8.Bölüm

53.5K 2.9K 157
                                    

Sinirliydi ama neye karşı sinirli olduğunu anlamıyordu..Camın önünde öylece durmuş, az ilerideki bankta oturan Akif ile Duru'yu izliyordu. Kadının heyecanla konuşması ve Akif'i pür dikkat izlemesine mi, Akif'in kadınla sohbet ederken ki rahatlığına mı yoksa kadının gözlerindeki parıltıya mı? Kısacık eteğiyle meydanda olmasına mı? Üzerinde Akif'in kapüşonlusu olduğuna mı? Hangisine sinirlendiğini anlamıyordu. Sorgudan sonra hızla odasına geçmiş, üzerini değiştirirken içeri giren kadınla şaşırmıştı ama bu uzun sürmemişti. Son yirmi dört saatte yaşananlara alışık değildi. Kadın normal bir rehine olsaydı durum çok basit olurdu; Al ve çık. Ama kadın normal değildi. Dik başlı olmasını bırak, cesareti, dik duruşu ve baştan ayağa kendisi ile farklıydı. Güzeldi. Oldukça güzeldi. Deneyimli bir asker olduğundan kadını kitap gibi okuyabiliyordu. Kendinden etkilendiğini anlamıştı ama asıl takıldığı durum farklıydı. Kadın bir sorunu olmadığını söylemişti ama o anda gözlerinde bir ışık yanmıştı ve o ışık bir derdi olduğunu kanıtlıyordu.

Kadın çıktıktan sonra kapıdaki söylenmesini de duymuştu. Komikti. Ali, gülümsemesini tutamamıştı o anda ama sonra fark etmesiyle düzelmişti. Garip bir his sarmıştı etrafını, uykuya ihtiyacı vardı ve başka türlüsü mümkün değildi. Camın önünden, yatağına geçti ve kendini rahatsız bir uykuya bıraktı. Sabah içtiması için toplanan askerlerin sesine uyanan Ali, üzerine kamuflajlarını giyinip, traşını olduktan sonra odadan çıktığında Kuzey ile karşılaştı. Kuzey'in yüzünde oldukça sinir bozucu bir ifade vardı, gülümseme!

Kuzey ise gördüğü yüz ile iyice keyiflenmişti. Gece boyunca hiç susmayan karısına katılıyordu. Bu Duru denilen kadın hayatlarına ansızın girmişti ama çıkmayacakmış gibi duruyordu. Kadınsal içgüdüsüne güvenen karısının haklı olduğunu biliyordu ama yine de karışmaması için onu sert, oldukça sert ve eğlenceli bir şekilde uyarmıştı. Başta direnmişti ama sonrasında dayanamamıştı tabi ki. Aklına gelen görüntüleri kafasından atmak istermiş gibi iki yana sallayıp Yüzbaşıya ' Günaydın, Yüzbaşım ' diye selam verdi.

' Günaydın, Yüzbaşım ' Kuzey, arkadaşının ses tonundan ve görüntüsünde pekiyi bir gece geçirmediğinin farkındaydı ama konu ile ilgili bir şey söylememeyi seçti.

' Yasak ile ilgili aksi bir durum var mı? '

' Hayır. Albayın yanına gidiyorum, bilgilendirme yaparım. O zamana kadar timi hangarda topla eğitime tabi tutacağım Yüzbaşı '

Kuzey ' Emredersiniz, Yüzbaşım ' dedi ve Ali'nin yanından ayrıldı. Adımlarını hangara çevirmişti. Koridorda karşılaştığı erlerden birine time haber vermesini söyledikten sonra Üsteğmen Hasan ile karşılaştı.

' Günaydın, Yüzbaşım '

' Günaydın teğmen, benimle gel hangara geçeceğiz '

Hasan adımlarını yüzbaşı ile atarken ' Görev emri mi komutanım? ' diye sordu.

' Hayır ama keşke öyle olsaydı diyeceğimiz kesin, teğmen '

Hasan bunun üzerine içerleyip ' bir vukuatımızda olmadı komutanım ' dedikten sonra ' Ne kadar kötü öleceğiz? ' diye sordu.

' Derecelendiremiyorum '

' Çok acil bir işimizin çıkma olasılığı nedir komutanım? '

' Hiç yok '

' Hiç mi yok? '

Kuzey tek kaşını kaldırarak ' Hiç yokla yok arasında hiçbir fark yok teğmen ' dediğinde Hasan ' azıcık var komutanım ' diye karşılık verince ' buyur o zaman ' dedi.

' Şimdi komutanım diyelim ki bir bakkala gittik ve üç ekmek alacağız ama bakkal amca üç ekmeği olmadığını söylüyor. Bizde soruyoruz; Hiç mi yok? Diye, o da diyor ki; hayır iki tane var. Sonrasında iki ekmeği alıp, çıkıyoruz '

KARA HİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin