BEN GELDİMMMMMMMM...
SÜPPPPRRRİİZZZZ!!!
Duru, ocağın başında fesleğenli makarnasını karıştırırken aklında sorular vardı ve engel olamıyordu. Ama onu da bulup bulmadığına demişti değil mi? Yani kalbini bulmuş muydu? Bundan bunu mu anlamalıydı? Seviyor muydu yani? Hoşlandığının farkındaydı ama ya sevmek? Tensel olarak değil içsel olarak sevmek? Tutkunun yanı sıra sevmek? Gerçekten seviyor muydu? Kabullenmiş miydi kendisini?
Kafayı yiyecekti!
O kadar net değildi ki!
Nasıl emin olacaktı?
Kendini hemen bırakmak istemiyordu Duru ama bir o kadar da bırakmak istiyordu. Sonuçlarını gözardı ederek, anı yaşamak istiyordu. Aliyi tüm sonuçlarına rağmen istiyordu. Bu durum onu zora mı sokacaktı yoksa sonsuzluğa mı armağan edecekti? Emin değildi...
' Hazır mı? ' diye soran sesi duyduğunda tüm hücreleri harekete geçmişti. Bir insanın sesi bile bu kadar mükemmel olmamalıydı. Akıl sağlığı için hiç iyi değildi.
' İki dakikası var ' dediğinde hemen arkasında beliren beden ile kasıldı. Yüzünün sağ tarafından uzanan kafa ile de nefessiz kaldı. Ali, kadında bıraktığı etkinin farkındaydı ve bundan manyakça bir zevk alıyordu. Tenceredeki makarna iştah açıcı gözükse bile, hemen önündeki bedenin sinirli halini seviyordu. Az önce sinirli iken Ali'nin tek düşündüğü şey dolgun dudaklara kapanıp, kadını yatağa attıktan sonra sabaha kadar onu sevmekti.
' Ama makarna ' diyerek burnunu kıvırdığında Duru, kıkırdayarak hemen dudaklarının dibindeki kirli sakallı yanağa oldukça sert ve sulu bir öpücük kondurup ' Yemezler Yüzbaşı ' dedi.
Ali, yanağındaki baskıya bittiği sırada kadını kollarının arasına alıp, hafif nemli saçlarını geçerek boynuna yüzünü gömdü. Duru, beline dolanan ellere mi, arkasında hissettiği devasa bedene mi yoksa boynunda hissettiği nefese mi ölsündü? Karar veremiyordu.
' Seninle ne yapacağımı bilmiyorum ' diyen ses ile hınzırca kıkırdayıp ' Sev yeter, gerisini ben hallederim ' dedi.
Ali, kollarını biraz daha sıkıp boynuna hafif bir öpücük kondurduktan sonra ' Pişmedi mi o hala? ' diyerek konuyu değiştirdiğinde Duru ' Vay! Bu ara çok kaçıyorsun Yüzbaşı? Yoksa cevap vermeye yetecek kadar cesaretin yok mu? ' diyerek meydan okudu.
Ali, kadının meydan okumasını zevkle kabul ederek, onu hızla kendine çevirip dudaklarına doğru kaldırarak ' Sen? ' dedi ve duraksadıktan sonra ' Benim söylemeye cesaretim var ama senin cevabı duymaya cesaretin var mı? ' diye ekledi.
Duru, adamın gözlerine bir süre baktıktan sonra ' Konu sen isen, cesur olmayı çoktan öğrendim Yüzbaşı ' diye mırıldandı.
Ali, kadının düşen sesiyle bir süre öylece kaldıktan sonra dudaklarına temas eden dudakları tam anlamıyla kavradı. Ali, ağzındaki tat ile inlerken Duru, duyduğu inleme sesiyle kendinden geçmişti. Ali, kadının dudaklarını açarak iyice kavradığında dilini dili ile buluşturdu. Özlemişti. Güzel kadındı vesselam ve Ali özlemişti. Lanet kadın, tüm görev süreci boyunca aklında yer etmiş ve kendisini meşgul etmişti. Kamyonda beklerken aklında hep bu kadının yüzü, damağında tadı ve burnunda kokusu vardı. Ve her anında oldukça zorlanmıştı. Lanet kadını düşünmek bile uyarılmasına yetiyordu. Dudaklarına yaptığı tahribatı, kadının nefes almakta zorlandığını fark etmesiyle bıraktı. Dudaklarında dilini gezdirdikten sonra sert bir öpücük daha kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA HİLAL
RomanceKOD ADI: AYŞE TATİLDEN DÖNDÜ. ' ADALET, NAMLUNUN UCUNDA ' +18 +++++ AĞIR Küfür ve Şiddet içermektedir.