59 | @sedanoyan

86 14 16
                                    

BENİ ÖLDÜREN ADAM | sedanoyan

1) Bize kendinizi birkaç cümle ile anlatır mısınız?

Merhaba, kullanıcı adımda da görüldüğü üzere adım Seda Noyan. 24 yaşındayım, Bursa'da yaşıyorum. Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Okumayı söktüğüm günden bu yana, kitaplar benim için hep farklı bir dünyanın kapısını oluşturdu ve orada gerçek anlamıyla yaşadığımı hissettim. Okudukça içimdeki yazma duygusu beni ele geçirdi ve kalemi kağıda değdirdiğim ilk günden bu yana yazmak, benim için bir terapi ritüeline dönüştü. Bu yüzden belki burası için çok klasik olacak ama kendimi tanımlarken en çok edebiyattan ibaret görürüm. Eklemem gereken bir şey varsa, ruhumun yarısını tüm hayvanların manevi annesi olmaya adadığımdır. (: 

2) Hikaye yazmaya nasıl başladınız? İlk hikayenizi hatırlıyor musunuz?

Yazmaya 9-10 yaşlarındayken günlük tutarak başladım. Çok sevdiğim bir kitap serisinden esinlenmiştim. Benim jenerasyonumdan olanlar İpek Ongun'un 'Bir Genç Kızın Gizli Defteri' serisini mutlaka hatırlayacaktır. (: Özellikle çocukluğumda çok içe kapanık, asosyal bir insan olduğum için sanırım yazarak kendimi ifade edebileceğime inanıyordum. O günden sonra kendi çapımda, çocuksu birçok hikaye yazmaya çalıştım. Ama tam olarak ilk hikayem diyebileceğim; ortaokul yıllarında kaleme aldığım, ne yazık ki özgünlükten uzak ve hatalarla dolu bir vampir hikayesiydi. 

3) Yazarken size ilham veren şey nedir veya nelerdir?

Hayatın kendisinden, kendimin veya çevremdeki insanların yaşadığı olaylardan, bir şekilde bir yerden okuduğum ya da tarihe geçmiş yaşanmış gerçek hikayelerden esinleniyorum en çok. Bu şekilde kurgularımın içine duyguları daha iyi aktarabildiğime inanıyorum.

4) Wattpad'de severek okuduğunuz bir gizem/gerilim, paranormal veya korku yazarı ve takipçilerimize önerebileceğiniz bir hikayesi var mı?

Biraz eski kafalı bir insan olarak bir hikayeyi mutlaka elime alıp okumak gibi takıntılarım var. Bu platformda da okumayı ne kadar sevsem de, tamamlayabildiğim hikayeler bir elin beş parmağını geçmez. Ama beni en çok etkileyen, her sorana da gururla tavsiye ettiğim, karakterleriyle beni içselleştirmeyi başaran canım Özge'min (Calanthe) kaleme aldığı 'Zihinde Kaybolan Bedenler' oldu. Hala aklıma geldikçe anımsayıp gülümser ve hüzünlenirim.

Bir diğeri ise gizem&gerilimin yanı sıra içinde fantastik öğeler de bulunduran ve her anımsadığımda 'Keşke bu hikayenin devamı da sürpriz bir şekilde gelse' diye düşündüğüm 'Kuyu' hikayesidir. Buradan tekrar Madam_Apple JayAckles JessBerryx ve carmineer arkadaşlarımın yüreğine sağlık demek istiyorum.

5) Kendi çalışmalarınızdan bizimle paylaşmak isteyeceğiniz bir alıntı var mı?

"Onlar, dışarıda ve içeride bir şeyleri değiştirdiler. Politikayı, toplumu, düzeni ve insanlığı... Bizden çaldıklarıyla bizi ve hayatımızı, bildiğimiz dünyayı değiştirdiler. Gecenin sonunda hepinizin beklediği birisi var, biliyorum. Kendinizi en kötüsüne hazırlayın. Sizden alınanlar, zaten geri gelmeyecekler. Onlar gitti, sonsuza dek. Dışarıda bir yerde gördüğünüz yüz, onların ruhuna sahip olmayacak. Kayıplarınız ele geçirildiler ve artık aynı kişi değiller. Sizi tanımayacaklar, sizi sevmeyecekler, sizi düşünmeyecekler. Kıyameti insanoğlu getirdi ve eğer bu dünyanın sonu değilse, bunu durduracak olan tek şey yine insanın kendisidir. Geride bizden başka kimse kalmadı, kendimizden başka çaremiz yok. Ya hayatta kalacağız, ya da öleceğiz. Ancak bu ikisi için savaşarak kahraman olabiliriz."

Kül Şehir - Yıkılış adlı hikayemden.

6) Neden bu türde (gizem/gerilim, paranormal veya korku) yazmayı seçtiniz?

Tür ayrımı yapmaksızın aklıma gelen veya etkilendiğim bir olayı zihnimde hikayeleştiriyorum. Ama hangi türde yazarsam yazayım, o hikayenin içine bir parça gizem katmadan duramam. Çünkü bana göre her insanın bir hikayesi vardır ve gelecek tüm gizemiyle mucizeleri içinde barındırır. 

7) Hikayelerinize gelen yorumlar arasından unutamadığınız bir yorum var mı? Sizi eğlendiren, duygulandıran herhangi bir şey olabilir.

Cevap vermekte en çok zorlanacağım soru bu olabilir. Gelen her yorum benim için o kadar değerli, o kadar anlamlı ve unutulmaz ki... İyi veya kötü her eleştiride kendimi geliştirme imkanı bulduğumu düşünüyorum. Özellikle yazdığım duyguları geçirebildiğimi görmek, bir okuyucunun 'bu hikayeyi okurken gözyaşlarımı tutamadım' veya 'gülmeye başladım' demesi beni çok gururlandırıyor. Bunun yanı sıra yazdığım bir karakterle ilgili onun ruh tahlilini yapabilen yorumlar kalbimi çalıyor. Ama burada özel olarak aldığım bir mesajı sizinle paylaşmak istiyorum. Instagram hesabımdan bir okuyucum, Srebrenitsa hikayemin dördüncü yıl dönümünde bana ulaştı. Uzun ve özel olduğunu düşündüğüm bir mesaj olduğu için hepsini yazmak istemiyorum, ama beni en çok etkileyen kısım şuydu: 'O kadar özdeşleşmiştin ki o hikaye senin bir parçan değildi, sen onun bir parçasıydın sanki. Seni neden sevdiğimi açıklayamam, fakat haberin yoktur, kalbime dokundun.'

Yine aynı hikayeyle ilgili Bosna'da yaşayan bir okuyucum, yolum oraya düşerse beni misafir etmekten çok mutluluk duyacağını yazmıştı ve bu beni o kadar duygulandırmıştı ki, gözyaşlarımı tutamadığımı hatırlıyorum. Bu vesileyle başta bahsettiğim kişiler olmak üzere tüm okuyucularıma içtenlikle teşekkür ederim. Lafı uzattığım için de üzgünüm, ama bu gerçekten benim için o kadar önemli bir duygu ki, es geçmek istemedim. (:

8) Yazdığınız türde (gizem/gerilim, paranormal veya korku) yazarken zorlandığınız anlar oluyor mu? Oluyorsa nerelerde zorlanıyorsunuz?

Bazen ipin ucunu kaçırdığım zamanlar oluyor. Yazarken zamanlama konusunda kelimeleri idare edebilmeyi bir türlü öğrenemedim. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bir gizemi bazen çok erken, bazen çok geç açıkladığımı fark ettim. Geciktirdiğim zaman kafamın içinde olaylar karışabiliyor ve başlangıçta planladığım yörüngeden sapabiliyorum ne yazık ki. 

9) İyi bir gizem/gerilim, paranormal veya korku hikayesi için en önemli üç unsur nedir?

Bu, benim de hala öğrenmekte olduğum bir konu. Bunu bir yazar olarak değil, okuyucu gözüyle yorumlayacağım, çünkü önceki soruda da belirttiğim gibi kendim bunların bazılarını yapabilmeyi henüz başarabilmiş değilim.

-Zamanlama.

-Gizemlerin açıklanmasının mantığa oturması.

-Sürpriz unsurlar, sonunda şaşırtabilme, tabiri caizse sağ gösterip sol vurma. (:

10) Bu türlerin yazarlarına ne önerirsiniz?

Bu türden ziyade, kalbini yazmaya adamış her yazar adayına önerebileceğim naçizane şey -klasik olsa da- çok okumasıdır. Bir yazar kendini ancak sürekli okuyarak ve yazarak geliştirebilir. Bazen ilham gelmeyen, tutukluk veya duraksama yaşadığımız dönemler olabiliyor. Eminim, hepimiz bunu yaşamışızdır. Önemli olan, o anlarda bile yazmaktan vazgeçmemek. Yazdığınız çalışmaya ara verin, kafanızı ve yüreğinizi dinleyin elbette, ama başka konularda yazmaya devam edin. Aklınıza hiçbir şey gelmiyorsa dahi o gün yaşadıklarınızı veya o an neler hissettiğinizi kağıda dökebilirsiniz. Bunun size ne kadar iyi geleceğini göreceğinize inanıyorum. Ek olarak daima yüreğinizi hayata açın, insanları dinleyin, çevreyi gözlemleyin. Yanı başımızda öyle hikayeler var ki, her biri aslında bize tam olarak o anda ihtiyaç duyduğumuz şeyi sunuyor ve hiçbiri tesadüfen karşımıza çıkmıyor.

11) Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Varsa nedir?

Bu röportaj için çok teşekkür ederim :) 

RöportajlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin