38.Bölüm

45.2K 2.1K 78
                                    

Burnuma dolan enfes koku ile açılan zihnim, kalbine ritmini şaşırtmıştı. Hayalimin içinde olduğumu anlamam için kulağımın altına atan kalp yeterliydi. Bütün gece sık sık uyanmış ve anın tadını bolca çıkarmıştım. Varlığını özümsemek o kadar güzeldi ki, kelimelerimin yeterli gelebileceğini düşünmüyordum. Çapkının hırlaması üzerine acıktığını anladığımdan, hiç ayrılmak istemediğim kollardan çıktım ve Çapkın'a yemeğini verip banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçaladım ve gargara yaptım. Saçlarımı da tarayıp topuz yaptıktan sonra yüzümü kremledim ve hazırdım. Aynada kendime bakıp ' sakin ol kızım! Kalpten gitmek için çok erken, önce hayalini yaşa! ' diye söylendim. Yatağımın olduğu bölüme geçtiğimde hala aynı şekilde uyuyan adamımı görmek, içimde kelebek etkisi bırakmıştı. Ah ne güzel adamdı! Ne de güzel yakışmıştı bana!

Titrek bir nefes bırakıp saate baktığımda henüz yedi olduğunu gördüm. Biraz daha uyuyabilirdim ama o uyandığı zaman yatakta olmak istemiyordum çünkü dünden sonra içimde yersiz bir endişe yeşermişti. Bu endişenin hammaddesi bizzat kendimdim. Kendimden korkuyordum çünkü adamı o kadar çok arzuluyordum ki her şeyi yapabilecek duruma gelmem bir saniyemi bile almıyordu.

Yataktaki adama bakmaya son verip mutfak kısmına geçtim ve kendime double bir türk kahvesi yaptım. Kahvemi alıp salon kısmındaki çiftli koltuğa oturdum ve laptobumu açtım. Ali'm uyanana kadar iş yapsam fena olmazdı. Kahvemden bir yudum alırken hemen masanın üzerinde olan telefona gözüm kaydı. Sessizde olan telefonun yanan ışığına bakılırsa biri arıyordu. Açmamam gerektiğini biliyordum ama bu bakmamamı gerektirmiyordu. Kendi kendime hınzırca sırıtıp telefona uzandım ve ekranda yazan ismi görmemle tek gözüm seyirdi. O anda da açıp açmamam gerektiğini düşünemediğimden cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.

' Yüzbaşım? ' diye soluyan ses ile seyiren tek gözüme katılan diğer gözüme aldırış etmedim. Kaltak!

' Yüzbaşı şu an müsait değil, ben yardımcı olayım? ' derken sesim oldukça sert çıkıyordu.

' Siz kimsiniz? ' diye soluyan ses de benim sesim gibi sertti. Sürtük!

' Duru ' dedikten sonra biraz bekledim ve ' asıl siz kimsiniz? ' diyerek onu bozguna uğrattım.

' İsmim yazıyor Duru hanım, kim olduğumu biliyorsunuz '

' İsminiz yazılı olsaydı telefonu hiç açmazdım, ama şu kibrinizden anladığım kadarıyla Teğmen Buse olmalısınız, yanılıyor muyum? ' derken oldukça eğleniyordum. Bir taraftanda Ali'nin olduğu tarafa bakıyordum. Uyanır ise bana kızma ihtimali yüksekti ve telefon açıkken bana kızmasına katlanamazdım.

' Yüzbaşı ile görüşeceğim '

' Acil olsa bile bunun için biraz beklemeniz gerekecek Buse hanım '

' Bana duşta muhabbetti yapmayacaksınız değil mi? ' derken sesine alaycılık hakimdi. Kızım bana bunu yaptırma ben feministtim azıcık ya!

' Henüz duş için erken teğmen ' durdum ve bu söylediğimi kavrayabilmesi için zaman ayırdıktan sonra ' Ama iş için ise, uyandırabilirim? ' diye ekledim.

' Aradığımı söylemeniz yeterli, geri dönüş sağlayacaktır mutlaka bana '

Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki telefonu kapattı. Kapanan telefona sinirle baktıktan sonra omuz silkip koltuğa geri yaslandım. Kilit olmayan telefonu açıp teğmenin rehber kaydını sildim. Yanındayken falan aramaya kalkarsa yalanım ortaya çıkmasın diye. Telefonu geri masaya bıraktım ve Aliyi kontrol ettim, hala uyuyordu.

Maillerime bakarak zaman geçirmeye çalıştıysam da bir süre sonra sıkıldım ve yatağa gerisin geri ilerledim. Ali, sol tarafına dönüp uyuduğu için sert ve kaslı sırtı bana dönüktü. Usulca yanına uzandığımda sırtını izlemeye koyuldum. Ufak tefek bir çok yara izi ve kurşun izi vardı. Yer yer morluklar ve ezilmeler mükemmel sırtını sanki mümkünmüş gibi daha da mükemmel yapmıştı.
Canının yandığı bilmek başka görmek ise bambaşkaydı ve ben bunu dün gece anlamıştım.
Sağ elimin parmaklarını sırtında usulca gezdirmeye başladım. Tenimin altındaki sert ten, içimde arzunun yanında şefkatin de yer etmesini sağlıyordu. Benim güzel adamım!
Gözlerimin dolmaya başladığını fark ettiğimde kendi kendime kaşlarımı çattım ve keskin nefesler bırakmaya başladım. Sırtının sağ tarafındaki dikiş izini öpmek istedim. Bir anda içimde o kadar büyük bir istek meydana geldi ki kendimi dizginleyemedim ve dudaklarımı dokundurdum. Hemen sonra geri çekildiğimde Ali yavaşça bana doğru döndü ve gözlerini açtı. Eşsiz mavileri, benim kahvelerime karıştığında içimde inanılmaz bir huzur filizlendi.

KARA HİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin