19,🍂

623 55 14
                                    


  Elindeki paketi çevirip göz gezdirdi. Verip vermemekte kararsız kalırken, vermeye karar verip gözlüğünü geriye itip adım attı. Geçen gün gittiğinde Fatma teyzenin çeyizlik fincan takımından birini kırmıştı. Gönlünü almak içinde annesinin özene bezene çeyizine aldığı son moda marka fincan takımını çıkartıp götürmüştü. Derin bir nefes alıp kapıya vurdu,
" Fatmaaa teyzeeem. Canım. Benim güzel teyzem."
deyip biraz korku biraz da heyecanla beklerken, Fatma teyze söylene söylene gelip kapıyı açtı. Yavuz gülümseyip paketi ona uzattı,
" Sizin kadar değerli değil ama kabul edin sultanım."
Demişti sırıtarak. Fatma teyze pakete baktıktan sonra bastonunu Yavuz'a doğru savurup,
"Doğruyu söyle kimden aldın?"
" valla kimseden değil."
" Bak Yusuf ağanın sana bunu alacak kadar para vermediğini biliyorum. Söyle, kimin bu?"
" Af! Çeyizimden. Al işte özür dilerim geçen fincan takımını kırdım."
deyince Fatma teyze elindeki paketi alıp elinde şöyle bir baktıktan sonra alıp içeri girmişti. Yatak odasına yönelip dolabına koyduğu paketin ardından komidinin üstündeki elifbasını alıp çıktı. Ne kadar sinirlenmiş olsa da eşyaya duyduğu sevgi kıza duyduğu sevginin yanında toz zerresiydi.

O içeri geçtikten sonra Yavuz da heyecanla içeri girip odaya geçmişti. Fatma teyzenin ona kıyamamış olmasına 'şimdilik' çok seviniyordu. Odaya geçtikten sonra koltuğa oturup onu beklerken Fatma teyze odaya girmişti.
" Abdestli misin kız?"
" Sen benim hiç abdestsiz gezdiğimi gördün mü?"
Deyince Fatma teyze yanına oturup,
" Damlarda gezinirkende abdestli misin?"
" Aşk olsun ama Fatma teyze. Bir kere damına çıktım söyleyip duruyorsun. Bir dahakine o kıymetli ağacına tırmanacağım."
" Ceviz ağacımdan uzak dur kız. Göster bana hemen kuran okuyacağım ben."
Demiş Yavuz'un yanına yaklaşmıştı iyice. Yavuz tek tek gösterdiği dersini sırayla okuyup tekrar ettiriyordu ona. Fatma teyze, yaşına bakmadan Kuran sevdasına düşünce Allah ona Yavuz gibi bir hoca göndermişti. Başta damına çıkmış sonra da yalnız yaşadığını fark edip her gün kapısını aşındırır olmuştu. Okuduğu öğrendiği her şeyi ona ve köydeki diğer yaşlılara anlatıyordu. Yalnız kalmamaları için elinden geleni yapıyor, her gittiği kişinin yalnızlığından bir parça alıyordu.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular: "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder." *

Fatma teyzenin evinden çıkınca sakin bir şekilde ellerini ceplerine koymuş yürüyordu. Her adımında daha çok insana ulaşmak isteği onu yiyip bitiriyordu ki arkasından gelen sesle durup, döndü. Yavru bir kedi gözlerini üzerine dikmişti. Yavuz ellerini cebinden çıkartıp eğilirken,
" Oy sen beni mi takip ediyorsun? Bal mısın sen? Kapkara tipe bak! Gelsene yanıma, bal bu bal."
Deyip küçük siyah kediyi kucağına aldı. Tek koluyla kediyi sararken diğeriyle de başını okşayıp kediyle konuşuyordu. Başına uzattığı eli yalamaya çalışınca,
" Aç mısın sen? Aç mı bu? Bu? Sana diyeyim? Ben Yavuz, sende Çetin ol! Tamam Çetin! Gel seni doyuralım,"
Demiş kucakladığı kediyle evinin yolunu tutmuştu. Geçtiği sokaklardaki çocuklara kediyi tanıtıyor kaybolursa bulanın getirmesini söylüyordu. Gülümseyerek döndüğü sokakta biriyle çarpışınca hızla geri çekildi. Kediye daha sıkı sarılıp,
" Dikkat etsenize beyefendi!"
Demiş kayan gözlüğünü düzeltmeye çalışmıştı tek eliyle. Gözlüğünü geriye atarken elinden kaçan kedinin arkasından bakmış sonra da,
" Çetin?! Çetin bekle! Bırakma beni! Çetin!"
Deyip kedinin arkasından koşmaya başlarken Selim arkasından bakakalmıştı. Feracesinin eteklerini tutmaya çalışırken kızın sesi bir kere daha kulağına gelince gözleri kocaman açılmıştı. Geçen gün onu su balonuyla baştan ayağa ıslatan kız olduğunu anlamış ona doğru bir adım atmıştı ki kediyle gözden kaybolmuştu kız. Başını gökyüzüne çevirip sabır isterken tekrar yürümeye devam etmişti.

Yorgun SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin