~38~

1K 93 11
                                    

-ÇOCUKLAR BURAYA GELİN! (Lisa)
Herkes gelmiş meraklı gözlerle elimdekine bakıyordu. Jungkook biraz daha yaklaşıp elimden defteri aldığında gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
-Bunu okumanıza gerek yok. (Jungkook)
-Neden? (Jisoo)
-Sizi ilgilendirmez çünkü. (Jungkook)
-Ne olduğunu söyleyin o zaman. (Yoongi)
-Lalisa'nın günlüğü. (Lisa)
-NE!? (Taehyung)
-Onunla yazdığımız ve bensiz yazdığı yazılar. Birlikte çekildiğimiz fotoğraflar var. Önemli bir şey değil. (Jungkook)
-Jungkook ben özü-
-Özür dilemene gerek yok Lisa. Bunu bulduğun için teşekkür ederim. (Jungkook)
-Bizimle paylaşmak ister misin? (Jisoo)
-Sanırım bunu tek başıma incelemek  istiyorum. (Jungkook)
-Çünkü bana bile göstermeden yazdığı yazıları yalnız okumak istiyorum. (Jungkook)
Diyerek kapıdan dışarı çıkıp gitti.
-Jungkook be-
-Lisa kafasını toplaması gerekiyor yalnız bırak. (Jimin)
-Ama ya başına bir şey gelirse? (Lisa)
-Gelmez merak etme. (Taehyung)
-Bizde artık eve dönelim. (Yoongi)
Başımla onaylayacağım sırada gözümün kararması ile geriledim. Etraf bir anlığına bulanıklaşmış ardından masmavi bir gökyüzü belirmişti. 
-KİMSE VAR MI!? (Lisa)
Diye bağırdığım sırada arkası dönük bir kız gördüm. Önümüzde duran evin önünde dikilmiş kapıya bakıyordu. Koşarak yanına biri geldiğinde gelen kişiye diktim bakışlarımı. Bu oydu. Jungkook. Yüzü gülüyordu ve mutlu gözüküyordu. Yüzünü hala göremediğim kız ise önünde durmuş bir şeyler anlatıyordu. Sanırım buda Lalisa'ydı. Jungkook'un elinde tuttuğu pembe günlük gözlerime ilişti. Kız Jungkook'un elinden günlüğü alıp ona bir şeyler dedikten sonra sustu. İkiside durup eve baktılar. Görüntü tekrardan bulanık hale gelip siyahlaştığı zaman başımın dönmesi ile yere yığıldım. Bileklerimde bedenimi taşıyacak tüm güç çekilip alınmıştı sanki.
-LİSA! (Yoongi)
-I-iyiyim. Sorun yok. Bir şey gördüm sadece. (Lisa)
-Ne gördün? (Jennie)
-Jungkook'u. (Lisa)
-Ne? Nasıl yani? (Jimin)
-Bir kız vardı. Yanında da Jungkook ve gerçekten çok mutlu gözüküyordu. Kız pembe günlüğü tutarak bir şeyler anlatıp sustuktan sonra birlikte eve baktılar. Ardından görüntü gitti. Ama görüntüden ziyade gerçek bir anı gibiydi. Sanki...sanki o an gerçekten oradaydım. (Lisa)
-Bunu görmenle şu olayın ne bağlantısı var ki? (Rose)
-Bilmiyorum. Anlam veremiyorum. Hiçbir şeyi anlamıyorum. (Lisa)
-Acaba... (Hoseok)
-Acaba bir şeyler buldukça Lisa başkalarının burada geçen  anılarını mı hatırlayacak? (Hoseok)
-Nasıl yani? (Jisoo)
-Yani bunu günlüğü bulduktan sonra gördü değil mi? Peki o zaman başka bir şey bulduğumuz da farklı bir anı mı görecek? (Jin)
-Öyle oldu diyelim. Neden Jungkook? (Jennie)
-Neden o veya neden böyle bir şey gördüm inanın bilmiyorum. Ama bu bir işaret olabilir değil mi? (Lisa)
-Neden olmasın? Farklı ipuçları bulmamız gerekiyor. (Yoongi)
-Şu lanet evi çözelim artık. (Jimin)
-Bugünlük bu kadar yeter çocuklar. Eve gidelim yarın hep beraber bir daha geliriz. (Namjoon)
Herkesten onaylar şekilde mırıltılar çıktıktan sonra yavaşça toparlanmaya başladık. Çocukların hepsi çıktığında evde tek kalmıştım. Yavaş adımlarla kapıya ilerlerken Yoona önümde belirdi.
-Bir anda önüme çıkmaman konusunda anlaşmalıyız artık bence. (Lisa)
-Alışkanlık olmuş üzgünüm. (Yoona)
-Neyse sorun yok. Ama konuşacak konularımız var Yoona. (Lisa)
-Lisa. Merak ettiklerin var biliyorum sana anlatacağım fakat doğru zamanı bekliyorum. (Yoona)
-Doğru zaman ne peki? (Lisa)
-Bilmiyorum. O...o seninle konuştuğumu öğrenmemeli Lisa. Ondan gizli seninle konuşmak çok zor. (Yoona)
-O kim? (Lisa)
-O tam ola- Lisa çabuk git burdan. (Yoona)
-Ne oluyor Yoona ne oldu? (Lisa)
-O geldi. Hemen arkadaşlarını da al ve git. Acele et! (Yoona)
Küçük kız sözlerinden sonra aniden ortadan kaybolmuştu. Ne demek istemişti? O kimdi? Gelen kimdi? Onun bu denli korktuğu o şey neydi? Tüm olanlarla bir ilgisi var mıydı? Yoksa her şeyin başı o dediği kişi miydi? İyi de kimdi bu?
-LİSA HEMEN ÇIK! (Yoona)
Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan ses karşısında donup kalmıştım. Hareket edemiyor olduğum yerde sadece dikiliyordum.
-LİSA SANA DİYORUM HADİ AMA! (Yoona)
Duyduğum sese karşılık dahi veremiyordum. Duyuyordum evet ama tepki verecek en ufak bir mimik bile yapmıyordum. Heykel kesilmiş kalmıştım. Arkamdan güçlü bir kuvvetle itilmem ile kendimi evin dışında ve yerde buldum. Yoona arkamdan itmiş evden çıkmamı sağlamıştı anlaşılan.
-Tam bir aptalsın. Şimdi hemen git o gelmeden. (Yoona)
-K-kim? Kim gelecek? Neden kaçıyorum? (Lisa)
Sonunda ağzıma tıkılan kelimeler bir bir çıkmıştı. Yoona iyice sinirlenmiş aptal olduğumu defalarca kez vurgulamıştı. En sonunda pes ederek evin etrafından uzaklaşmak için arabaya binmiştik. Yoona aptal olduğumu söyleyerek ortadan yok olup gitmişti her zaman ki gibi. Peki Jungkook? Tabi ki onu kimse bilmiyordu. Günlüğü bulduğundan beri onu görmemiştik.
Eve vardığımız da kendimi direkt odama attım. Gözlerimi kapattığımda uyuma hissim ağır basıyordu. Çantamı bir kenara attığım da içinden düşen eldiven dikkatimi çekti. Bu o eldivendi. Kimseye söylemeden önce evime kadar girip beni uyaran adamın eldiveni. Bu tamamen aklımdan çıkmıştı. Kim olduğunu bu evi daha başka kimin bildiğini bulmamız gerekiyordu. O gece gelen Lalisa olabilir miydi? Aklıma gelen düşünce ile irkildim fakat beden bir erkek bedeni olduğu için tahminim yerle bir olmuştu. Daha fazla düşünmeden kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Yarın çocuklarla beraber eldiven olayını çözebilirdik.

Lisa, Lisa, Lisa, Lisa

Duyduğum fısıltı ile gözlerimi açtım. Karşımda arkası dönük biri duruyordu.
-Kimsin sen? (Lisa)
Dediğimde odada sesimin yankılanması ile irkildim. Karşımda duran bedende en ufak bir hareketlenme yoktu.
-Sana diyorum. (Lisa)
-Sana kimsin dedim! (Lisa) diye bağırdığımda karşımda ki beden şiddetli bir çığlık attığında kulaklarımı ellerimle kapadım. Bu her neyse sağır olmama sebep olabilecek türden bir çığlıktı. Sustu.

-Çok safsın.

Ne demişti o? Daha doğrusu ne demek istemişti.
-Ne demek istediğini anlamıyorum. (Lisa)
Dediğimde hiçbir şey demeden yürümeye başlamıştı.
-NE DİYORSUN AÇIK KONUŞ DEDİM! (Lisa)
Diye bağırdığımda bir anda üzerime doğru koşması ile çığlıklar içerisinde uyandım. Yüzümden terler akıyor kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Her şeyin bir rüya olduğunu kavramam çok sürmemişti. Gittikçe gerçek gibi gözüken kabuslarım korkumu arttırıyordu. Daha ne kadar gerçekçi göreceğimi hiç bilmiyordum. Kalp atışlarım yavaşça kendine gelirken elimi  tutan kişiye baktım. Onu görünce şaşırmıştım.
-Jungkook? (Lisa)

Cursed LoopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin