61 | @mensemortuis

159 18 42
                                    

Girift mensemortuis

1) Bize kendinizi birkaç cümle ile anlatır mısınız?

Hayatı Shantaram'dan önce ve Shantaram'dan sonra olmak üzere ikiye ayrılan kendi çapında bir yazarım.  

2) Hikaye yazmaya nasıl başladınız? İlk hikayenizi hatırlıyor musunuz?

Ben esasında fantastik ve bilimkurgu yazarıyım. Hikaye yazmaya da bu türlerle başladım. (Şiirleri hesaba katmıyoruz, değil mi?) İlki 'Siyah Cennet' adında vampirleri ve melekleri anlatan bir hikayeydi. Tanrım, şimdi düşünüyorum da evrime baya baya kafa atmışım. Ayrıca söylemeden geçemem, defterimdeki hikayeyi dijital ortama taşıma sebebim de Wattpad'tir. Ne kadar kötü yazarsam yazayım okurlarım o kadar tatlıydı ki. Kendimi geliştirmem konusunda bana çok yardımcı olmuşlardı. Bu yüzden hikaye yazmaya yeni başladıysanız bana gelmek konusunda lütfen çekinmeyin. Seve seve destek olur, önerilerde bulunurum. Ben de sizin gibi yollardan geçtim -kaybede kaybede.

3) Yazarken size ilham veren şey nedir veya nelerdir?

Rüyalar, animeler ve fotoğraflar. 

4) Wattpad'de severek okuduğunuz bir gizem/gerilim, paranormal veya korku yazarı ve takipçilerimize önerebileceğiniz bir hikayesi var mı?

Hazır olun müthiş bir yazar önereceğim. Kendisinin kalemine, hayal gücüne ve azmine hayranım. Hekate'nin Kızları cadılar üzerine yazmam konusunda beni baya yüreklendirdi. Bu yüzden Wattpad'deki idolüm la-di-dajellyfish 'dir. Hikayelerinin hepsini okuyamasam da hayal gücüne hayran olduğum Calanthe 'nin gerim gerim geren kalemi müthiştir.

5) Kendi çalışmalarınızdan bizimle paylaşmak isteyeceğiniz bir alıntı var mı?

"Susuzluktan ölüyorsan, kendi kuyunu kazacaksın."

-Girift.

6) Neden bu türde (gizem/gerilim, paranormal veya korku) yazmayı seçtiniz?

Kısa ve net; saat üç fobisi. Önceden de hikayelerime korku ögesini katmayı seviyordum ancak izlediğim bir filmden sonra bu korku zihnimin baya derinlerine işledi. İnsanları öcüden, böcüden daha çok korkutan bir şey varsa o da günlük hayatta haşır neşir oldukları nesnelerdir. Işıklar, sesler, gölgeler, saatler... aklınıza ne gelirse. Kendi korkularımı hikayelerime dökerek onlarla yaşamayı öğreniyorum.

7) Hikayelerinize gelen yorumlar arasından unutamadığınız bir yorum var mı? Sizi eğlendiren, duygulandıran herhangi bir şey olabilir.

Girift'e gelen yorumları yüzümde hep şeytani bir gülümseme ile okuyorum. En az benim kadar heyecanlı, mükemmel bir kitleye sahibim. Şu an en unutamadığım yorum şu diyemem çünkü hepsine düşüyorum. Fakat şu da bir gerçek ki, hikayenin 40. bölümüne kadar gelip "Aman Tarım! Elimden bırakamıyorum," demeleri çok tatlı. Biz buna Girift etkisi diyoruz. 

8) Yazdığınız türde (gizem/gerilim, paranormal veya korku) yazarken zorlandığınız anlar oluyor mu? Oluyorsa nerelerde zorlanıyorsunuz?

Hikayelerimi bir yapboz gibi oluşturmayı seviyorum. (Bunun için Dan Brown'a sonsuz teşekkürlerimi sunayım.) Bölümlere parçaları bırakıyorum, okuyucularım da onları birleştiriyor. İşte en çok zorlandığım kısım, bu parçaları birleştirmeleri için kullanıcılara bıraktığım paragraflar, semboller, şifreler... "Acaba bunu belirtsem mi? Yoksa başka bir zaman mı açıklasam? Hemen söylesem kafaları karışır mı?" Açıkladığım ama "daha zamanı var," deyip sildiğim onca yer oldu. 

9) İyi bir gizem/gerilim, paranormal veya korku hikayesi için en önemli üç unsur nedir?

Ben bu türün çoğunlukla fantastik ve paranormal yanı ile ilgilendiğim için önermek istediğim yegane unsurlardan birisi hayal gücü, diğeri korku objelerinin seçimi ve son olarak oldukça sağlam bir kurgu. Cadıları, büyücüleri ya da korkunç paranormal yaratıkları hepimiz biliriz ama onlara yeni özellikler katacak olanlar ve her birini okuyucuya ilmek ilmek işletecek olanlar biziz. Gerçekçi yanınızı bir köşeye bırakın ve "Neden olmasın?" deyin. Bir süre sonra okurlarınızın da aynı soruyu kendilerine sorduklarını göreceksiniz.

10) Bu türlerin yazarlarına ne önerirsiniz?

Ben iki yayınevi faciası, onlarca kaybediş ve sayısız olumsuz yorumla karşılaştım. Pes ettim, yazmayı bıraktım, kalemimi suçladım. Her kaybeden gibi ben de ağladım, ben de isyan ettim, ben de "neden olmuyor," dedim. Sonra gecealkan ile bir konuşma yaptım. Abartmıyorum, beni ayağa o gece, o kaldırdı. Onun motive edici sözlerinden sonra kendimde bir kez daha savaşacak gücü buldum. Dedim ki; öyle bir hikaye yazmalıyım ki şu ana dek isteyip de kaleme almadığım her şey içinde olsun. Tarih, macera, korku, fantastik, gerilim, savaş, dostluk, harem, mitoloji, gençlik, okul, lgbt, mizah, spor, dram, romantizm... Aklınıza gelecek her şey. Öyle bir şey yazayım ki, bu en iyisi olsun. Yaptığım hataları elimin tersi ile itmedim. Oturup önüme serdim ve tek tek ayıklayıp "nasıl düzeltebilirim, insanların sıkılmadan okuması için neler yazabilirim," dedim. Ve sonunda ortaya bir kurgu çıkardım; Girift.

Bu hayatta her şeyi yaşayabilirsiniz. Kırılabilirsiniz, dökülebilirsiniz, kaybedebilirsiniz... Fakat ne yaşarsanız yaşayın yapmak zorunda olduğunuz bir şey var: Ayağa kalkmalısınız. Dünyaya bir kere geliyorsunuz, o çok severek okuduğunuz romanlardaki gibi çoktan seçmeli bir hayatınız yok. Bu hayat sizin ve onu bir kez yaşayacaksınız. Bu yüzden kaybetseniz bile gözyaşlarınızı silin ve yeniden başlayın. Bırakın siz değil, hayat sizden yılsın.

RöportajlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin