~63~

1.2K 115 165
                                    

-Niye hayalet görmüş gibi bakıyorsunuz? Bir açıklama bekliyorum... (Jungkook)


Jungkook konuştuğunda öylece ona bakıyordum. Tepkisiz ve ne diyeceğini bilemeyen bir bakış ile öylece durup bakıyordum. Ardından Yoona'ya kaydı bakışlarım. Onun gözleri  ise bir bana bir Jungkook'a gidip duruyordu. En son bende kaldığın da benden bir tepki beklediği belliydi.
-Ee hala bekliyorum. (Jungkook)
Hala bir şey demeden ona bakarken yalnızca adı çıkmıştı dudaklarımdan.
-Jungkook...(Lisa)
Ardından susmuş ve yere bakmaya devam etmiştim. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Cümlelerim...bir yumru olup boğazıma bir bir diziliyordu. Ne diyebilirdim ki 'Jungkook ben Lalisa'yım. Seni çok özledim' diyemezdim. Lalisa olduğumu söylediğimde buna inanacak mıydı? Ben bile hala inanamıyorken Jungkook buna inanacak mıydı?

-Evet Lisa devam et. (Jungkook)
-Şöyle ki-
-Yoona sen biliyor musun? (Jungkook)
-Bunu sana Lisa anlatsa daha iyi olur Jungkook. (Yoona)
-Sen niye anlatamıyorsun? (Jungkook)
-Aranızda halletmeniz daha iyi olur. Benim gitmem lazım. (Yoona)


Dedikten sonra gözden kaybolmuştu her zamanki gibi.
-

Seni küçük velet. (Jungkook)
Jungkook kendi kendine söylenirken aklıma gelen şey ile bağırdım.
-JUNGKOOK! GERİ DÖNMELİYİZ! (Lisa)
-Lisa sakin olur musun? (Jungkook)
-Olamam. Sakin falan olamam...kızlara ve diğerlerine ya bir şey olduysa?(Lisa)
Jungkook dediğimi anladıktan sonra yanıma gelmiş ve yüzümü elleri arasına alarak konuşmaya başlamıştı.
-Onlara bir şey olmayacak Lisa anladın mı beni? Fakat bu konuşmamıza daha sonra devam edeceğiz. (Jungkook)
Başımı anladım dercesine aşağı yukarı salladığım da çoktan yürümeye başlamıştık. Başlarına bir şey gelmiş olabileceği düşüncesi bile beni çıldırtırken benim yüzümden olması daha çok çıldırmamı sağlıyordu.

Kaldığımız yere geldiğimiz de Jungkook'a bakmadan koşarak odamızın olduğu yere çıktım. Nefes nefese kalsam da bunu umursadığım söylenemezdi. Odanın kapısını şiddetle açıp bağırmam bir olmuştu.
-JENNİE! JİSOO! ROSE! (Lisa)
Etrafa baktığım da kimse yoktu. Banyoya yöneldiğimde kimsenin olmadığını görmemle geri adımlamam bir olmuştu.
Hızla Yoongilerin kaldığı odaya koştuğumda yine bağırmıştım.
-YOONGİ! HOBİ! NAMJOON! (Lisa)
Yine kimse yoktu. Odalar bomboş onlardan geriye sadece eşyaları duruyordu.
-TAEHYUNG! JİMİN! (Lisa)
-JİN! (Lisa)
-LANET OLSUN NEREDESİNİZ?! (Lisa)
Birinin kolumu tutması ile dudaklarımın arasından ufak bir  çığlığın çıkması bir olmuştu.
-Şştt biraz sakin olur musun artık? (Jungkook)
-Görmüyor musun? Hiçbiri yok...bir şey oldu kesin. (Lisa)
-Lisa. Onları bulmak istiyorsak önce  sakin olmalısın anladın mı beni? (Jungkook)
-Anladım...fak-
-Az sessiz ol. (Jungkook)
Dediğine sinirle göz devirsem de dikkatle bir yere baktığını görünce susmuştum. Koridorun sonunda bir kapı vardı ve bu kapı hafif sallanıyor gibiydi. Jungkook beni bırakıp yavaşça ilerlemeye başladığın da bende arkasından ilerliyordum. Kapının önüne geldiğimiz de duyduğum seslerle Jungkook'u itip önüne geçmiştim.
-Biri yardım edebilir mi?! (ROSE)
-Kimse yok kaldık burada. Ağlamak istiyorum daha çok gencim Tanrım. (Hoseok)
-Hoseok az boş yapma. (Jin)
-Jungkook neredesin hayatım? Neredesin gönlümün çiçeği? (Hoseok)
-Hoseok ne diyorsun Tanrı aşkına? Ölmedin sakin ol. (Namjoon)
Dediklerine gülesim gelse de kapı kilitli olduğu için açamamıştım.
-KAPI KOLU OYNADI! KİM VAR ORDA! YANİ OLAN KİŞİ YALVARIRIM YARDIM ET! (Hoseok)
-Hoseok benim sakin ol koçum. (Jungkook)
-JUNGKOOK! AH BİLİYORDUM GELECEĞİNİ BİLİYORDUM!(Hoseok)
-Jungkook. (Namjoon)
-Efendim? (Jungkook)
-Aşağıdaki görevli uyuyordu en son çaktırmadan anahtarı alabilir misin? (Namjoon)
-Çünkü kapı kırılmayacak kadar güçlü. (Jimin)
-Omzum çıktı kapı kırılmadı. (Hoseok)
-Bekleyin geliyorum hemen.(Jungkook)

Ardından Jungkook bana döndüğünde gelmemi işaret etmesi ile merdivenleri yavaş yavaş inmeye başladık. Attığım her adımda vücudum karıncalanıyordu. Korkudan mıydı yoksa başka bir şey miydi bilmiyordum. Sessiz koridorda yalnızca benim ve onun ayak sesleri yankılanıyordu. Bir korku geldiğinde Jungkook'un kolunu sıkmamla adımlarını durdurması bir olmuştu.
-Bir şey mi oldu? (Jungkook)
-Hayır...sadece...sadece korktum biraz. (Lisa)
Eliyle kolumu tutup yavaşça indirdiğinde konuşmaya başlamıştı.
-Korkmana gerek yok Lisa yakınımda dur yeter. (Jungkook)
-Elimde değil. (Lisa)
Bileğimden kavrayarak tuttuğunda önüne dönüp ilerlemeye başlamıştı. Ben yavaşladıkça beni öne doğru çekiştiriyordu. Bu biraz hoşuma da gitmişti açıkçası. Fakat konumuz şimdi bu değildi. Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp uyuyan görevlinin arkasından gizlice anahtarları almak için Jungkook içeri girmişti. Kısa bir süre sonra yüzünde zafer gülümsemesi ile geldiğinde hızla çocukların olduğu odanın kapısına doğru ilerledik. Kapının önüne geldiğimiz de Jungkook bir kez kapıya tıklatıp deliğe anahtarı soktuğunda kapının açılması saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. İçeriden büyük bir gürültü ile koşarak çıkan Hoseok'a takıldı gözlerim.
-TANRIM! ŞÜKÜRLER OLSUN! (Hoseok)
-Hoseok abartma. (Taehyung)
-Ne abartması yaklaşık beş saattir kapalı bir alanda oksijensiz kaldım. Ne kadar önemli farkında mısın? (Hoseok)
-Ölmedin sonuçta değil mi aptal mısın? (Namjoon)
-Siz ne- HEY SEN BİZDEN UZAK DUR!(Hoseok)
Bana doğru bağırdığın da neye uğradığımı şaşırmıştım.
-Hobi ne diyorsun? (Lisa)
Yavaş adımlarla ona doğru adım attığım da elleri ile durmamı işaret edip konuşmaya başlamıştı.
-Orada dur seni pislik. Bize yaklaşayım dahi deme. (Hoseok)
-Hoseok. (Jungkook)
-Jungkook dikkatimi dağıtma her an saldırabilir bu sahte kopyacı. (Hoseok)
-Hoseok benim. Yani gerçek Lisa. (Lisa)
-Lisa? (Hoseok)
-Evet gerçek Lisa. Bu aptal lanete bulaşmaya akıl eden akılsız Lisa. (Lisa)
-Pekii...yılbaşı akşamı sana söylediğim söz neydi? (Hoseok)
- 'PlayStation ve pizza bunu gizli şifre olarak kodla' (Lisa)
Aynı onu taklit ederek söylediğim şeye karşılık koşarak bana sarılmıştı.
-Seni nasıl özledik bir bilsen ah Lisa. (Hoseok)
-Sen aptal kız buraya gel! (Jennie)
Derin bir kucaklama faslından sonra eşyalarımızı toplayarak yola çıkmıştık. Taşı kutunun içine koyarak yanımızda taşıyorduk.

Cam kenarında geçen ağaçları izlerken aklıma günlük takılmıştı. Bu sırrı günlükten öğrenmek yerine yaşayarak öğrenmiştim fakat günlüğe olan merakım hala vardı. Jungkook öğrendiği zaman birlikte okumamız gerektiğini düşünüyordum. Bu zamana kadar beklediğim için biraz daha bekleyebilirdim sanırım. Jisoo'nun omuzuna kafamı koyduğumda gözlerimi kapatarak kendimi uykunun kollarına teslim etmiştim.

Geldiğimizi arabanın durması ile anlamam uzun sürmemişti. Herkes eşyaları taşırken bende çantamı alıp kapıyı kapattığım da önümde Jungkook'u görmemle irkilmem bir oldu.
-Ah...korkuttun beni. (Lisa)
-Lisa biraz konuşabilir miyiz? (Jungkook)
-Tabii. (Lisa)
Arabanın kenarına geçip önümde durduğunda söze başlamıştı.
-Benim bilmediğim ve orada konuşulan o mevzu neydi? (Jungkook)
İşte şimdi ne yapacağımı bilmiyordum? Öyle direkt yüzüne dersem inanacak mıydı ki? Ya da demesem bile bana inanacak mıydı onu bile bilmiyordum.
-Lisa artık ne kadar susmayı düşünüyorsun? (Jungkook)
-Ben...nasıl başlayacağımı bilmiyorum Jungkook. (Lisa)
-İstediğin yerden başla Lisa yeter ki başla. (Jungkook)
-Jungkook...cidden hala anlayamıyorum. O çocuk yani Mike motele gittiğimiz ilk gece beni lanetli eve götürdü. Ve size dediğim o kapıdan içeri girdiğimde hafızamdan silinen geçmişimi görmemi sağlayacağını söylemişti. (Lisa)
-Silinen geçmişin mi? (Jungkook)
-Silinen geçmişim...anılarım...Lalisa olduğum gerçeği. (Lisa)
Dediğim sözle tepkisiz bir şekilde öylece bana bakıyordu. Telaşa kapılıp ard arda kurduğum cümleler ile konuşmaya tekrar başlamıştım.
-Jungkook yemin ediyorum öğrendiğim andan beri bende hala inanamıyorum. Yalan sandım bana oynanan bir oyun sandım ama değil Jungkook. Gerçekten yalan değil bana inanmalısın. Senin Lalinim ben...sevdiğin o kız yıllarca aradığın o kız benim. (Lisa)
Hala daha tepki vermiyorken ellerimle kolunu tuttum. Kolunu tutmamla elleriyle bileğimi tutup sertçe geri itti. Gözlerimde biriken yaşlar ile öylece ona baktım. Bana bakıyor fakat bir şey dahi demiyordu.
Ardından ağzından alaycıl bir kahkaha firar ettiğinde bana dönüp konuşmaya başladı.
-Sen ciddi misin Lisa? Hayır bu kadar aciz olmamalısın. (Jungkook)
Ne dediğini anlamaya çalışırken en son...en son söylediği sözler ile kalbimi paramparça etmişti.
-Benden hoşlandığını tahmin ediyordum Lisa fakat sakın...sakın bana Lalisayım numaraları ile gelme. Hatta Lalisa'nın adını dahi ağzına alırsan seni buna pişman ederim. ANLADIN MI BENİ!? (Jungkook)
Sondaki bağırması ile arkasını dönüp çekip gitmişti. Beni orada bir başıma kalbi kırık bir şekilde bırakarak gitmişti. Bileğimin ve kalbimin acısı ile olduğum yerde yere çökmüştüm. Jeon Jungkook beni paramparça etmeyi başarmıştı...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin