Azıcık yanacak mı buralar ne?
Yenilen yemek ve tatlılardan sonra dağılan ekip, kendi alanlarına çekilmişti. Duru, balkondaki sedire kurulmuş Ali'nin peş peşe olan telefon konuşmalarının bitmesini bekliyordu. Yemek esnasında Albayın aramasından beri sıklıkla telefon ile görüştüğünden ve bir türlü rahata eremiyorlardı. Duru da kucağında boylu boyunca uzanan Çapkının tüylerini okşuyor ve manzaranın tadını çıkarıyordu.
Şehirden uzak olan evin en güzel yanı gökyüzüydü. Yıldızlar, ışığın azalmasıyla ait oldukları yerde mükemmel bir tablo gibi duruyorlardı. Bu manzara Duru için inanılmazdı. Çünkü, yeryüzündense gökyüzünü daha çok seviyordu.
' İyi akşamlar kızım ' diyen sese doğru döndüğünde bugün otoparkta karşılaştıkları kadının sevecen bir eda ile kendisine baktığını gördü.
Gülümseyerek ' İyi akşamlar ' dediğinde kadın elindeki fincanı kendisine uzatarak ' Hava serin oldu. Çay yapmıştım ' dedi.
Duru yakın olan korkuluktan sarkmadan fincanı kolaylık ile alarak ' Çok teşekkür ederim ' dedi.
Sevda Hanım ' Senin ki de telefon trafiğinde anlaşılan ' dediğinde Gülümseyerek onaylamıştım. Kendi balkonlarının sürgülü camını açarak benimle aynı hizada bulunan sandalyesine oturup ' Bugün hava çok güzel, sana eşlik etmem sorun olur mu? ' diye naif sesiyle konuştuğunda, Duru da elindeki fincan ile arkasına yaslanıp gülümseyerek ' Zevk duyarım ' dedi ve ekledi ' Zaten sessiz durmak bana göre değil ' .
Sevda Hanım ' Bana göre de değildi ama sanırım asker eşi olmak insana biraz ağır başlılık yüklüyor ' derken cam bardağından çayını yudumladı.
Gidip gelen balkon ışığına sinirle bakan Duru 'sanırım ' durdu ve lambayı çenesiyle gösterip ' biraz da sorumluluk bindiriyor. Mesela bunu onun yapması gerekmez mi? 'diye ekledi.
Sevda Hanım kıkırdayarak ' Emin ol canım Musluk tamirinden tut da ev boyamaya kadar her şey ile ilgileniyorsun ' dedi.
Omuz silkip ' Bir lamba şart buraya yoksa kör olacağım ' dediğimde ayaklanıp ' Bizde fazladan olacaktı bekle getireyim ' deyip içeri hızla gittiğinde Duru ' Gerek yo- ' diyememişti bile.
Kısa süre sonra geri geldiğinde elindeki lambayı uzatıp ' Al bakalım ' dedi.
Duru kucağındaki Çapkını sedire hafifçe itip elindeki fincanı sedire koydu ve ayaklanıp lambayı aldığında ' Yedek lamba olması beni şaşırttı ama sonuçta biz çantamızda yedek tül çorap bile taşıyan insanlarız değil mi? Neden şaşırıyorsam? ' diye mırıldandı.
' Geçenlerde bizimde banyo lambası sönmüştü, oradan kalma ' derken gülümsüyordu.
Duru da gülümseyip ' Teşekkür ederim ' dedi.
Fincanı geri alıp sedire koydu ve sehpayı lambanın altına çekti.
Sevda Hanım ' Aman kızım dikkat et, Dur Ali taksın ' dediğinde Duru lambayı söndürüp sehpaya çıkarken ' Merak etmeyin ben hallederim ' dedi. Ampulü çevirip çıkardığında aşağıya inip yeni ampulü aldı ve sehpaya geri çıktı. Elindeki yeni ampulü yuvasına geçirip döndürmeye başladığında adamının sert sesini duydu ve korkarak sehpada sallandı.
' SEN ORADA NE YAPIYORSUN?! '
Sevda Hanım ' AYY ' diye bir nida koparırken dengesini sağlayan Duru sakince ampulü iyice çevirip, taktı. Ayaklarının dibinde durup ona ters bakışlar atan adamın, göğsü hizasındaki omuzlarına ellerini koyup aşağı atladı ve ellerini beline koyup ' Sen az önce bana bağırdın mı? ' diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA HİLAL
RomantizmKOD ADI: AYŞE TATİLDEN DÖNDÜ. ' ADALET, NAMLUNUN UCUNDA ' +18 +++++ AĞIR Küfür ve Şiddet içermektedir.