5.Bölüm

62K 2.8K 367
                                    




Akif kulaklarına dolan özür dilerim kelimeleriyle anlık olarak duraksadı. Yüzbaşı Ali az önce özür dilemişti. Vay anasını be! Bize gelince höt! Kadına gelince özür! Böyle şansa lanet girmesi gerektiğini düşünürken aklına gelen hinlikle kafasını hafif arkaya çevirip ' teğmen ' diye seslendi. Seyit, kulaklarına ulaşan çağrı ile Üsteğmenin yanına geldiğinde kafasında dönen tilkileri 3d olarak görmüştü..

Eğlence vaktiydi.

' Emredin komutanım? ' dediğinde hem eğlence için heyecanlanmış hem de başına örülecek çorap için endişe duymaya başlamıştı.

' Teğmen, sence de hava da pis bir koku yok mu? '

' Ne gibi, komutanım? '

' Böyle ekşimsi, bokumsu, lanet bir şey kokuyor sanki  '

' Biraz alabiliyorum, komutanım '

Akif dudağını bükerken '  bu kokuyu nasıl yok ederiz, teğmen? ' diye sordu. Seyit içinden pöflerken, dışından sesi keyifli çıkıyordu.

' Febrezleyelim komutanım '

' O ne lan? '

' Kötü kokuları maskelemez, yok eder ' düşünceli bir ifade takındıktan sonra ' sanırım öyle bir şeydi ya da boş verin komutanım, biz üslubumuzu bozmadan direkt sıkalım gitsin ' dedi.

' Sende ki bu zekayla bu dünya nasıl başa çıkacak teğmen? '

' Neden öyle diyorsunuz komutanım? Biz sorunları öyle çözmeye alışığız '

' Orası öyle ama söyle bakalım Einstein, kokuya nasıl sıkabiliriz? '

' Komutanım eğer gerekirse kokuya da sıkarız icabında '

' Ama bu koku çok seksi bir koku teğmen, sıkamayız '

Seyit gevşekçe sırıtarak ' dünyanın sizinle de işi en az benimle olduğu kadar zor görünüyor komutanım, koku nasıl seksi olabilir? ' dediğinde Akif'in gözleri parladı.

' Zekânı, canından fazla seviyorsun sanırım teğmen '

'  Canım için zekâma, zekam içinde canıma ihtiyacım var komutanım, ikisi de çocuklarım gibi ayrım yapamıyorum '

' Tespit güzel ama yersiz çünkü ikisi de bir sikeme yaramaz teğmen '

' Kalbimi kırıyorsunuz ama Komutanım '

' Sende kalp var mıydı teğmen, aldırdın sanıyordum ' diye söylendiğinde Seyit ukala bir şekilde sırıtınca Akif devam etti ' yoksa hala geri alamadın mı? ' dedi.

' Tüm yollar tıkalı komutanım, ulaşım da sorun yaşıyorum '

' Tavsiye ister misin, teğmen? '

' Verebilecek misiniz komutanım? '

' Üçün biri dışında da bir şey vermem sana Seyit '

' En sevdiğim komutanım '

Akif yeterince eğlenemediğini biliyordu ama Seyitle de ancak bu kadar oluyordu. Gerçi hemen önlerinde Yüzbaşı olmasaydı daha derine inebilirdi ama her ne kadar dikkati yanındaki kadın da olsa da konuşmaları duyabildiğini biliyordu. Çünkü adam da telepati gücü vardı ve bu gücü hep başına bela oluyordu. Bir keresinde yine geyik yaparken söylememesi gereken bir şey ve duymaması gerekirken duyan yüzbaşıyla başına gelenleri unutamıyordu. Adam, kazığa oturtsaydı o kadar acılı olmazdı. Hatırlayınca ürperen Akif, küçük çaplı bir titreme geçirdi. Üniformalı ve üniformasız Ali, birbirinden farklıydı. Sertlik, tavır, can sıkıcılık, umursamazlık falan hep aynıydı ama üniforma yokken Akif'e katlanabiliyordu. E haliyle bu da farkı oluşturan en büyük ve tek etmendi. Aynı yerde eğitim görmüşlerdi ama yaş olarak ondan üstte ve kıdem olarak önde başladığından aynı seviyede değillerdi. İkisi de yetimdi ve bu durum aralarındaki bağı oluşturuyordu. Çünkü Akif, eğer yetim ve aynı kadere sahip olmasalardı aralarında ki bağın karargâh ile sınırlı kalacağını biliyordu. Ali çok zor bir insandı ve bu zorluğu onu mükemmel bir asker yapıyordu. Seyit'in sesini duyduğunda dikkatini toparlayıp, etrafa hızlı bir bakış attı. Görevde düşünmek sakıncalıydı. Odaklanmalıydı. Yoksa av olurdu.

KARA HİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin