kesit

46.1K 1.1K 4
                                    


Yaşanan olaylar karşısındaki çığlık çığlığa olan suskunluklarımıza ithafen Zirve kitabımdan bir kesit paylaşmak istiyorum.

' Neredeyse iki ay olacaktı ve her şey eski halinde devam ediyordu. Kalınan yerden devam etmenin verdiği o acınası huzur aslında yıkık bir bina gibi görünüyordu. Vardı ama yıkıktı. Oradaydı ama işe yaramazdı. Akıp giden yolun hissettiklerime olan desteği derin nefesler almama neden oluyordu. Babamın çağrısıyla yanına giderken içimde özlem duygusu baş göstermişti ama şimdi pişmanlıkla geri dönüyordum. Söyledikleri kafamda durmadan tekrar ederken, odaklanmam ve bir karar vermemi engelliyordu. Çok netti. Annemin ne düşüneceğini de kestiremiyordum. Her ne kadar yeni bir karar alıp, evlenmiş olsa da babamı sevdiğini en derinlerimde hissedebiliyordum.

Anneme acıyordum. Acınası şeyler yaşadığı için acıtıyormuş ve bunu en acı şekilde öğrenmek hazmedilmesi kolay bir şey değildi. Beni neden sevmediğini öğrenmiştim ve şimdi ona kızamıyordum.

Bir kadın olarak yaşadıkları ve yaşamaya devam ettiği bir hayatı vardı.

Bir kadın olarak susmak zorunda kaldığı bir hayatı vardı.

Bir kadın olarak savaşmak zorunda kaldığı bir hayatı vardı.

Bir kadın olarak ayakta kalmak zorunda kaldığı bir hayatı vardı.

Bir kadın olarak yaşam onunda hakkıydı.

Sevilmek onunda hakkıydı.

Sevmek onunda hakkıydı.

Çığlık atmak onun hakkıydı.

Ölmek istememek onun hakkıydı.

Öldüğümüzü herkes biliyordu ama

Ölürken kimse fark etmiyordu.

Fark etmek istemiyordu.

Bunun için yaptıklarından onu sorumlu tutamazdım. Bazılarımız benim gibi günahkâr doğuyordu. Temiz olan doğurandı, temiz kalmak için çabalamakta bizim elimizdeydi. Yaptığımız ve ya yapmak zorunda olduğumuz seçenek, maalesef ki bir seçenekti. Olması gerekiyordu. Ama öyle olması gerekmiyordu.

Babamın istediği o kadın değildi ama Kadındı.

Annem güçlüydü.

Savaşmıştı.

Kaybetmişti ama razı gelip de boyun eğmemişti.

Kendisine biçilenleri reddetmiş ve kurtulmuştu.

Yeni bir hayat kurmasını istemesini ve almasını bilmişti.

Anneler güçlü olurdu.

Benim annemde güçlüydü tıpkı savaşan tüm Emineler gibi.

Sırtında yüktüm, benden kurtulabilirdi ama yapmamıştı. Babam bu seçeneğinin olduğunu söylemişti ama annem benden vazgeçmemişti. Babamın bir anlık uğradığı yenilgi, almak istediği intikamın meyvesiydim ben. O kadın arkasını dönmüş olmasaydı ben olmayacaktım. Babam hırsına yenilip, annemin ona duyduğu karşılıksız sevgiyi beş dakikaya sığdıramayacaktı. Suçlu arıyordum.

Ama yoktu.

Kadın babamı istemediği için babam, anneme gelmişti. Annem, gideceğini bildiği adama kendini ve aşkını teslim etti. Ama adam gitti. Kadın ise yaşamak için savaştı.

Kadın aşık ise tutsak olurdu.

Kadın sevmeden de sevebilirdi.

Kadın sevdiğinden susabilirdi.

Kadın sevdiğinden sağır olabilirdi.

Ama kadın artık istemezse özgürlüğüne kavuşabilirdi.

Kadın isterse yarım bırakılmasına rağmen tamamlanabilirdi.

Kadın dediğin anne olduğu gibi, çocukta olabilirdi.

Hıçkırarak ağlayadabilir, çığlık çığlığa haykıradabilirdi.

Kahkaha da atabilir, tebessümde edebilirdi.

Kadın her yerde ve herkese karşı KADIN kalabilirdi.

Benim annem sevmişti ama vazgeçilmişti. Kuralların hüküm sürdüğü o yerden kurtulabilmiş ve kendisini seven bir adam ile yeniden başlayabilmişti. Annem, nankör olmamıştı. Şimdi daha da iyi anlayabiliyorum, yargısız infaz yapmışım meğer annemin nefreti bana değil de kendineymiş. Keşkelerinin sebebi olmadığımı bilmek içimdeki hapishanede tuttuğum anne sevgisinin duvarlarını yıkmıştı. Bu yolun bir an önce bitmesini istiyordum. Çünkü anneme sarılmam lazımdı.

Karşılık vermeyeceğini bilerek sarılmak istiyordum.

Çünkü biliyordum,

Annemde bana sarılmak istiyordu ' .

Kara Hilal için bölüm yazım aşamasındadır, yeni okuyucularımı Zirve'ye de bekliyorum. 

KARA HİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin