neyi kastetmişti? Gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak ağlamaya başladım. Tam kendime geldiğim sırada burnuma bir şey damlamasıyla irkildim. Kafamı yavaş yavaş yukarı çıkardığım da Yoongi ve Jennie'nin tavanda asılı bir vaziyette olan bedenleri ile karşılaştım. Attığım çığlıkla evi tepeme yıkabilirdim adeta. Tam elimi kapıdan çekmeye çalıştığım sırada birinin kollarımı tutup çekmesiyle kendime geldim. "
-LİSA KENDİNE GEL LİSA!(Yoongi)
-LİSA NOLURSUN BANA BAK LİSAA! (Jennie)
Gözlerimi açtığım da karşımda duran ikisini görünce yerimden sıçrayarak ikisine birden sarıldım. Sarıldığım gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Artık dayanamıyordum her şey çok fazla üstüme geliyordu.
-Lisa iyi misin? (Jennie)
-I-i-i-iiiyiyim. Sizi görünce daha iyi oldum diyerek daha fazla ağlamaya başladım. Kendime geldiğimde onlara ne olduğunu sordum ve az önce yaşadıklarımın nasıl bir hayal olduğunu anlayamamıştım. Her şey o kadar gerçekçiydi ki hiçbir şey anlamamıştım...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin