~15~

1.4K 114 11
                                    

Kahvaltıdan sonra üstümüzü giymek için odalara dağılmıştık. Artık ne yapacağımı bilmiyordum bu işin içinden tek çıkamıyordum. Kızlara anlatmayı defalarca düşünsem de onlara zarar gelmesini istemiyordum. Dolaba yöneldiğim de içinde ki kutu hala duruyordu. İçini açıp baktığım da oyuncak bebek hala orada duruyordu. Nasıl geliyordu anlamış değildim. Kesinlike kafayı sıyırmış bir haldeydim başka açıklaması olamazdı. Daha fazla düşünmeyi bırakıp üzerimi giyindim. 

Saçımı hafif tokayla tutturduktan sonra güzel bir makyajla göz altı şişliğimi gizledim. Aşağı indiğim de kızlar kapıda yoktu. Anlaşılan ilk ben giyinmiş hazır bir şekilde bekliyordum. Koltuğa geçerek Instagram'a girdim.

@park_jiimin: Küçük bir akşam yemeği kaçamağı😇 @rose

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@park_jiimin: Küçük bir akşam yemeği kaçamağı😇 @rose.98 @hoseok.s
27890 beğenme 27660 yorum

@rosmylove.1: Hyung çıkıyor musunuz bir şey diyin lütfen💛
@jiimn_heartt: Anasını satayım çok seviyorum seni💕
@rose.aptalı: Şu kızdan uzak dur yoksa sana anti olacam oppa.
@park_jiimin: @rose.aptalı Kapı orda ikile.
@rose.98: @rose.aptalı Duydun zilin sesini😏
27655 yorum daha
...
Dün çekilip atmışlardı sanırım. Rose ve Jimin'in bir ara ağzını yoklamam gerekiyordu.
-WOAHH! Lisa gözlerime inanamıyorum!(Jennie)
-Ha? (Lisa)
-Kızım ilk defa bizden önce inmişsin onu diyoruz. (Rose)
-Lisa gözlerim yaşardı valla. (Jisoo)
-Ah işte indim ne tantana yaptınız. Gidelim haydi. (Lisa)
-Omo! Nasıl bizden önce kapıdan çıkar WOAHHH!(Jennie)
-Aishh cidden. Diye söylenerek arabaya bindim. Haklılardı aslında ilk defa onlardan önce çıkıp bekletmemiştim. Gözlerimden akan uykuyla kafamı cama koyup yasladım. Kızlarda bindikten sonra yola koyulduk.
-Lisa. Lisa. Lisaaa! (Rose)
-Beni bir daha uykumda yakalarsan yüzünün tam ortasına yumruğumu yiceksin ne var ne!?(Lisa)
-Ne kızıyorsun be okula geldik kalk artık. (Rose) dedikten sonra kızlarla beraber arabadan inmişti. Aishh cidden sadece 5 dakikacık gözlerimi yummuştum. Kendi kendime söylenerek arabadan indiğim de kızlar bana bakıp kahkaha atmışlardı.
-Komik bir şey mi var ne gülüyorsunuz ha? (Lisa)
-Lisa saçının bir haline baktın mı? (Jennie)
Geri çekilip arabanın aynasından saçıma baktığım da cidden gülünecek haldeydim. Hafif tutturduğum yerden bir tutam saç havaya kalkmış -gör beni Lisa- diye çırpınıyordu. Saçlarımı kısa sürede düzeltip okula doğru yürümeye başladık.
-

Hadi bakalım kantin de bekliyorlar bizi proje hakkında konuşmamız gerekiyor.(Rose)
-Sabah sabah mı? (Lisa)
-Yapacak bir şey yok haydi. (Jisoo)
Kafam proje kaldıracak halde değildi. Bu proje sevgisi Rose'ye nereden gelmişti? Belki de Jimin sevgisi diye düşünerek gülümsedim. Kantine geldiğimiz zaman hepsi oturmuş bizi bekliyorlardı. Jungkook hala aynı gizemini koruyor ve yerinde oturuyordu. Dün ne arıyordu evin oralarda? Kafamdaki sorularla sonra boğuşmak üzere onları bir kenara ittim.
-Selam beyler günaydın herkese. (Jennie)
-Ah günaydın sevgilim gelin oturun şöyle. (Taehyung)
-Sabah sabah vıcık vıcık aşk hiç çekemem lütfen. (Lisa)
-Kıskanmaaa. (Jin)
-Ah hadi ama... Ne haliniz varsa görün be. (Lisa)
Onlara böylesine takılmayı seviyordum. Gülüştükten sonra oturup proje hakkında konuşmaya başlamıştık. Başıma saplanan ağrı ile dünyadan kopmuştum. Kafamı kaldırıp karşıya baktığım da yine o küçük kızı görmüştüm. Bu sefer o donuk bakışları yerine bana bakıp gülümsüyordu. Elini salladıktan sonra ortadan yok olmuştu. Kızın yok olmasıyla başlayan fısıltılar git gide tekrardan güçlü bir hal alıyordu. 'Hiç laf dinlemiyorsun' 'Bir kere de dinle bizi' 'Onları boşver kurtar bizi' diyen fısıltılar yüzünden kafam yerinden kopacak gibi hissediyordum. Başımı ellerimin arasına alıp kafamı ileri geri götürmeye başladım. Dışarıdan deli gibi gözükecektim biliyorum ama şuan tek önemli olan başımda ki ağrıydı.
-LİSAA! (Hoseok)
Hoseok'un sarsmasıyla kendime gelmiştim. Ellerimi aşağı indirip yüzümü elleri arasına almıştı.
-Mona Lisa iyi misin ne oluyor? (Hoseok)
-Ah. İ-iyiyim sorun yok başım ağrıdı biraz o kadar. Devam edebiliriz. (Lisa) diyip gülümsemiştim. Artık daha ne kadar yalan konuşacağımı bilmiyordum. Fısıltılar gitmiş başımdaki ağrı da azalmıştı.
-Hadi kalkın sınıfa geçelim ders başlayacak. (Namjoon)
Hepimiz kalktıktan sonra sınıfa gelmiştik. Bugün hiç ders dinleyecek kafam yoktu. Beynimin bana bugün tek yaptığı zonk zonk zonklamaktı. Okul çıkışı için bir ömür beklemiş gibi hissediyordum.
-Hadi bakalım herkes işine koyulsun bitirelim şu işi. (Yoongi)
-Ne işi? (Lisa)
-Evi temizleyip eşyaları taşıyacaktık unuttun mu? (Rose)
Ah tamamen aklımdan çıkmıştı o benim. Onaylayarak onların peşinden gittim. Ev güzeldi bir o kadar büyüktü. Bir kaçımız üçüncü katı bir kaçımız ikinci ve bir kaçımız da birinci katı alarak temizliğe koyulduk. Fazla kişi olduğumuz için temizlik hemen bitmiş sıra eşyaları taşımaya gelmişti. Gruplara bölünerek hepsinin evindeki eşyaları paketlemeye başladık. Kamyona yükledikten sonra eşyalar yeni eve gitmeye hazırdı. Güzel bir dekor ile evi yerleştirdikten sonra saat akşam 7 olmuştu. Çok fazla eşyaları olmadığı için şanslıydık ve çabuk bitmişti.
-Woahh belim kopacak çok yoruldum. (Taehyung)
-Birde bana sor olum. (Yoongi)
-Ama çok güzel oldu hadi bakalım bugün yeni evinizde uyuyacaksınız. (Jisoo)
-Ah evet. Sizinde çok emeğiniz oldu her zaman bekleriz buraya sağolun kızlar. (Jimin)
-Misafir davet etmeden önce bize sorman gerekmez mi? (Taehyung)
-Niye gelmeyelim mi? (Jennie)
-Ah şaka yapıyorum ciddiye almayın hemen. (Taehyung) dedikten sonra güzel bir kahkaha atmıştık.
-Sohbet iyi hoş ama ben açım. (Lisa)
-Ne zaman tok oldun ki? (Yoongi)
-Düşünüyorum hm... Sanırım hiçbir zaman diyerek güldüm. Ardından güzel bir pizza siparişi verdikten sonra sohbete daldık. Kısa bir süre sonra pizzalar gelmiş hatta hepimiz camış gibi yiyerek doymuştuk. Hepimiz dağıldıktan sonra biraz işimin olduğunu söyleyerek onlardan ayrıldım. Gizemli eve doğru gitmeye başladığım da saatin geç olduğunu biliyordum ama bir an önce bu olayı çözmem gerekiyordu. Evin önüne geldiğim de o korkutucu imajını hiçbir zaman kaybetmeyen eve baktım. Geldiğim an içim ürperiyor, tüylerim diken diken oluyordu. Yavaş adımlarla kapıya gidip sessizce kapıyı açtım. Bu özgüven bu cesaret bana nereden geldiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Fenerimi yakıp içeri girdiğim sırada içeriden gelen rüzgar iyice korkmama sebep olmuştu. İlerleyerek merdivenlerden üst kata doğru çıktım. Küçük çocukların gülüşme sesleri kulaklarımın içine işliyordu. İşin kötü yanı etrafımda kimsenin olmamasıydı. Yavaşça merdivenleri çıktıktan sonra geçen gördüğüm oda kapısının orada hala olmadığını gördüm. Bir var oluyordu bir yok oluyordu. Kesinlikle düzgün bir şeyler olmuyordu bu evde. Feneri duvarlara tutup baktığım sırada elimdeki telefonun titremesiyle ağzımdan küçük bir çığlık çıkmıştı.
Gelen mesaja baktığım da sinirli gözüküyordu. "HEMEN SAHİLİN ORADAKİ PARKA GEL LİSA MONABAN" gönderen kişi Yoongi olmasına rağmen neden böyle sinirliydi anlamamıştım. Telefonu açıp onu aradığım zaman beni meşgule atıp telefonu açmayacağını beni hemen dediği yerde beklediğini bildiren bir mesaj atmıştı. Ne oluyordu cidden bir fikrim yoktu. Daha 1 saat önce görüşmüştük bu 1 saat içinde ne olmuş olabilirdi ki? Diye düşünürken önümden siyah bir gölge geçtiğini hissetmiştim. O korkuyla merdivenleri hızla inip kendimi evden dışarı atmıştım. Buraya aklı başında bir insanın akşamın bu saatinde tek başına gelmeyeceği aşikardı. Burada ki tek aptal ben olduğum için geldiğime şaşırmıyordum. Arabaya bindiğim sırada evin oradaki ağaçlardan gelen parıltı yine duruyordu. Işık gibi parlayan bu şeyin ne olduğunu hala çözememiştim. Gözümü açıp kapadığımda ise yok olmuştu her zaman olduğu gibi. Arabayı çalıştırdıktan sonra tam gaz Yoongi'nin dediği yere doğru sürdüm. Geldiğim sırada arabayı park edip Yoongi'nin dediği yere yürümeye başladım. Onu gördüğüm de yanında biri daha oturuyordu. İyice baktığım da bu kişinin de Jennie olduğunu anladım. İkisinin bana ne diyecekleri hakkında düşünürken yanlarına gelmiştim.
-Geldim bir şey mi oldu? (Lisa)
-Onu sana sormalı Lisa Hanım. (Jennie) diye tek kaşını kaldırarak imalı bir şekilde konuşmuştu. Ne olmuş olabileceğini düşünürken Yoongi lafa girmişti.
-Geçen Ariana ile buluştun dimi? (Yoongi)
Niye sormuştu ki bunu birden bire şimdi anlamamıştım.
-E-evet noldu ki? (Lisa)
-Berbat bir yalancısın. Küçüklüğünden beri berbat bir yalancıydın. (Jennie)
-Nasıl yani anlamadım. (Lisa)
-Demek istediği şu Lisa. Yalan söyleyebilirsin ama Jennie ve ben senin ciğerine kadar biliriz biz yemiyoruz. (Yoongi)
-Ne demek ist-
-Başından beri sende bir şeyler olduğunu biliyordum sana inanmış gibi yapıyordum ki benden şüphe duymayasın diye. (Jennie)
-Ariana az önce buradaydı tesadüfen karşılaştık ve sohbet için oturduk. Rose ve Jisoo işi olduğu için gelemeyecekler acaba Lisa gelir mi diye konuşurken Ariana bize 'Çok iyi olur onunla 1 yıldır görüşemedik hiç' dedi. Nasıl yani bir kaç hafta önce görüşmediniz mi diye sorduğum da hayır yanıtını verdi. Bozuntuya vermeden sohbete devam ettikten sonra bir işi çıktığı için gitti. Ee Lisa durum buysa sen o gece tek başına ne yapıyordun? (Yoongi)
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Nasıl anlatacağımı düşünürken onları bu işin içine sokmak istemediğim aklıma geliyordu. Başlarına bir şey gelsin onlara bir şey olsun istemiyordum. Karşımda benim cevabımı bekleyen iki meraklı insan dururken ne diyeceğimi düşünmek işimi zorlaştırıyordu. Anlatmalı mıyım anlatmamalı mıyım bilmiyordum...

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin