~40~

1.1K 90 34
                                    

Gözlerimi açtığım da sarıldığım bedenle karşılaştım. Gitmemişti. Dünkü pozisyonu ile uyuyordu. Tebessüm ettim. Dün yaşadığım hiçbir şey rüya değildi. Buna sevinmeli miydim üzülmeli bilmiyordum. Buruk bir sevinme kapladı vücudumu. Jungkook yanımdaydı ve bana destek olmuştu. Ona sarılmış Onunla uyumuştum. Kokusu...kokusu hala burnumda hakimiyetini koruyordu. Onu rahatsız etmeden yavaşça olduğum yerden doğruldum. Kafasını yatağın başlığına yaslamış uyuyordu. Uyurken minik yavru bir tavşana benziyordu. Hafif aralanmış dudakları ve nefes alıp verdikçe inip kalkan göğüsü... Her kısımdan kusursuz bir insandı. Lalisa çok şanslıymış diye geçirdim içimden. Gerçekten çok şanslıymış. Ellerim yüzüne gideceği sırada yerinden kıpırdanması ile korkuyla elimi geri çektim. Onu uyandırmak istemiyordum. Gece boyu benim yüzümden bu halde olduğu için boynu uyandığında ağrıyacaktı. Bunu da istemiyordum. Bu yüzden yavaşça hareket ettirip kafasını yastığın üzerine yatırdım. Üzerini örtüp yavaşça yataktan kalktım. Saatlerce durup onu izlemek isterdim fakat bunu yapacak cesaretim yoktu. O başkasını severken onu sevemezdim. Kalbi kaç senedir aynı kişiye atarken onu sevemezdim. Hele ki o Lalisa yı senelerce görmediği halde ilk günkü gibi severken onu sevemezdim. Bu yaptığım sadece kendime acı çektirmek olurdu. Ona karşı duygusal bir bağ beslememeliydim. En azından kendim için bunu yapmalıydım. Yapmam gerekiyordu. Çünkü o ve ben olamazdık. Kapıdan yavaş adımlarla açıp çıktığımda kafamdaki bu aptal düşüncelerle vedalaştım. Aşağıdan gelen tabak seslerinden birilerinin uyanık olduğunu anlamıştım.

-Hey evi yıktın sandım. (Lisa)
-Sana da günaydın camış. (Jin)
-Camış ne? Ben mi? Ben ve camış? Hem bunu bana yedi yirmi dört yemek düşünen hayvan mı söylüyor? (Lisa)
-Dalga geçiyorum kızım. (Jin)
Koluna hafif yumruk geçirdiğim de Jin sanki kolu kopmuş gibi kolunu tutarak garip sesler çıkarmaya başladı.
-Abartma dokundum sadece. (Lisa)
-Ne dokundun mu? Utanmasan kolumu alıp gidecektin. Kolumu mu kıskanıyorsun sen? (Jin)
-Yaa ne demezsin. Keşke benim kolum olsa diyordum psikolojik sıkıntılarım varda benim. (Lisa)
-Biliyordum. Seni cani. (Jin)
-Kim benim sevgilimi üzüyor?(Jisoo)
-Ah hayatım al şu kızı başımdan. Kolumu kıskanan bir muşmula surat bu. (Jin)
-NE?!(Jisoo)
-Ah bu çocuk gerçekten gerizekalı. (Lisa)
-Sensin gerizekalı. Şimdi de beynimi kıskanıyor. (Jin)
-Olmayan şeyi nasıl kıskanayım ben. (Lisa)
-Bu beyin sana bin basar ona göre konuş. (Jin)
-Siz delirmişsiniz. (Jisoo)
-Sabah sabah ne içti bu salak? (Lisa)
-Su içtim. Tavsiye ederim bak aşırı güzel. (Jin)
-Aman aman kalsın. Nasıl güzel olduğu belli oluyor halinden. (Lisa)
-Ne varmış halimde?(Jin)
-Hiçbir şey yok. Kesinlikle yok. İyisin böyle. (Lisa)
Gülerek içeri geçtiğim de Jin arkamdan söyleniyordu.
-Kafası acıktığı için çalışmıyor şuan. (Jisoo)
-Sadece şuan mı çalışmıyor? (Lisa)
-Ah doğru hiçbir zaman aklı çalışmıyor onun. (Jisoo)
-SİZİ DUYUYORUM! (Jin)
Attığımız kahkahaları bir sesin bölmesi ile sustuk.
-Bu ses ne amk! (Yoongi)
-Şurada uyuyoruz az saygı az saygı. (Yoongi)
-RESPECT! (Jin)
Yaptığı kötü espriden dolayı Yoongi nin öldürücü bakışları ile susan Jin'e gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum.
-Siz ikiniz hiç gülmeyin sırf sizin sesiniz geliyor yukarı. (Yoongi)
-Minik kedi kızmış mı? (Lisa)
-Lisa. Bas git işine. (Yoongi)
-Basıp gitmem senin kedi olduğun gerçeğini değiştirmiyor Min Yoongi. (Lisa)
-Sen...sen fazla kaşınıyorsun Lisa Manoban. (Yoongi)
-Burası susmam gereken yer sanırım. (Lisa)
Diyerek gülmeye başlamıştık. Sabah sabah bu keyif nereden geliyor hiç bilmiyordum. Tek bildiğim gerçekten güzel bir uyku aldığım ve gece sorunsuz uyuduğumdu. Jungkook olmasa uyuyamazdım sanırım. Sahi o hala uyuyor mu?

-Siz iki hain. (Jin)
-Burada tek hain görüyorum. (Lisa)
-Boş yapma Mona Lisa. Kalkın diğerlerini uyandırın kahvaltı hazır. (Jin)
Yanağından makas alarak merdivenlere doğru yöneldim. Jisoo da arkamdan gelirken tek tek odalara girip uyandırmıştık. Sıra Jungkook'a geldiğinde Jisoo çoktan aşağı inmişti. Tek kaldığım için odanın kapısını sessizce araladım. İçeri girdiğimde yatak boştu. Koltukta da kimse yatmıyordu. Haber vermeden çıkıp gitmiş miydi?
-Jungkook! (Lisa)
Ses gelmeyince ikinci defa seslenmiştim. Tam gideceğim sırada banyonun aralık olan kapısı dikkatimi çekti. Yavaşça kapıya doğru ilerledim.
-Jungkook? (Lisa)
Dedikten sonra kapıyı hafifçe ittirdim. Kapı açılınca görüş alanıma giren Jungkook ile içim rahatlamıştı.
-Hey iyi misin? (Lisa)
Gözleri duvara odaklanmış ayakta sadece oraya bakıyordu. Bir şey düşünüyor gibiydi ama aynı zamanda ayakta bir ölü gibiydi. Yanına yaklaşarak koluna dokunduğum da geriye doğru irkildi.
-Lisa. (Jungkook)
-Jungkook iyi misin? (Lisa)
-Ah...iyiyim. Ne oldu? (Jungkook)
-Sana seslendim ama hiç cevap vermedin bir şey olduğundan endişe ettim. (Lisa)
-Bir şey yok merak etme. (Jungkook)
-Ne yapıyorsun burada? (Lisa)
-Merak etme delirmedim. Sadece aklıma bir şey geldi onu düşünüyordum. (Jungkook)
-Bu duvara niye bakıyordun? (Lisa)
-Öylesine. (Jungkook)
-Jungkook. Ben yokken bir şey oldu değil mi burada?(Lisa)
-Hayır. (Jungkook)
-Bir şey saklamayın benden. (Lisa)
-Sak- Hey Lisa. Nereye Lis- (Jungkook)
Lafının bölünmesinin sebebi  benim çıkıp gitmem oldu sanırım. Aşağıya kızlara sorup öğrensem iyi olacaktı. Aşağı indiğim de Jungkook ta peşimden koşmuş yanıma gelmişti.
-Bak neden bir anda soruyorsun bunu? (Jungkook)
-Ne soruyor? (Rose)
-Ben yokken odamdaki banyo da bir şey mi oldu? (Lisa)
-Bu da nereden çıktı şimdi? (Jennie)
Hepsi şaşkın ifade ile birbirlerine bakıp duruyorlardı. İşte bir şey olmuştu ve benden saklıyorlardı.
-Şu şaşkın ifadeleri bırakın ve bana gerçekleri söyleyin. (Lisa)
-Bir...bir şey olmadı Lisa. Ne olacaktı ki? (Hoseok)
-Sen hiçbir zaman adımla seslenmezsin Hoseok. (Lisa)
Tedirgin olmuş bakışlar artarken gözlerimi dikmiş bir şey demelerini bekliyordum. Benden ne saklıyor olabilirlerdi?
-Ben size gördüğüm her şeyi anlatıyorum. Sizin yaptığınız ise...benden bir şeyler saklayarak güvende tutamazsınız tam tersi daha çok tehlikeye atarsınız. (Lisa)
Jennie, Yoongi ve diğerlerine kaş göz yaptıktan sonra söze başlamıştı.
-Lisa bak bunu anlatıp seni korkutmak istemedik. Sen kaybolduğunda...sen kaybolduğun da o banyo duvarında bir yazı belirdi.(Jennie)
-Ne yazısı bu? (Lisa)
-Lisa  ve Lalisa. İsim benzerliği aynı  kadere  dönüşür mü? (Jungkook)
-Kelimesi kelimesine hatırlıyorum. (Jungkook)
-Bu...bunu benden saklamanın bana iyi geleceğini mi düşünüyordunuz cidden. Size inanamıyorum. (Lisa)
-Lisa. (Rose)
-Ne var? Hayatımı tehdit eden bu mesaj benim için ne kadar önemli haberin var mı? (Lisa)
-Biliyoruz. Yeterince korku dolu kabuslar görüyorsun zaten bunu da eklemeye gerek olmadığını düşündük. (Jisoo)
-Üzgünüm ama bana her şeyi anlatmalıydınız. (Lisa)
-Lisa bencil olmayı kes. (Jungkook)
-Bencil mi? Hah. Bencilmiş. Hayatım tehdit ediliyor ama ben bencilim değil mi? (Lisa)
-Evet bencilsin. Görmüyor musun hepimiz sana yardım etmeye çalışıyoruz. Sen o aptal merakınla eve bulaştığın gün canını tehdit altına aldın zaten.(Jungkook)
-Ha bu olayda suçlu benim öyle mi? (Lisa)
-Suçlusun demiyorum. Sana o eve girmemen hakkında uyarmıştım hatırlasana. Ama sen ne yaptın gitmeye devam ettin. Şimdi burda bencil olmayı kenara bırak. (Jungkook)
-Lalisa da o aptal merakı ile bencildi zaten değil mi Jungkook? Belki de bu hallerinden dolayı seni bilerek bırakıp gitti ha. (Lisa)
-LİSA! (Taehyung)
-Millet tamam sakin olun. (Yoongi)
Dediğim şeyle anında pişman olurken yerin dibine girmek istedim. Neden böyle bir şey demiştim ki? Kimseden ses çıkmıyor Jungkook un gözleri içine bakıyordum. Başını yere eğmiş kaldırmıyordu. Yavaşça kaldırdığı zaman gözlerimin içine baktı. O an pişman dolu sözcüklerim yankılandı beynimde. Aptaldım.
-Evet. Oda bencilin tekiydi tıpkı senin gibi. Teşekkür ederim Lisa beni hayal kırıklığına uğrattığın için. (Jungkook)
-Jungkook...ben öyle demek istemedim. (Lisa)
Dediklerimi dinlemeden kapıyı çarpıp gitmişti. Bu ben değildim. Bu sözleri söyleyen acımasız insan değildim. Bu kimdi? Bana ne oluyordu?

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin