25.Bölüm

45K 2K 76
                                    

KISA DA OLSA BİR SÜPRİZ YAPAYIM DEDİM, KEYİFLİ OKUMALAR...

Karargahta gün olağan geçerken Albayın odasının önünde gergin bir bekleyiş vardı. Ali geçen saatler doğrultusunda kendisine olan kızgınlığına çare olarak bir şeyler bulma umuduyla Ankara'ya gelmişti. Karargaha girişte sıkıntı yaşamamıştı ama Albaya beklediğinin bilgisi verildiğinden beri ses seda yoktu. Uzaklaştırma emrinden sonra burada olmaması gerekiyordu ama İstanbul'da da duramamıştı. Öfkesine yenilmiş ve açık vermişti. O anı beyninde başa sarıp duruyordu ve her defasında aynı etkiyi bırakıyordu.

HUZURSUZLUK!

Kadının gözlerinde gördüğü parıltı, kalbinde hafifleme yaratmıştı ama aklında fırtına koparmıştı. Aklı karşı çıkıyordu ve Ali, aklına uyarsa yaşayabilirdi. Doğduğu andan itibaren bu yaşına kadar aklına uymuş ve onun sayesinde yaşayabilmişti. Ama bu kadın, hayatına fırtına gibi girmiş ve temeli sağlam olduğuna inandığı ne varsa yıkmış ama gitmemişti. Yıkıp gitseydi eğer toparlanabilirdi ama bu kadın fırtınanın dinmesine izin vermiyor, her kalkışında yeni bir fırtına estiriyordu. Sanki yıllardır kendisini tanıyor gibiydi. Alinin buna canı sıkılıyordu ve Alinin canı sıkılırsa, can alırdı. Böyle görmüş ve böyle yaşamaya alışmıştı. Bu nedenle şansını denemek için kendini Ankara'ya vurmuştu. Tabi şansı Duru ile sınırlı kalmaz ise...

Albay'ın yardımcı askeri kapıyı açıp ' Yüzbaşım, komutanım sizi bekliyor ' dediğinde kafasını olumlu anlamda sallayıp içeriye geçti.

Albay, önündeki dosyayı incelerken ifadesini sert tutmaya çalışıyordu. Bu eşek herif, kuyruğunu sıkıştırıp geldi ise başını ağrıtacak bir durum oluşacağına emindi. Akif ile ikisi elinde büyümüştü. Zamanında verilen karara uymak zorunda oluşu ve yıllardır altında ezilmesine karşı gösterdiği dirençle hala yaşıyor oluşuna şaşırıyordu. Ali'nin gelişine ve selam verişine karşılık vermeyerek bir süre dosya ile ilgileniyormuş gibi yaptı. Bunlara kızgın olamıyordu ama kızgın görünmek zorundaydı. Karargaha giriş izinleri yoktu ve şu an teknik olarak bir suç işliyordu. Sanırım sadece bu suçla da kalmayacaktı. Albay bir süre Ali'nin öylece durmasına izin verdikten sonra dosyayı kapatıp, gözlüğünü çıkararak sert bir ses tonu ile konuştu.

' Evet, Yüzbaşı? '

Ali, Albayın sesindeki soğukluğa karşı kendini hazırlamıştı çünkü ne istediğini bildiğini biliyordu. Bu nedenle teklemeden ' Bir maruzatım vardı komutanım ' dedi.

Albay tek kaşını kaldırarak ' Orası belli oluyor yüzbaşım, derdin ne onu söyle ' dedi. 

' Herhangi bir görevde yer almak istiyorum komutanım '

' Senin derdini sikerim yüzbaşı, uzaklaştırma aldığını unuttun mu da karşıma geçip benden görev istiyorsun? Hem de herhangi bir görev-miş! ' 

' Komutanım, bellekten görev çıkacağını söylemiştiniz eğer mümkünü var ise katılmak istiyorum '

'Mümkünü olursa haber ederim şimdi çık dışarı '

' Komutanım? '

' Yüzbaşı dediğimi duymadın mı? '

' Duydum komutanım '

' O zaman neden yapmıyorsun? '

' Şartlar yapmamı engelliyor komutanım '

' Ne gibi şartlardan bahsediyorsun yüzbaşı? '

' Kişisel komutanım '

' İyi o zaman İstanbul'a dönüp kişisel sorunlarınla paşa paşa otur yüzbaşı '

KARA HİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin