Bir düğümü atıp diğerine geçince geride bıraktığına gülümsedi Yavuz, gözlüklerinin üstünden baktığı kitap yığınına kalp gönderdi. Elindeki kitabın sayfasını çevirdi, derin bir aleme dalmıştı. Kitabın iki kapağı arasına sığdırdığı deli aklıyla, aklındaki kırk tilkiyle gülüp eğleniyordu.
Odasının her yanı üst üste yığılmış kitaplarla doluydu. Küçük odasında bir elbise dolabı birde yatağı vardı. Geri de kalan boş yerleri kitaplar dolduruyordu. Heyecanla bir sayfa daha çevirip okumaya devam ederken evin yardımcısı Nimet kapıyı çalıp içeri girmişti. Yavuz hızla doğrulmuş,
" Hanımağam, Yusuf ağa çağırıyor."
" Tamam nimet abla,"
Deyip heyecanla yerinde ayağa kalktı. Nimet düşmesinden endişe edip kollarını ona uzatırken kayan gözlüğünü düzeltip eteğine basmamak için dikkat ederek zıpladı yataktan. Ses evde yankılanınca Yusuf ağa,
" Yavuz! Kaç kere diyeceğim kocaman kız oldun diye!"
Yavuz parmak uçlarında yanına gittiği babasına bakıp masumca gözlerini dikti. Yusuf ağa kızına duyduğu sevgiye boyun eğdi,
" Gel otur şuraya deli kız,"
" Peki babacım,"
Deyip gösterdiği yere oturdu. Yusuf ağa kızının vereceği cevabı da tepkiyi de ezbere biliyordu ama evlilik yaşı gelip geçen kızını birtürlü alacak delikanlı çıkmamıştı. Çıkanı da kızı beğenmiyor delirtip kaçırıyordu adamı.
" Nasılsın çiçeğim?"
" elhamdulillah baba, sen nasılsın? Neler yapıyorsun? Çoluk çocuk nasıl?"
Deyince Yusuf ağa nazlı kızının deli tarafının tuttuğunu anlayınca direk olaya girdi,
" Yav iki dakika ciddi olsana, bak öğlen görüşmen var. Hazırlan."
"Ben kimseyle görüşmem baba. İstemiyorum, lütfen."
" Bir görüş kızım belki gönlün ısınır,"
" Ya baba bundan önceki 23 adaya nasıl gönlüm ısınmadıysa buna da ısınmayacak. Ben bu diyardan biriyle evlenmeyeceğim."
" Ya sana yurtdışında koca mı getirtelim! Delirtme beni. Görüşülecek diyorsam görüşülecek!"
Deyince büzülen dudaklarıyla babasına baktı. Gözleri dolarken annesi odaya girmişti. Hızla yerinden kalkıp annesine sarılıp,
" Doğruyu söyleyin istemiyorsunuz beni değil mi? Yük oluyorum size, yüküm ben. Size iş çıkartıyorum. Tamam, gelsin."
Dedi ve oynadığı rolle odadan çıktı. Annesi tülbentini düzeltip üzgün bir şekilde arkasından bakarken babası,
" Ya bak nasıl da biliyor ona inanacağımızı. Bu görüşme olacak Miyeser."
" Tamam olsun ağam. Ben olmasın demedim ki. Evlensin kızım artık."
Demişti. Yavuz, mutfağa gidip sinirle kendini sandalyeye bıraktı. Nimet önüne bir bardak su koyup,
" Bugünkü için neler yapalım hanımağam?"
" valla aklımda çok değişik şeyler var,"
" bekliyorum,"
" Öncelikle şöyle yapalım..."
Demiş ve heyecanla kafasındaki planları tek tek yapıp en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı. Nimet ona yardım ediyor istediği kişiyle evlenmesini istiyordu. Her görüşme bir aksiyonla başlayıp biterken sonunda azarlarını da yiyorlardı.
🍂Burnu havada içeri giren adamın arkasından bakarken içinden ense kökünden yakalayıp yere çaldı. İçindeki güreşçi boy gösterirken Nimet omuzlarını sıkıp,
" Hadi hanımağam. Göster şu ukala şeye gününü."
" Sen merak etme, kapıyı üç dakika açık tutucam tamam mı?"
" Tamam tamam."
Dedi ve içeri gönderdi Yavuz'u. Annesi içeri girmeden önce kolunu yakalayıp efendice durmasını söyledikten sonra içeri gönderdi. Yavuz feracesinin eteğini tutup içeri girdi, koltuğun köşesine oturdu. Karşısında oturan genç yüzüne yüzüne bakıp,
" Merhaba, adım Fikret. İnşaat Mühendisiyim. Evim arsam yatım katım. Hah! Her şeyim var! Sonuçta ağa oğluyum değil mi?"
"Babanızın parası bayağı bolmuş anladım. Her şeyi almış. Maşallah da keşke beyin de alsaymış zira çok ihtiyacınız var."
" Benim beyne senin de bir beye bana ihtiyacın var. Hahaha,"
" evet çok komik. Bitti mi saçmalamanız?"
Deyince Fikret bıyıklarını düzeltip ayak ayak üstüne attıktan sonra,
" asıl meseleye gel o zaman."
" birincisi bir adabı muaşeret hocası istiyorum."
" O neden?"
" Neden olacak sizin kayan adabınızı düzeltmek için."
Deyince diklenmişti ki kapıda görünen adamla toparlandı. Yavuz başını kapıya çevirip Nimet'in eşi Tarık'ı görünce gülümsedi sonra hemen toparladı kendini.
" Sonra!!"
" Sonra evde ananı babanı istemem. Kale istiyorum. Evet kale."
" Peki!"
" Sonra eve bir spor salonu İsterim. Eski güreşçiyim sonuçta."
" Güreşçi mi? Spor salonu?"
" beş tane hizmetçi İsterim. Evde tek lokma yemek yapmam. Tek lokma. Elimi sıcak sudan soğuk suya koymam! Sonra 500 tane ayakkabı İsterim. 500 tane elbise. Ha birde altından bir dambıl istiyorum. Altından 500 metre zincir isterim."
" zincir?"
" Evet sonra haftanın altı günü eve girmem. Malum güreş koşturma derken vakit kalmaz."
" ulan benimle neden evleneceksin o zaman!"
Deyip ayaklanan Fikret ona doğru bir adım atıp elini savurunca Yavuz sakince gözlüklerini çıkartıp köşeye koyduktan sonra havada yakaladığı eli çevirip adamın sırtına bir tekme atmıştı. Fikret koltuğa doğru düştükten sonra sinirle toplanıp geri Yavuza doğru gidince,
"İmdatttt! İmdattt! Tarık abi!"
Deyip bağıran Yavuz'un sesiyle Tarık odaya koşarak girmişti. Yavuz'un üstüne yürüyen Fikret'in üstüne atlayıp adamları çağırıp götürürken Nimet koşarak odaya girmişti. Masanın üstündeki gözlüklerini Yavuz'un gözüne takıp,
" Aferin hanımağam. Çok iyi oynadın!"
" Ben oynamadım Nimet abla."
Dediği sıra annesi telaşla odaya girince hemen ağlıyormuş gibi yapıp,
" görmeliydin Nimet abla çok korktum. Üstüme geldi tehdit etti. Ah benim başım! Anam babam da istemiyor beni! Evde kaldım! Bırak beni, bırak. Ceza olsun üç gün odamdan çıkmam!"
Deyip koşarak odasına girmişti. Kapıyı arkasından kapatıp kilitlerken kahkaha sesi duyulmasın diye kendini yatağına atmış sonra da yastığı ağzına bastırıp gülmüştü. Bir sağa bir sola dönerken gözüne batan gözlüğü çıkartıp bir köşeye bırakmıştı. Eşarbını da açıp feracesini çıkarttı, yastığa sarılıp gözünü kapattı. Kulağına fısıldanan hüznü silip atarken kalbine sitem etmeyi unutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorgun Savaşçı
SpiritualYorgundu... Uzun bir yoldan gelmişti... En değerlisiyle birlikte kendini de bırakıp gelmişti Halime. Gelmişti, bin parça bir halde. Gelmişti, Hâlim'e...