Ortalıkta garip bir hava vardı. Akif, bu gariplikten hoşlanmıştı ama hemen önünde yürüyen ve garipliğin kaynağı olan ağabeyine anlam veremiyordu. Duruya hak veriyordu.Kadının kafasının karışması normaldi hatta çok normaldi. Şahsen, kendisinin de kafası karışmıştı.
Boğazını temizleyip Duruya yaklaştı ve ' Yine hangi damarına fişek soktun da ateş aldı bu? ' dedi.
Duru, Akif'e yandan bir bakış attıktan sonra ' Onun aldığı ateşten ne olacak? İçinde kocaman bir buz dağı var ' dedi.
' Belki eriten biri çıkar o dağı, ne biliyorsun? '
' Dağ ayıları dağı sever Akif, bu yüzden emin olamıyorum '
' Ol, OL '
Duru, gözlerini kısıp AKif'e baktığında ' Emin konuşuyorsun, hayırdır? ' dedi.
Akif, ellerini kotunun ceplerine sokup dudak bükerek ' Hayırdır hayır ' dediğinde çıkış kapısından çıkıyorlardı. Havanın bozuk olması, Duru'nun zaten huzursuz olan içine iyice etmişti. Huysuzca suratını buruşturduğu zaman gözleri hemen ileride ona delice bakan Yüzbaşının gözleriyle çarpıştı.
Kalbi, ağzına doğru yol alıp içindeki huzursuzluğu dağıtırken, yüzünde fırtına estiriyordu. Canını sıkmıştı ve doğası gereği de canını sıkanın canını alırdı. Yani normal bir can sıkanı olsaydı. Bu canı nasıl alsındı?
O sebeple burnunu, kaşları ile birlikte havaya dikip meydan okudu. Ali, kadının yüzündeki ifadeden canının yandığını sanmıştı ama öyle olmadığını, diktiği burnundan anlamıştı. Uçakta yaptıkları için kendinden nefret ediyordu. Kendine hakim olmamıştı ve olmayacağını da biliyordu. Bu yüzden de bu kadından uzak durmaya çalışıyordu. Ama Allah aşkına, her defasında burnunun dibinde biterse nasıl uzak duracaktı?
Boynunda ona ait olan zincirle yaşamaya eyvallah demişti ama ya kalbi?
Onun olmuş olan, onda nasıl yaşamaya devam edecekti?
Ali içinden esaslı bir küfür ederken, göreve gitmeden önce hava alanı otoparkına bıraktığı aracını getiren görevliye bahşişini verip sürücü koltuğuna geçti. Dikiz aynasından bir bakış attığında, onun keskin bakışlarının devam ettiğini görüp keyiflendi. Ama hemen yanında ona sırıtarak bir şeyler söyleyen Akif'i görünce bu defa da sesli olarak bir küfür mırıldandı.
' Sikeyim! '
Duru, kendisine dikiz aynasından bakış atan adamı görmese de hissetmişti. Onu deli ettiğini biliyordu ama yetinemiyordu. Seviyordu ne yapsındı? Eve gidince deli gibi zıpladıktan sonra yine deli gibi zırlamak istiyordu. En sonda ise onun uçaktaki hallerini hatırlayıp zırdeli hayaller kurup, zıbarmak istiyordu.
' - işte öyle olunca ' derken söylediklerinin ulaşmadığını anlayan Akif ' taktım 5'e çıktım e-5' e, e-5 de bir bayan, dedi 'bana dayan' , dayandım dayandım, mahkemede uyandım, hakim dedi ne iş, ben dedim ince iş ama senin ki bombok iş be ' diye şakıdı.
Duru, Akif'e bakışlarını çevirip ' bir şey mi dedin? ' diye sorunca Akif, ' dedim ki; deveye diken, insana siken, bu garip Akife de bir dinleyen 'dedi.
Duru ' Of Akif, anlamadım '
' Dinlemedin ki '
' Özür dilerim, dalmışım. Şimdi dinliyorum seni ama biraz çabuk ol, donmama on saniye kaldı '
Akif ' O zaman yolda anlatırım, seni bırakmamı ister misin? '
' Elbette '
Ali'nin arabasını göstererek ' O zaman buyurun Duru Hanım ' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA HİLAL
RomansaKOD ADI: AYŞE TATİLDEN DÖNDÜ. ' ADALET, NAMLUNUN UCUNDA ' +18 +++++ AĞIR Küfür ve Şiddet içermektedir.