~35~

1.1K 98 10
                                    

Uyandığım da saat gece biri gösteriyordu. Banyoya doğru baktığım da Jungkook hala orada dikilmiş hiçbir şekilde yerinden kıpırdamamıştı. Yavaş adımlarla yerimden doğrulup Jungkook a doğru ilerledim.
-Hala gitmedin mi? (Jennie)
Karşılık vermek yerine olduğu yerde dikili yazıya bakmaya devam etmişti.
-Jungkook? (Jennie)
Elimi gözünün önünde salladığım da yeni yeni kendine gelmişti.
-Efendim? (Jungkook)
-Sen iyi misin? (Jennie)
-Evet. (Jungkook)
-Neden buradasın? (Jennie)
-Yazı. (Jungkook)
-Saatlerdir bu haldesin git uyu biraz hadi. (Jennie)
-Jennie kendi işine bakarsan daha iyi olmaz mı? Ben iyiyim sıkıntı yok. (Jungkook)
-Ama-
-Jennie gerçekten. (Jungkook)
Daha fazla üzerine gitmeyerek kapıdan uzaklaştım. Yazıda Lalisa nın adının geçmesi onu derinden etkilemişe benziyordu. Lisa ne yapıyordu acaba? Neredeydi? Üzerinde çok kalın giysiler yoktu üşüyor muydu? Yoksa... Yoksa hayatta değil miydi? Çoktan aramızdan ayrılmış mıydı? Düşüncesi bile içimi kötü yapan bu fikri beynimden silip atmak için uğraşıyordum. Lisa bizi bırakıp gitmezdi, gidemezdi. Kapının açılması ile dikkatimi oraya yönelttim.
-Jennie yardım edebilir misin? (Jin)
Jin'in sesini duyduğum da yanlarına doğru adımlarımı yönelttim. Namjoon ve Jin Yoongi'nin kollarını omuzlarına almış Hoseok'ta arkadan Yoongi'yi tutuyordu. Koşarak bende taşımalarına yardım ettiğim de söze giriştim.
-Ne oldu böyle? (Jennie)
-İçkiyi biraz fazla kaçırdı bir şey yok yani. (Hoseok)
-O içerken siz de buna göz mü yumdunuz?(Jennie)
-Aslında hayır. İkinci bardağında uykuya daldı. (Namjoon)
-İçerken bile uykusundan ödün vermiyor. (Jennie) diyerek gülümsemiştim.
-Bir süre burada kalın beraber olmamız daha iyi olur.(Jennie)
-Haklısın. O zaman biz odalarımıza geçiyoruz. (Namjoon)
-Aynen siz odayı biliyorsunuz zaten. Jin, Jisoo Lisa'nın yatağın da Rose ile uyuyor. Şimdilik onun yatağında tek yatacaksın sanırım. (Jennie)
-Sorun yok zaten sabah görürüm onu. (Jin)
-Taehyung ve Jimin nerede? (Jennie)
-Bizimle değillerdi bilmiyorum. (Jin)
Dedikten sonra odaya doğru yol aldı. Telefonumu çıkarıp saate baktıktan sonra Taehyung u aradım.
-Nerdesin? (Jennie)
-Nerde miyim? Ah... Bilmiyorum...(Taehyung)
-Taehyung. İyi misin? (Jennie)
-Iyi olmak ne demek süperim. (Taehyung)
-İçtin mi sen? ( Jennie)
-Sanırım... Galiba... (Taehyung)
-... Hey... Nabıyo-   (Taehyung)
-Hey Jennie benim Jimin. (Jimin)
-Jimin,Taehyung iyi mi? (Jennie)
-İyi iyi. Sadece biraz fazla kaçırdı içkiyi. (Jimin)
-Yah... Ben fazla içme-  (Taehyung)
-Sussana olum ne bağırıyosun. (Jimin)
-Ah pardon Jennie kendisi sarhoşken hiç çekilmiyor. (Jimin)
-Taehyung u da al beraber bize gelin. Herkes burada uyuyor şuan. Onu da sağ salim getir yanıma. (Jennie) gülerek telefonu kapattım. Olaylar bitene kadar birlikte kalsak herkes için daha iyi bir seçenekti sanırım. Göz kapaklarıma çöken uyku ile daha fazla dayanma direnci göstermeden Yoongi'nin yanına uzandım. Daha önce Taehyung ta anahtar olduğu için rahatça uyuyabilirdim sanırım.

Sabah güneş ışınlarının yüzüme vurması ile gözlerimi araladım. Yoongi'nin yanında uzandığım için ona sıkıca sarılıyordum.
-Dua et uykumu bölmedin. (Yoongi)
Ağzımdan çıkan küçük kıkırtılara Yoongi de gülmüştü.
-Ne zaman uyanacaksınız diye beklemekten yoruldum. (Jin)
Yavaşça yerimden kalkarak söylenen Jin e baktığım da mutfağı karıştırıp yiyecek bir şeyler arıyordu.
-Buzdolabı şurada istediğinizi alın yiyin işte. (Jennie)
Jisoo ve Rose aşağı indiğinde mutfağa girmişlerdi. Lisa'nın odasına doğru çıktığım da Jungkook hala orada duruyordu. Bu sefer oturmuş yazının üzerine eliyle dokunuyordu. Fakat dokunduğu kısım tahmin ettiğim gibi  Lalisa yazan kısımdı.
-Jung-
-Jennie dün dediğim gibi iyiyim. Beni biraz yalnız bırakın yeter. (Jungkook) Daha fazla konuşmadan onu yalnız bırakarak odadan çıktım. Jimini gördüğüm sırada kolundan tutup durdurdum.
-Taehyung nerede? (Jennie)
-Koca bebeği mi diyorsun. Bana bir uyku borcun var Jennie. Akşam neler çektiğimi bir bilsen. (Jimin)
-Borcumu yaz kenara ama şuan izninle koca bebekle ilgilenmem gerekiyor. (Jennie) diyerek odaya girdim. Yatağın içinde masum bir halde uyuyan Taehyungu görünce yanına uzanarak ona sıkıca sarıldım. Benim sarılmam ile hafif kıpırdasa da uykusuna kaldığı yerden devam etmişti. Kokusu eşliğinde kendimi sessizliğe bırakarak gözlerimi kapattım...
...

Lisa olmadan geçirdiğimiz ikinci haftaya girmiştik. Onun neşesi, enerjisi ve etrafta dolanan aptallığı olmadan geçirdiğimiz ikinci haftaydı. Her gün başka yerlere bakıp arasakta en ufak bir ipucu dahi yakalamamıştık. Şuan neredeydi? Üşüyor muydu? Aç mıydı? Kafayı yemek üzereydim.
-Onu bulduğumuz zaman tekme tokat girişicem. (Rose) ağlamaklı çıkan sesine zoraki bir gülümsemeyle karşılık vermiştim.
-Onu bulabilcek miyiz? (Jisoo)
-Onu bulacağız. Her nerede ise onu bulup evine geri getircez. Lisa çok güçlü bir kız. Biliyorum onu bulacağız. (Jennie)
-Aynen öyle ne bu karamsar havalarınız onu bulacağız. (Yoongi)
-Ama ne zaman? Kaç gün oldu. Şuan hayatta mıdır aç mıdır susuz mudur bilmiyoruz. (Namjoon)
-Sizi karamsar ruh halinizle yalnız bırakıyorum. Gidiyorum ben. (Yoongi)
-Nereye? (Jennie)
-ŞU SOKTUĞUMUN LANETLİ EVİNE. (Yoongi)
-Bekle Yo-
Lafımı devam ettiremeden kapıyı çarpıp çıkmıştı. Yerimden hızla kalkıp peşinden gittiğim de arabaya binecekken kolundan tutup durdurdum.
-Bana bak ve az sakin ol. (Jennie)
-NE SAKİNİ SAKİN FALAN OLAMAM. (Yoongi)
-Olmalısın. (Jennie)
-GÖRMÜYOR MUSUN İÇERİDEKİLERİ? ŞİMDİDEN TÜM UMUDU KAYBETMİŞLER! (Yoongi)
-Yoongi. (Jennie)
-NE JENN-
Susması için elimi ağzına bastırmam ile sesi kesilmişti. Kısa bir aradan sonra kafasını aşağıya eğdiği zaman sakinleştiğini anlamıştım. Elime düşen iki damla yaş ile yüzünü iki elim arasına alarak bana dönmesini sağladım. Onu öyle görünce gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım. Gözlerinden akan yaşları elimle silerek kafasını göğsüme gömdüm. Hıçkırıkları arasında tek yapabildiğim sakinleşmesi için sarılıp teselli etmekti. Yoongi elleri ile sıkıca belime sarıldığı zaman zar zor tuttuğum göz yaşlarımı özgürlüğüne kavuşturdum.
-Şştt tamam tamam. (Jennie)
Bir süre sonra ne ondan ne de benden ses gelmiyordu. Kelimeler düğümleniyor bir türlü çıkış yolu bulamıyordu. Kafasını yavaşça kaldırdığı zaman gözleri kıpkırmızı olan minik bir kediyi anımsatan yüzü ile yüzümde gülümseme belirmişti.
-Şuan Lisa'nın dediği gibi minik bir kedi gibisin Min Yoongi. (Jennie)
Dudaklarına yerleştirdiği gülümseme ve Lisa'nın Yoongi yi kediye benzettiği anların kafamda canlanması ile yüzüme tebessüm yerleştirdim. Lisa Yoongi yi sürekli kediye benzetirdi.
-Keşke yine bana kedi olduğumu söylese. Bu sefer gerçekten ona kızıp kovalamicam. (Yoongi)
Yanına geçerek bende arabanın kapısına yaslandım ve kafamı Yoongi'nin omzuna koydum.
-Çocuklar. (Taehyung)
-Efendim? (Yoongi)
-Jungkook, Jimin ve ben şu eve gidiyoruz. Gelecek misiniz? (Taehyung)
-Soruyor musun? Tabi ki. (Yoongi)
Yerlerimizden ayrılarak arabaya bindiğimiz de geri kalan yine sokakları aramaya çıkmıştı.

Eve geldiğimiz zaman kapının önünde dikilip sadece baktım. Lisa bu evi bulduğu günden beri hayatı alt üst olmuştu. Bu evde ne olduğunu anlamaya çalıştıkça cevaplarım sürekli düğüm halini alıyordu.
-Jennie. (Taehyung)
-Hı? (Jennie)
-Girmek zorunda değilsin. İyi misin? (Taehyung)
-İyiyim sorun yok. (Jennie) diyerek evin içine adımımı attım. Korkmanın sırası değildi şuan. Tek istediğim şey Lisa'nın aramıza geri dönmesiydi ve bunun için elimden ne geliyorsa yapardım. Yavaş adımlarla odalara dağıldığımız zaman Yoongi ve ben salona geçmiştik.
...
Ne zamandır buradayız bilmiyordum ama uzun zaman olduğu kesindi. Geldiğimiz zaman hava da güneş varken şuan ay ışığı etrafı sarmıştı. Salonda ki koltukların üzerinde oturmuş ne yapabileceğimiz hakkında düşünmeye çalışıyorduk. Yine yoktu.
-Hayır anlamıyorum gerçekten anlayamıyorum. (Yoongi)
Sinirle yerinden kalkıp bir ileri bir geri yürümeye başladı. Haklıydı. Şuan ki olduğumuz duruma anlam verebilen kimse yoktu. Yoongi sinirle ayağını yere vurduğu zaman sessizliğe bürünmüş salonda koca bir yankı uyandırdı.
-Nabıyo-
-Sanırım bir şey buldum. (Yoongi)
-Ne? Ne buldun? (Jennie)
Eliyle işaret ettiği yere baktığım da net bir şey görememiştim.
-Yoongi ne diyorsun? (Jimin)
Yoongi eğilerek üzerinde durduğumuz halıyı kenara çekti. Yaptığı hareket ile yerdeki tozlar havaya uçuşmaya başlamıştı.
-Aishh bu toz da ne böyle?(Jennie)
Jungkook, Yoongi nin yanına eğilerek onu bir kenara itti.
-Nabıyosun olum? (Yoongi)
-Bir saniye. (Jungkook)
-Jungkook. Noldu? (Jimin)
-Yoongi. Sanırım bir ipucu buldun. (Jungkook)
-Nasıl yani? (Jennie)
Hepimiz Jungkook a bakarken Jungkook elleri ile tuttuğu yerdeki tahtayı kaldırdı. Altında açılan kapıyı gördüğüm de gözlerim şaşkınlıktan kocaman olmuştu.
-Burası da ne böyle?(Jennie)
-İnmeden bilemeyiz. (Jungkook)
Haklıydı. Buraya inip ne olduğuna bakmalıydık...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin